
Türkiye’nin en saygın enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından biri olan, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, 51 yıllık Hacettepe yolculuğunu bir törenle noktalayarak, emekliye ayrıldı. Emeklilik töreni, Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi M Salonu’nda yoğun bir katılımla gerçekleşti. Tüm kariyerini Hacettepe’de şekillendiren Prof. Dr. Ünal, fakültede yıllarca hem öğretim üyesi olarak çalıştı hem de çeşitli idari sorumluluklar üstlendi. Tıp eğitimiyle başlayan meslek yolculuğu, uluslararası araştırmalar, dernek başkanlıkları ve pandemi dönemindeki kritik danışmanlıklarla devam etti. Prof. Dr. Ünal, yaptığı veda konuşmasında hem kişisel hayatından hem de Türkiye tıbbına yaptığı katkılardan önemli kesitler paylaştı.
Konuşmasına büyük bir şükran ve hüzünle başladığını belirten Prof. Dr. Ünal, Hacettepe’nin kendisini “ben yapan yer” olduğunu söyleyerek, “Ben Hacettepe’nin bir parçasıyım, ruhum burada kalmaya devam edecek” dedi.
Tıp fakültesine girişini belirleyen en büyük etkenin, bebekken hayatını kaybeden ağabeyinin yaşadığı trajik süreç olduğunu anlatan Prof. Dr. Serhat Ünal, babasının kendisine “Hacettepe’ye git, abin için bu millete hizmet et” dediğini ve Hacettepe’nin kendisi için bir kader haline geldiğini vurguladı.
İlkokuldan liseye kadar pek çok öğretmenini saygıyla anan Prof. Ünal, özellikle fizik öğretmeninin küçük yaşta kendisine öğrettiği “ülkeye karşı sorumluluk bilinci”nin tüm meslek hayatını şekillendirdiğini belirtti.
İç hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları alanındaki yolculuğunda Prof. Dr. Erdal Akalın’ın hayatındaki en önemli figürlerden biri olduğunu ifade eden Ünal, mesleki disiplinini, klinik tutumunu ve akademik yönelimini büyük ölçüde ona borçlu olduğunu söyledi. Harvard Tıp Fakültesi’ndeki deneyimini de Akalın’ın yönlendirmesiyle kazandığını hatırlattı.

Prof. Dr. Serhat Ünal, etkinliğin ardından Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya ile gelecek vizyonu ve yeni projeleri ile ilgili konuştu.
Türkiye’nin ilk kapsamlı HIV/AIDS merkezlerinden biri olan Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM)’ı çok disiplinli bir yaklaşımla kurduklarını belirten Prof. Dr. Ünal, HATAM’ın ülkede HIV farkındalığının ve tedavi imkânlarının gelişmesinde kritik rol oynadığını vurguladı.
Prof. Dr. Ünal, 1990’lı yıllarda Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği’nin kuruluşunda aktif rol aldığını, ayrıca Türkiye’de ilk Hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi’nin Hacettepe’de kurulmasına katkıda bulunduklarını söyledi.
Sağlıklı beslenme eğitimlerinden HIV farkındalık çalışmalarına, üniversitenin topluma hizmet programlarını yapılandırmaya kadar pek çok projede aktif rol aldığını ifade eden Prof. Dr. Ünal, özellikle Millî Eğitim Bakanlığı ile iş birliği içinde gerçekleştirilen sağlıklı beslenme eğitimlerinin, halk sağlığı açısından önemli bir boşluğu doldurduğunu belirtti.
Prof. Dr. Ünal: Hasta ve sağlık çalışanı güvenliği için farkındalık yaratmak istiyoruz
“Biz 5-6 sene Türkiye’nin değişik yerlerinde, Millî Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle halk eğitim merkezlerinde sağlıklı beslenme anlattık” diyen Prof. Dr. Ünal, zaman zaman bu çalışmaların uzmanlık alanı ile ilişkilendirilerek eleştirildiğini de hatırlattı. “Sen enfeksiyoncusun, ne işin var sağlıklı beslenmede?” dediler.” Ancak güncel gelişmelere bakıldığında, sağlıklı beslenmenin enfeksiyon hastalıklarıyla doğrudan ilişkili olduğu açıkça görülüyor. Haberlere bakın, zehirlenmeleri görün, enfeksiyonun sağlıklı beslenmedeki yeri hemen ortaya çıkar. Ayrıca iç hastalıkları kökenli olmam nedeniyle bu alanda zaten yetkinliğim var” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının en duygusal bölümünde ailesine seslenen Prof. Dr. Ünal, eşi Serap Ünal’a “her zorlukta yanında durduğu için” teşekkür etti; kızlarının kendisine “büyümeyi öğreten en değerli varlıklar” olduğunu söyledi. Anne ve babasının da hem hayatında hem Hacettepe ile olan bağında çok özel bir yeri olduğunu hatırlattı.
Töreni duygusal sözlerle noktalayan Prof. Dr. Serhat Ünal hem Hacettepe’ye hem meslektaşlarına hem de ailesine teşekkür ederek şu cümlelerle veda etti: “Sevincim, acım, emeğim, başarım hepsi bu duvarların içinde. Bu ömrü sizlerle paylaşmaktan çok mutluyum.”
Törenin ardından Medikal Akademi Ankara temsilcisi Hatice Pala Kaya’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Serhat Ünal, hekimliğin geleceğine ve yeni kuşakların motivasyon sorunlarına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Salgınların ve pandemilerin önümüzdeki yıllarda da süreceğini belirten Prof. Dr. Serhat Ünal, tıp eğitiminin ciddi bir dönüşümden geçtiğini vurguladı. Ünal, özellikle yapay zekâ teknolojilerinin hekimlik pratiğine giderek daha fazla entegre olacağına işaret ederek, geleceğin hekimlerinin yapay zekâ destekli teşhis ve tedavi yöntemlerine hâkim olması gerektiğini anlattı. Prof. Dr. Ünal, “Meslek elimizden gidiyor diye bir şey yok. Hastaya dokunmanın yerini hiçbir şey alamaz ama teknoloji ile uyumlu hekimler yetişecek. Daha heyecanlı bir döneme gidiyoruz” dedi.
Prof. Dr. Serhat Ünal: Kanser hastaları mutlaka grip ve zatürree aşısı olmalı
Genç hekimlere en önemli tavsiyesinin “adanmışlık” olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ünal, “Kendinizi mesleğe adayacaksınız ama bu, ailenizi, çocuklarınızı ihmal edeceksiniz anlamına gelmez. İnsan isterse hepsini dengeler” diye konuştu.
Son yıllarda hekimlerde artan motivasyon kaybı ve tükenmişlik hakkında da konuşan Ünal, sorunun hem çalışma koşullarından hem de toplumdaki algıdan kaynaklandığını ifade etti.
Hekimin bir devlet memuru gibi görülmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ünal, “Görevimiz insanla özel bir ilişki kurmak. Maaşlar düşük, koşullar zorlaştı ama bunlar geçici sapmalar” dedi.
Yurtdışına giden hekimlerin sayısındaki artışı değerlendiren Prof. Dr. Ünal, bunun kişisel tercih olduğunu belirterek, “Gidenlerin bir kısmı geri geliyor. Koşullar iyileştikçe bu döngü daha da güçlenecektir” ifadelerini kullandı.
HİÇ Zor Değil: HIV ve AIDS ile mücadelede düzenli test ve erken tanı hayati öneme sahip
Aktif hekimliği tamamen bırakmadığını söyleyen Prof. Dr. Serhat Ünal, emeklilik planlarını da paylaştı. Hacettepe’de haftada bir gün mentorluk yaptığını, bir özel hastanede yarı zamanlı olarak klinik çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Ayrıca kariyeri boyunca önem verdiği klinik araştırmalar alanında, büyük bir araştırma şirketinin bölgesel medikal direktörlüğü görevini üstlendiği bilgisini verdi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?