
Spor yaparken kalçanızda hissettiğiniz ta kılma hissi, uzun yolculuklarda artan kasık ağrısı veya çorap giyerken yaşadığınız zorlanma… Bu belirtiler, özellikle genç ve aktif bireylerde sıkça görülen ancak çoğu zaman gözden kaçan bir yapısal bozukluğun, Kalça Sıkışma Sendromu’nun (FAI) habercisi olabilir. Erken teşhis edilmediğinde kalça ekleminde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilen bu sendrom, modern tedavi yöntemleriyle başarıyla yönetilebiliyor.
Kalça eklemi, vücudun en hareketli ve yük taşıyan eklemlerinden biridir. “Top ve yuva” prensibiyle çalışan bu sistemde, uyluk kemiğinin başı (top), leğen kemiğindeki yuvaya (asetabulum) kusursuz bir şekilde oturur. Ancak bazı kişilerde, gelişimsel süreçte kemiklerde oluşan milimetrik fazlalıklar, bu kusursuz uyumu bozar. Hareket sırasında kemiklerin birbirine anormal teması ve sürtünmesiyle ortaya çıkan bu tabloya, tıp literatüründe Femoroasetabuler İmpingement (FAI) yani Kalça Sıkışma Sendromu adı verilir.
Kalça sıkışması, kemik fazlalığının bulunduğu bölgeye göre üç farklı tipte sınıflandırılır. Bu ayrım, tedavinin planlanmasında kritik öneme sahiptir.
Sporcularda sık görülen kalça sıkışma sendromu, aslında sporun kendisinden değil, var olan yapısal bozukluğun sporla birlikte semptom vermesinden kaynaklanır. Futbol, buz hokeyi, dövüş sporları veya bale gibi kalçanın sıkça büküldüğü ve döndürüldüğü aktiviteler, kemiklerin birbirine sürtünme sıklığını artırır. Bu tekrarlayan travma, zamanla eklemi koruyan conta benzeri yapı olan “labrum” dokusunda yırtığa yol açabilir. Bu nedenle aktif bireylerde kasık ağrısı asla ihmal edilmemelidir.
Kalça sıkışma sendromu genellikle “C işareti” olarak bilinen, hastanın elini kalçasının yanına C şeklinde koyarak tarif ettiği bir ağrı ile karakterizedir.
Tanı konulduktan sonra tedavi süreci, hastanın yaşına, kıkırdak hasarının derecesine ve aktivite beklentisine göre şekillenir.
Erken evrelerde ve hafif semptomlarda ameliyatsız yöntemler oldukça etkilidir.
Konuyla ilgili klinik deneyimlerini paylaşan Op. Dr. Utku Erdem Özer, kalça labrum yırtığı geliştiğinde dahi, eğer mekanik bir kilitlenme yoksa cerrahi dışı tedavilerin de etkili olabileceğini ve öncelikli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Eğer ağrı günlük yaşamı kısıtlıyorsa ve konservatif tedavilere yanıt alınamıyorsa, “Kalça Artroskopisi” gündeme gelir. Bu kapalı ameliyat yönteminde, cilde açılan 1 cm’lik deliklerden girilerek;
Artroskopik cerrahi, açık ameliyatlara göre çok daha hızlı bir iyileşme süreci sunar. Hastalar genellikle aynı gün veya ertesi gün taburcu edilir. Yaklaşık 3-4 hafta koltuk değneği kullanımının ardından, kademeli olarak normal hayata dönüş başlar. Profesyonel spora dönüş ise ortalama 4-6 ayı bulabilir.
Kalça sıkışma sendromu, tedavi edilmediğinde erken yaşta kalça kireçlenmesine (osteoartrit) yol açabilen ilerleyici bir sorundur. Ancak bu bir kader değildir. Kasık bölgesindeki inatçı ağrıları ve hareket kısıtlılıklarını ciddiye alarak erken dönemde bir uzmana başvurmak, eklem sağlığınızı korumanın en etkili yoludur. Daha fazla bilgi ve uzman görüşü için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Kaynak: https://www.utkuerdemozer.com
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?