Büyüme geriliği, havale, halsizlik, huzursuzluk, kilo kaybı, terleme, bulantı, sık nefes alma, çabuk yorulma ve ödem gibi belirti durumlarında da hipertansiyonun akla gelmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Karaaslan Bıyıklı “Özellikle hipertansiyon gibi bir sorunda çocukla birlikte ailenin de hastalığı bilmesi, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin ailenin yaşamına yerleşmesi çok önemli. Zamanında ve doğru tedavi edilmeyen hipertansiyon, çocukların sağlığını ciddi derecede tehdit edebiliyor. Hastalığın erken fark edilmesi, bilinçli hareket edilerek doğru tedaviyle kontrol altında tutulması mümkün” dedi.
Çocuklarda böbrek ile ilgili hastalıkların, obezite, kalp hastalıkları, hormon hastalıkları, sinir sistemini etkileyen durumlar, ilaçlar ve akciğer hastalıklarının hipertansiyona yol açabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Karaaslan Bıyıklı “Hazır gıda tüketimi, televizyon ve bilgisayar karşısında uzun ve hareketsiz yaşam, stres ve kafein de hipertansiyonu tetikleyen faktörler arasında. Kilo fazlalığı ve obezitesi olan çocuklarda hipertansiyon görülme sıklığı daha fazla. 7 yaşın üzerindeki hipertansif çocukların yüzde 50’sinden obezite 1. dereceden sorumluyken, bu oran ergenlik dönemde yüzde 85-95’lere kadar yükseliyor” açıklamasında bulundu.
Hipertansiyonda organ hasarı denen bozuklukların beyin, göz, kalp, böbrek ve damarlarda ortaya çıktığını söyleyen Doç. Dr. Neşe Karaaslan Bıyıklı “Çocukların önünde daha uzun süreli bir yaşam beklentisi olduğundan kuşkusuz tedavinin önemi daha çok artıyor. Okullarda öğretmenler ve revir doktorları, baş ağrısı, görme ile ilgili sorunlar, burun kanaması, kulak çınlaması, ders başarısında düşme, halsizlik, kolay yorulma gibi belirtilerde mutlaka kan basıncı ölçümü yapılması gerektiğini bilmeli. Kan basıncı yüksek bulunan çocukların ebeveynleri bilgilendirilerek mutlaka çocuk doktorlarına yönlendirilmeli” şeklinde konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ