Türkiye’de aşı üretim altyapısı yok, hızla kurulmalı

Yazan Hatice Pala Kaya
30 Mart 2021   |    2 Nisan 2021    |   Kategori: Sağlık Gündemi Print

Aşıların toplum sağlığını koruma yanında, tedavi için yapılan yüksek sağlık harcamalarını önleme bakımından da topluma iki kanattan fayda sağladığını söyleyen Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD), Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar, bu kapsamda, aşılama teknolojisindeki gelişmelerin bulaşıcı hastalıklar yanında bazı kanser türlerinin tedavisinde de kullanılmaya başlandığını belirtti. Prof. Dr. Ağalar, “Artan bağışıklama ihtiyaçları nedeniyle erişkin bağışıklama poliklinikleri açılması ve aşı hemşireliği kavramının geliştirilmesi günümüz sağlık düzenlemesinde önemli yer alacak” diye konuştu.

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği, erişkin bağışıklaması konusunda farkındalığı artırmak için, 26-28 Mart 2021 tarihlerinde “III. Erişkin Bağışıklama Akademisi”ni online olarak düzenledi. 11 paydaş derneğin katıldığı Akademi çalışmasının ardından, düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’nin aşı geliştirme ve üretim altyapısını oluşturması gerektiği; erişkin aşılamasına yönelik hem kamuoyunun bilinçlendirilmesi, hem de aşılama programlarının genişletilmesi ihtiyacı vurgulandı.

Organ-kök hücre nakli olanlar, kronik hastalar, immün sistemi baskılayan ilaç kullananlar gibi çok sayıda riskli gruptaki hastaların aşı ile korunabilen hastalıklara yakalanabildiğine işaret eden  Prof. Dr. Ağalar, dünyada seyahatlerin artması, insan ömrünün uzaması gibi sosyo-ekonomik, gelişmelerden kaynaklı erişkin aşılamanın öneminin arttığını anlattı.

COVID-19 salgınının aşı konusunda bütün dünyada bilinci artırdığına da işaret eden Prof. Dr. Canan Ağalar, ilk kez bu salgına karşı bütün dünyada çok sayıda aşı geliştirme çalışmasının başlatıldığını vurguladı. Prof. Dr. Ağalar, “COVID-19 pandemi döneminde aşıların önemi bir kez daha anlaşılmış ve salgının önlenmesinde en önemli silah olduğu görülmüştür. Günümüze kadar dünyada hiçbir enfeksiyon hastalığına karşı eş zamanlı bu kadar çok aşı geliştirme çalışması olmamış ve doğal olarak pandemi sürecinin bir sonucu olarak hızla kullanıma sokulmuştur” diye konuştu.

Aşı geliştirme ve üretim altyapısı kurulmalı

Türk Cerrahi Derneği’nden Doç. Dr. Kerim Bora Yılmaz da basın toplantısındaki konuşmasında, aşı karşıtlığının bilim ve insan hayatını tehdit eder boyuta gelebildiğini belirterek, “Yaygın aşılama etkinliklerinin koruyuculuğu kanıtlanmışken; toplum sağlığı ile aşı arasına kar hırsı veya patent yasalarının girmesi engellenmelidir. İnsanlığın binlerce yıllık bilgi birikimi ile üretilebilen aşılar kimsenin tekelinde olmamalıdır, Türkiye dahil tüm ülkelerde üretilir hale gelmelidir. Dünya genelinde yaygın aşılama oranlarına engellenebilir hastalıklardan ölümleri durdurmak için ulaşılmalıdır” görüşünü vurguladı.

Aşı, kamu üretimiyle yapılmalı; Türkiye’de üretim altyapısı yok

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Bulaşıcı Hastalıklar Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. C. Tayyar Şaşmaz da bir soru üzerine, Türkiye’nin Osmanlı’nın son döneminden başlayarak, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında Cumhuriyet döneminde aşı ve serum üretimine önem verdiğini ve 90’lı yıllara kadar üretimin devam ettiğini hatırlattı.

Prof. Dr. Şaşmaz, doksanlı yıllarda mevcut aşı teknolojisine yatırım yapılmaması nedeniyle, üretimdeki aşıların yan etkilerinin fazlalığı, etkinliğinin düşüklüğü gibi nedenlerle tavsiye edilmeyen aşılar arasına girmesine bağlı olarak üretimin durduğunu hatırlattı.

Aşının üretiminin çok hızlı olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Şaşmaz şunları kaydetti: “Türkiye’nin aşı üretme altyapısı, şu an pratik olarak bu altyapı yok. Türkiye açısından vahim bir durum. Çünkü aşı üretimi, ‘aşı üretmek istiyorum, fabrikasını laboratuvarını yapayım’ deyip hızla olabilecek bir şey değil. Kültür ve birikim gerekiyor. Fiziksel ve insan gücü altyapısının oluşturulması gerekiyor. Bir süreç, belki de 10 yıllık bir süreç alacaktır. Ancak günümüzde yeni teknolojiler aşı üretim konusunda bu sürecin daha da hızlı olabileceğini göstermektedir. COVID-19 salgınında görülen m-RNA aşısı teknolojisi sürecin daha hızlı olabileceğini gösterdi.

“Aşıda kar amacı olmamalı”

Neresinden bakarsanız bakın, aşıyı antijeniyle üretme ve bunu kullanılır hale getirme konusunda bugün gerekli yatırımlar yapılsa belki 5-10 yılda aşı üretimi ancak devreye girebilir. Muhakkak bugünden itibaren daha ciddi şekilde yatırım yapılması lazım. Özellikle kamu yatırımıyla aşı üretiminin yapılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Özel sektör de üretebilir tabii ki. Üniversiteler aracılığıyla kamu-özel olabilir. Kamu kaynaklarıyla üretilir olması neden önemli? Çünkü aşı para kazanılan bir araç olmasın. Aşı kullanımı her geçen gün artıyor, daha da artacak, burası para kazanma aracı olursa aşıya erişim sıkıntısı olacaktır. Bu nedenle kamu öncelikli yatırım olmalı.”

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Okyay da “Stratejik bir ürün haline gelen aşıların, hiç olmazsa başlangıçta bazılarının, ülke içinde üretilmesi ve bu konuda dışa bağımlılığın zamanla tümden ortadan kaldırılması önem arz etmektedir” görüşünü vurguladı.

COVID-19 salgını aşı bilincini geliştirdi

Basın toplantısında konuşan Türkiye EKMUD Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal da, DSÖ verilerine göre bağışıklama ile her yıl 3 milyona yakın kişinin enfeksiyona bağlı ölümlerinin engellendiğini hatırlattı.

Dünyada yaşam süresinin uzaması nedeniyle özellikle 65 yaş üzeri kişilerin bazı enfeksiyonlara daha duyarlı hale geldiğini belirten Prof. Dr.  Köksal, “Dünya genelinde her yıl 1,6 milyon ölüme yol açan pnömokoksik pnömoniden ve 500 binin üzerinde ölüme neden olan gripten aşı ile korunmak mümkündür. Bu yaş grubu, geride kalan bir yıl içeresinde COVID-19’un en ölümcül seyrettiği grup olmuştur.

Aşılamanın başlamasından sonra bu yaş grubunda görülen vaka sayısının azalması ve hastalığın aşılanmamış yaşlarda daha fazla görülmeye başlaması da aşılamanın bulaşıcı hastalıklardan korunmada ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. COVID-19, toplumda bağışıklamanın önemi konusunda bir farkındalık oluşmasına sebep olmuştur. Pandemi döneminde insanların COVID-19 aşılarını yaptırmak istemelerinin yanı sıra özellikle grip ve zatürre aşılarına olan talepteki artış da dikkat çekicidir” dedi.

Prof. Dr. İftihar Köksal erişkinlere ait bağışıklama rehberinin COVID-19 aşılamasının da yer aldığı dördüncü güncellemesinin bu yıl içinde yayımlanmasına çalıştıklarını bildirdi.

Aile hekimleri erişkin bağışıklamanın uygulayıcıları

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özlem Sezen ise açıklamasında, aile hekimlerinin 81 ilde 26 bin birim olarak, ayrıca çeşitli yerleşimlere mobil olarak ulaşım sağlayarak erişkin aşılamasına katkı verdiğini vurguladı.

Dr. Sezen, “Ülkemiz bağışıklama oranlarının Avrupa ülkelerinden ve dünya genelinden bu denli yüksek olmasında aile hekimliği çalışanlarının verdiği büyük özveri ve emek görmezden gelinmemelidir. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nun her zaman bu konularda çalışmalarına, önerilerine ve uyarılarına önem verilmelidir. Güçlü bir aile hekimliği sistemi olmadan sağlıklı ülke geleceğine ulaşılamayacağı unutulmamalıdır” dedi.

Yaşlılar bulaşıcı hastalıklara daha duyarlı

“Yaşlılık döneminde bulaşıcı hastalıklara duyarlılık artmaktadır. Yaşlılara grip (influenza), zatürre (pnömokok), tetanoz ve zona (herpes zoster) aşıları ayrıca, kuduz, seyahat aşıları gibi diğer aşılar da gerekli görülürse önerilmektedir” diyen Türk Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı Öğr. Gör. Dr. Meltem Şengelen, yaşlılara yönelik bazı koruyucu aşıların reçete edilmesi halinde bedelinin genel sağlık sigortası tarafından ödendiğini hatırlattı. Dr. Şengelen, “Yaşlılarda sadece pandemi döneminde değil her zaman önerilen aşılamalar yapılmalı, aşı ile önlenebilir hastalıklar ve komplikasyonlarından ve ek hastalık yüklerinden korunmaya özen gösterilmelidir” diye konuştu.

Kanser hastaları aşılanmalıdır

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nden Doç. Dr. Ebru Çılbır da tüm kanser hastalarının erişkin aşılama şemasındaki aşılar açısından değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Aktif tedavi almayan hastalıksız takipteki tüm kanser hastalarına erişkin aşı şemasında olan tüm aşılar yapılabilir. Aktif kanser kemoterapisi alan hastalar ve uzun süreli kortizon tedavisi alan hastaların bağışıklık sistemi baskılanmıştır. Bu hastalarda suçiçeği, zona, kızamık gibi canlı veya zayıflatılmış aşı yapılmamalıdır.

Grip, zatürre, tetanoz, difteri aşıları inaktive aşılardır ve yapılmasının zararı yoktur. Ancak yeterli bağışıklık oluşabilmesi için mümkünse tedavi başlamadan 2 hafta önce veya 3 ay sonra yapılmalıdır. Hasta hali hazırda kemoterapi alıyor ve uzun sürmesi bekleniyorsa ya da grip mevsimi ve pandemi dönemleri gibi yüksek riskli dönemlerde, kemoterapi kürleri arasında da grip ve zatürre aşıları yapılabilir” diye konuştu.

Doç. Dr. Çılbır, COVID-19 aşılarından mRNA teknolojisi olanlara ilişkin kanser hastalarına yönelik sorular bulunduğunu da belirterek, “Toplumda uygulanan değişik teknolojilerle üretilen COVID-19 aşılarından klasik inaktive virüs aşısı ve mRNA aşıları canlı virüs aşısı değildir. Kanser hastalarına güvenle uygulanabilir. Yapılan çalışmalar kanser hastalarını içermemekte ve özellikle aktif kemoterapi alan hastalarda etkinliğin düşük olabileceği bilinmektedir. Ancak bu aşılardan herhangi birinin yapılmasının kanser hastalarında da COVID-19 enfeksiyonu riskini azaltacağı düşünülerek Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı COVID-19 aşılarından birinin yaptırılması önerilir” dedi.

Hematolojik kanserli hastalarda inaktif aşı kullanılmalı

Türk Hematoloji Derneği’nden Doç. Dr. Sinem Civriz Bozdağ ise hematolojik kanserlerin, organ kanserlerine göre bağışıklık sisteminin çok daha baskılı olduğu hastalıklar olduğunu hatırlatarak, bu gruptaki hastaların aşılanarak enfeksiyonlardan korunabileceğini vurguladı.

Doç. Dr. Bozdağ, “İnaktif aşıların yapılmasında herhangi bir sakınca gözlenmezken, canlı aşıların tedavi sürecinde olan ve bağışıklığı baskılı hastalarda yapılması uygun değildir. Aşılanmanın zamanlamasını hastanın hekimi tedavi ve takip sürecine göre belirler. Peki, hangi aşılar yapılmalıdır? Tüm hastaların grip, zatürre ve COVID aşılarını yaptırmaları önerilir. Hepatit B için riskli ülkeler arasında olmamız bu virüse karşı bağışıklığı olmayan hastaların aşılanmasını gerekli kılar. Kök hücre nakli yapılan hastalarda ise daha önce hiç aşılanmamış gibi tüm aşılanma süreci baştan yapılır” bilgisini verdi.

Kardiyovasküler hastalığı olanlarda enfeksiyonlar riskli seyrediyor

Türk Kardiyoloji Derneği’nden Doç. Dr. Özcan Başaran da “Kronik kardiyovasküler hastalığı olan hastalarda enfeksiyonlar önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Aşı ile önlenebilir hastalıklarda, aşılama bu hastalıklardan korunmada en etkili yöntemdir. Erişkinler için önerilen aşılar arasında; influenza, difteri, boğmaca, tetanoz, suçiçeği, human papillomavirus, herpes zoster (zona), kızamık, kızamıkçık, kabakulak, 13-valan KPA, 23-valan PPA, meningokok, hepatit A, hepatit B, Haemophilus influenzae tip B aşıları sayılabilir. Bu aşılardan influenza (grip) ve pnömokok aşıları koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, atrial fibrilasyon, periferik arter hastalığı gibi kronik kalp hastalığı olanlarda en fazla çalışma yapılmış ve net faydası gösterilmiş olan aşılardandır” dedi.

Aile hekimlerine yönelik eğitim faaliyetleri yürütülüyor

Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Dr. Şehnaz Hatipoğlu ve Doç. Dr. Memet Taşkın Egici, dernek olarak erişkin bağışıklamaya yönelik eğitim çalışmaları yaptıklarını vurgulayarak, “Aile Hekimliği Kliniklerine bağlı Erişkin Aşı Polikliniklerinin sayıları da giderek artmaktadır. Bu hem sahada göreve başlayacak aile hekimliği uzmanlarının eğitimine ve hem de farkındalığının artmasına katkı sunmakta ve erişkinlerin aşıya ulaşımına olanak sağlamaktadır. Erişkin aşı polikliniklerinin sayılarının arttırılmasının bu açıdan çok önemli olduğunu düşünmekteyiz” görüşünü belirttiler.

Romatizma hastalarına uyarılar

Türkiye Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği (TRD)’nden Prof. Dr. Mehmet Soy da romatizma hastalarının aşı konusunda dikkat etmesi gereken noktalar olduğunu belirterek, “Romatizmal hastalığı olan erişkin hastalarımızın Hepatit B, Pnömokok (zatürre), mevsimsel grip aşıları dahil rutin aşılarını yaptırmalarını önermekteyiz.

Bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanacak olan romatizma hastalarının, mümkünse aşılarını bu tedavilerden önce yaptırması önerilir. Bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanan romatizma hastalarının bu aşıları yaptırırken hekimlerine danışarak bazı ilaçlarında düzenleme yaptırmaları gerekebilir. Aşılar, öncelikle romatizma hastalığın uyuma döneminde yapılması tercih edilmelidir” uyarısında bulundu.

Aşı hepatitle mücadelenin önemli unsuru

Erişkin Bağışıklama Rehberi Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD) Temsilcisi Prof. Dr. Selma Tosun ise yaygın görülen hastalıklardan viral hepatitlere karşı aşının koruyucu etkisine değinerek, şunları kaydetti: “Halk arasında bulaşıcı sarılık hastalıkları diye bilinen viral hepatitler, virüslerle oluşur ve halen toplum sağlığı açısından oldukça önemli hastalıklardır. Ülkemizde karaciğer yetmezliği, siroz ya da karaciğer kanseri olan hastaların büyük çoğunluğu hepatit B ve C hastalarıdır. Yine karaciğer nakillerinin de yaklaşık %60’ını viral hepatitlere bağlı karaciğer yetmezliği oluşturmaktadır. B tipi sarılık virüsünün başlıca bulaşma yolları kan ve vücut sıvılarıyla bulaşma, gebeden bebeğine bulaşma ve cinsel ilişkiyle bulaşma şeklindedir.

Hepatit B virüsü ile yaşamın erken döneminde karşılaşınca siroz ve kanser gelişme riski yüksek olduğu için tüm gebelere gebelikleri sırasında HBsAg denen tetkikin yapılması ve eğer annede bu hastalık varsa bebeğine doğumda hepatit B aşısı ile birlikte özel bir serumun yapılması gereklidir. Ülkemizde 1998 yılından beri tüm bebeklere doğumdan itibaren hepatit B aşısı ücretsiz olarak yapılmaktadır, ayrıca 2005-2006 yıllarında okul aşılamaları da yapılmıştır.

Bu nedenle ülkemizde 20-25 yaştan küçük kişiler hepatit B için aşılanmış durumdadır; artık hepatit B hastalığı daha çok genç erişkinlerde ve orta yaş grubunda, sıklıkla cinsel ilişkiye ya da ortak kesici delici malzeme ortak kullanımına bağlı olarak görülmektedir. Hepatit B hastalığı için yüksek riskli olan kişilerin aşıları da Sağlık Bakanlığımız tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır. Hepatit A aşısı da 2012 yılından beri çocukluk dönemi aşıları arasında ücretsiz olarak yapılmaya başlanmıştır. Hepatit A aşısı başka karaciğer hastalığı olanlara ve sağlık çalışanlarına da bu aşı ücretsiz olarak yapılmaktadır. Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için en önemli ve ucuz yollar temiz ve mikropsuz yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi, el yıkamaya önem verilmesi ve aşısı varsa yapılmasıdır.”

26-28 Mart 2021 tarihlerinde EKMUD çatısı altında “III. Erişkin Bağışıklama Akademisine” katılan paydaş dernekler şöyle: Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Cerrahi Derneği, Türk Geriatri Derneği, Türk Hematoloji Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği, Türk Kardiyoloji Derneği, Türk Toraks Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, Türkiye Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği, Viral Hepatitle Savaşım Derneği.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla