Sanayide birçok alanda kullanılan fitalat maddesi oyuncaklarda, kozmetik ürünlerinde, tıbbi cihazlarda, alışveriş torbalarında, eldivenlerde, ayakkabı malzemesinde, inşaat malzemelerinde, kablo ve çatı izolasyonunda, alüminyum folyolarda, deterjanlarda ve kırtasiye ürünlerinde yaygınca kullanılmaktadır. Bu sebeple insanlara bulaşması solunum, ağız yolu ya da cilt teması ile olabilir. Fitalatlar; endokrin sistemi bozarak, kısırlığın artmasına ve doğurganlığın azalmasına sebep oluyor.”
Op. Dr. Seval Taşdemir, yurt dışında bu konuda yapılmış bir çalışmayı da paylaştı: “Amerika’daki Massachusetts Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada gıdalarda ve hijyen ürünlerinde bulunan kimyasal maddelerden fitalatın gelecekte baba olacak kişiler üzerindeki etkisi değerlendirilmek üzere 50 çift takip edilmiş. Tüp bebek tedavisi altındaki 50 çiftin sperm ve yumurtalarında ve aynı gün idrarlarında bu maddelerin varlığı tespit edilmiş. Toplanan 761 yumurtadan 5. veya 6. günde gelişen blastosistlerin kalitesinde de belirgin bir azalma olduğu gözlenmiştir.”
Op. Dr. Seval Taşdemir, “Bu çalışmada çevresel faktörlerin üreme sisteminin sağlıklı çalışmasını nasıl olumsuz etkileyebileceği ortaya konmuştur. Yapılabilecek farklı analizler ile normal hayatta maruz kaldığımız birçok masum gibi görünen kimyasalın, aslında insan üreme sağlığını nasıl olumsuz etkileyebileceği de böylelikle ortaya konulabilecektir. Endokrin bozucular, vücuda alındıklarında hormonları taklit ederek veya engelleyerek vücudun normal işleyişini bozan sentetik veya doğal kimyasal maddelerdir.
Üreme ve gelişimsel süreçlerin dengesi için gerekli hormonların sentez, salgı, taşınma ve atılımını etkileyen ajanlardır. Bu ajanlar küçük, genellikle fenol yapısında dokulardaki estrojen reseptörlerine bağlanan, immünojenik olmayan maddelerdir. Fitalatlar vücutta estrojen reseptörlerine bağlandığı için erkeklerde üreme yeteneğinin azalmasına, meme bezinin büyümesi nedeniyle fiziksel açıdan karşı cinse benzeme gibi birtakım etkilere neden olabilen bir maddedir. Ayrıca dikkat eksikliği, astım ve kanserlere yol açabilir” diyerek durumun önemini bir kez daha vurguladı.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?