Kalp sağlığıyla ilgili doğru bilinen 8 yanlış

Kategori: Kalp Hastalıkları Print

Kalp damar hastalıkları dünyada yaşam kayıpları açısından geçmişte olduğu gibi bugün de ilk sıralarda yer alıyor. Birçok sağlık sorunu açısından hem neden, hem de sonuç olabilen bu hastalıkla ilgili bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları her platformda sürdürülüyor. Ancak buna rağmen kalp hastalıklarının nedenleri, tedavisi ve tedavi sonrası yaşam biçimi konusunda hala doğru olduğu düşünülen yanlış bilgiler kulaktan kulağa dolaşıyor. Öyle ki, bu yanlış bilgiler doğru tedaviyi geciktirebiliyor ve hastaların hayatını riske atabiliyor. Peki, kalp hastalıkları ile ilgili hangi hurafelere aldanmamak gerekiyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Selçuk Görmez, “10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası” kapsamında kalp sağlığıyla ilgili doğru bilinen 8 yanlışı anlattı:

Kalp hastaları egzersiz yapamaz

Yanlış çünkü; Kalp hastalarının güvenli bir şekilde egzersiz yapmak ve egzersizden ideal düzeyde faydalanmak için egzersiz programına hekimlerine danışarak başlamaları gerekiyor. Koroner arter hastalığı başta olmak üzere bir çok kalp hastalığında kalp kaslarını güçlendirmeye ve efor kapasitesini artırmaya yönelik olarak egzersiz yapılmasının önemli yararları bulunuyor. Ancak ileri kalp yetersizliği, kalp kapak hastalığı ve ciddi ritim bozuklukları söz konusuyla egzersizden kaçınmak gerekiyor.

Kalp ameliyatı olanlar hareket etmekte zorlanır

Yanlış çünkü; Kalp ameliyatı eğer hastanın göğüs kafesi açılarak yapıldıysa hastanın altı hafta süreyle uyurken sırtüstü pozisyonda yatması gerekiyor. Kalp hastaları hangi ameliyatı geçirmiş olurlarsa olsunlar yoğun bakım sürecini tamamlamadan önce mutlaka ayağa kaldırılarak hareket ettiriliyor ve serviste kaldıkları süre içerisinde kısa süreli yürüyüşler yaptırılıyor. Taburculuk sonrası ise olabildiğince yürüyüş süresinin artırılması hedefleniyor. Genellikle nekahet dönemi iki ayda tamamlanan hastalar bilinenin aksine hareket etmekte zorlanmadan günlük hayatlarına tam olarak geri dönebiliyor.

Düzenli egzersiz yapan, ideal kilodaki kişiler kalp krizi geçirmez

Yanlış çünkü; Kalp krizleri, kalp kasını besleyen koroner damarların tıkanması sonucu meydana geliyor. Haftada en az 5 gün, tempolu yürüyüş başta olmak üzere günde 30 dakika aerobik egzersiz yapmanın koroner arter hastalığı riskini yarı yarıya azalttığı, kilo vermeye yardımcı olduğu, hayat kalitesini ve yaşam süresini artırdığı biliniyor. Beden kitle indeksinin 30 kg/m2’nin üzerine çıkması ve bel çevresinin erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm üzerinde olması (obezite) ise kalp krizi riskini yaklaşık iki kat artırıyor. Bununla birlikte hareketli bir yaşam tarzı ve normal bir kiloya rağmen kalp krizi görülebiliyor.  Çünkü ailede kalp damar hastalığının olması, sigara içilmesi, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi diğer risk faktörlerinin bulunması kalp krizlerine yol açabiliyor.

Kalp krizi gençlerde görülmez

Yanlış çünkü;. Gençlerde kalp krizi ve ani kalp durmaları yetişkinlere göre daha nadir görülmesine rağmen sonuçları daha dramatik seyredebiliyor. Bu nedenle, ailesinde 50 yaşın altında ani kalp ölümü bulunan gençlerin düzenli kardiyolojik kontrol yaptırmaları gerekiyor. Son yıllarda artan sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, obezite, sağlıksız beslenme gibi risk faktörleri gençlerde kalp krizi görülme sıklığının artmasına neden oluyor. Doğuştan ritim bozuklukları ve kalp kası hastalığı olan gençlerde ise kalp krizi ve ani ölüm, zorlu egzersiz ve aşırı heyecan sonrası tetiklenebiliyor.  Bu nedenle, risk altındaki kişilerin, yüksek adrenalin artışına neden olan sportif faaliyetlerden uzak durması, kondisyonsuz, tok karnına ve özellikle soğuk havalarda rekabet içeren sporlardan kaçınmaları gerekiyor.

Ailede kalp hastası yoksa kalp krizi riski yoktur

Yanlış çünkü; Ailede kalp damar hastalığının olmasının kalp hastalığı riskini iki kat artırdığı biliniyor. Ancak ailede kalp hastalığı olmamasına rağmen genetik yatkınlık ilk kez o kişide ortaya çıkabileceği gibi, sigara içilmesi, diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, obezite ve hareketsiz yaşam gibi koroner arter hastalığı için diğer risk faktörleri söz konusuysa kalp krizi riski artıyor. Birden fazla risk faktörüne sahip olmak ise riskin katlanmasına neden oluyor.

Kadınların kalp hastalığı riski erkeklere göre daha düşüktür

Yanlış çünkü; Menopoz öncesi dönemde kadınlarda kalp krizi geçirme sıklığı erkeklerle karşılaştırıldığında yarı yarıya daha azdır ancak menopoz sonrası dönemde risk hızla artmakta ve erkeklerle eşitleniyor. Son yıllarda kadınlarda artan sigara kullanımı, obezite ve diyabet başta olmak üzere risk faktörleri yeterince kontrol altına alınamadığı için kadınlarda kalp hastalıkları sıklığı düşme değil artış eğilimi gösteriyor. Ayrıca kalp krizleri kadınlarda erkeklere göre daha ölümcül seyrediyor.

Sigarayı yıllar sonra bırakmak kalp sağlığı için yarar sağlamaz

Yanlış çünkü; Sigara içenlerde kalp hastalığı riskinin sigara içmeyenlere göre 2-5 kat daha fazla olduğu ve kalp krizlerinin yarısının sigara içilmesi sonucu meydana geldiği biliniyor. Yani sigara içmek tüm kalp krizi risk faktörlerinin içinde en kötüsü olarak öne çıkıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda kalp krizi riskinin içilen sigara sayısı ile doğru orantılı olarak arttığı gösteriyor. Ancak bu konuyla ilgili iyi haber, sigaranın bırakılmasından sonra kalp hastalığı riskinde önemli azalma gözleniyor olması. Sigarasız geçen zaman uzadıkça risk de aynı oranda azalıyor. Bu konuda yapılan çalışmaların gösterdiğine göre, sigaranın bırakılmasından sonraki üç yıl içinde kalp krizi geçirme riski yarıya düşüyor, 6 yılın sonunda da risk sigara içmeyen kişilerin düzeyine iniyor.

Kalp hastaları hiç yağ tüketmemeli

Yanlış çünkü; Yağ vücudumuzdaki birçok faaliyet için gerekli bir besin öğesi. Yağda eriyen vitaminler olarak adlandırılan A, D, E ve K vitaminlerinin vücutta kullanılabilmesi için de yağa ihtiyaç duyuluyor. Fakat günlük alınması gereken enerjinin en fazla yüzde 30’unun yağlardan gelmesi gerekiyor.

Besinlerde bulunan yağlar; doymuş ve doymamış yağlar olarak iki grupta toplanıyor. Diyetten gelen doymuş yağ miktarı arttıkça, kalp ve damar hastalıkları görülme riski de artıyor. Bu nedenle besinlerden gelen doymuş yağ oranı azaltılırken, doymamış yağ miktarının arttırılması gerekiyor. Ayrıca, omega-3 yağ asitlerinin kalp ve damar hastalıklarının oluşum riskini azalttığı bilindiği için, özellikle uskumru, ton balığı ve somon gibi balıkların tüketilmesi kalp sağlığı açısından yarar sağlıyor.

Bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı, ayçiçek ve mısır özü yağı gibi) daha az doymuş yağ içerirken, daha fazla doymamış yağ içeriyor. Bu nedenle yemeklerde mümkün olduğunca öncelik zeytinyağında (soğuk sızma) olmak üzere sıvı yağları kullanmak ve Akdeniz tipi, sebze, salata, glisemik endeksi düşük meyve ve beyaz et ağırlıklı, liften zengin besinlerle beslenmek kalp sağlığı için önem taşıyor.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla