Prof. Dr. Küçükusta: Kolesterol ilaçları etkili değil!

Kategori: Kardiyoloji Print

Dünyada yıllardır tartışılan bir konu ülkemizde gündeme geldi

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) ve ‘bağımsız hekimler’ arasında yaşanan kolesterol ilaçları tartışmasını değerlendiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, “Bizler bağımsız bilim insanlarıyız. Hiç kurum yada firmayla bağlantımız yok. Amacımız doğru bildiklerimizi halkımıza aktarmaktır. Bunu yaparken de kendi kişisel görüşlerimi sunmak değil mevcut bilimsel araştırmalardan faydalanarak halka doğru şeyleri söylemek istiyoruz. Bilim at gözlüğü ile yapılacak iş değildir. Mutlaka bir durumun bütün boyotları ortaya konarak tartışılması gerekmektedir” dedi.

Dün TKD’nin eleştirilerine cevap vermek için ‘bağımsız hekimler’, tarafından İstanbul Hyatt Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Küçükusta, “Tüm dünyanın yıllardır tartıştığı bir konunun ülkemizde ilk defa gündeme gelmesinin bazı kesimlerde yarattığı tepkiyi hepiniz gördünüz’ diye konuştu.

Kolesterolü düşürmenin faydası yok
Kolesterolün hücre zarlarımızın temel yapı taşı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Küçükusta, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kolesterol faydalıdır. Yağlı yiyecekler kan kolesterolünü yükseltmez. Yumurta hayat kurtarır. Damarların tıkanmasının nedeni yüksek kolesterol değildir. Kolesterol yüksekliği damar sertliği için bir risk faktörü değildir. Kolesterol ve mortalite arasında bir ilişki yoktur. Yüksek doz kolesterol ilacı kullanan yaşlı hastalarda beyin kanaması riski artmaktadır. Statinler genetik mutasyonlara sebep olabilir. Kolesterol düşürücü ilaçların kanda LDL-kolesterolü düşürdüğüne şüphe yok ama bu düşüş ne kalp krizlerini ne felçleri ve de bunlara bağlı ölümleri önlemede bir işe yaramıyor. O zaman da insan haklı olarak soruyor. Ne anladım ben bu ilaçlardan?”

Kolesterol hasarı önlemeye yönelik bir savunma tedbiridir
Aterosklerozun damar cidarında lipitlerin basitçe birikmesiyle oluşan bir depo hastalığı değil süregiden ‘düşük yoğunluklu bir inflamasyon’ olduğunu belirten Prof. Dr. Küçükusta, “Son senelerde yapılan araştırmalar olayın en başından trombotik komplikasyonlara kadar tüm evrelerinde inflamasyonun rolünün olduğunu göstermektedir. Bu inflamasyonun ortaya çıkmasında en önemli risk faktörleri hipertansiyon, diyabet, obezite, hareketsizlik, sigara, beslenme hataları, strestir. Bazı hastalarda kolesterolün yüksek bulunmasının sebebi damar cidarında meydana gelen hasarı önlemeye yönelik bir savunma tedbiridir. Bu, tıpkı zatürreesi olan bazı hastalarda kandaki lökosit değerlerinin yükselmesi gibidir. Zatürreeli bir hastada kemik iliğinde lökosit yapımını durduran bir ilaç kullanılmadığı gibi aterosklerozda da kolesterol sentezini azaltan bir ilaç kullanılmanın mantığı yoktur” dedi.

Aterosklerozun ağırlığı ile kan kolesterol düzeyi arasında veya kalp krizi geçirme riski arasında bir ilişki olmadığını savunan Prof. Dr. Küçükusta, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanlarında kolesterolleri normal hatta düşük seviyede olan kişilerde ileri derecede ateroskleroz gelişebileceği gibi kalp krizi geçirenlerin yarısında kolesterol yüksek yarısında ise normaldir. Nitekim aterom plağının lipitten ve inflamasyondan zengin bir plak olması durumunda restenoz (yeniden daralma) riskinin azaldığı gösterilmiştir. Aterom plağı ile ilgili komplikasyonların ortaya çıkmasında en önemli sebebin plaktaki kanama ve plak içinde damar oluşumu olduğu belirlenmiştir. Bu bulgular lipitlerin orada bulunma sebebinin koruyuculuk olduğunun bir kanıtıdır.”

Statinler işe yarıyor mu?
Kolesterol düşürücü ilaçların kalp damar hastalıklarında işe yaramadığını gösteren pek çok araştırma olduğunu belirten Prof. Dr. Küçükusta, sözlerini şöyle noktaladı: “Kolesterol düşürücü ilaçların kardiyovasküler hastalıkların primer korumasında da faydalı olmadığı gösterilmiştir. Bunlardan en önemli 5 tanesi şunlar:

BİR: Statinlerin, kalp damar hastalığı hikâyesi olmayan fakat orta veya yüksek risk grubunda bulunanlardaki etkinliğini belirlemek amacıyla toplam 65.229 kişiyi kapsayan 11 klinik çalışmanın değerlendirildiği meta-analizde ortaya çıkan gerçek şudur: Ortalama olarak 3,7 senelik statin tedavisi tüm sebeplere bağlı ölümlerde bir azalma sağlamamıştır.

İKİ: Statinlerin kalp yetersizliği olanlardaki etkinliğini belirlemek için İtalya’ da 357 kalp ve iç hastalıkları merkezinde yapılan araştırmada günde 10 miligram rosuvastatin alanlarda klinik gidişin değişmediği ortaya çıktı.

ÜÇ: Statinlerin yüksek kalp-damar hastalığı riskine sahip olan ve diyalize giren hastalardaki etkinliğini belirlemek için düzenlenen ve kan diyalizi yapılan 2.776 hasta üzerindeki milletlerarası bir çalışmada günde 10 miligram rosuvastatinin etkinliği araştırıldı. Ortalama olarak 3,8 sene takip edilen hastalarda ilacın LDL-kolesterolü azaltmasına rağmen ne kalp krizi ve felçlerde ve ne de kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerde bir azalma olmadığı ortaya çıktı.

DÖRT: Tip 2 şeker hastalığı olan ve diyalize giren 1.255 hastada yapılan çok merkezli bir çalışmada atorvastatin isimli kolesterol ilacının etkinliği araştırıldı. Dört hafta sonra ilaç alan hastalarda LDL-kolesterolün yüzde 42 oranında, almayanlarda ise yüzde 1,2 oranında azaldığı tespit edildi. 4 sene süreyle takip edilen hastalarda kolesterol düşürücü ilaç alanlarda, kalp krizi ve felçlerde de kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerde de plasebo grubuna göre bir farklılık bulunmadı.

BEŞ: 2.410 tip 2 şeker hastasında 10 miligram atorvastatinin kalp damar hastalıklarının önlenmesindeki etkinliği 4 sene süren bir çalışmada araştırıldı. İlaç alan grupta LDL-kolesterol seviyesinin plasebo grubuna kıyasla ortalama olarak yüzde 29 oranında azaldığı belirlendi fakat insüline bağımlı olmayan bu hastalarda statin tedavisinin bir faydası olmadığı ortaya çıktı.

SONUÇ: Kolesterol düşürücü ilaçların kanda LDL-kolesterolü düşürdüğüne şüphe yok ama gel gelelim ki bu düşüş ne kalp krizlerini ne felçleri ve de bunlara bağlı ölümleri önlemede bir işe yaramıyor. O zaman da insan haklı olarak soruyor. Ne anladım ben bu ilaçlardan?”

 


İstanbul Hyatt Otel’de ‘Kolesterolle ilgili bilimsel gerçekler’ başlığıyla düzenlenen basın toplantısına Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Uzman Biyolog Mevlüt Durmuş katıldı.

 

 

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla