LEADER Çalışması’na göre, diyabet tedavisinde yeni bir dönem başlıyor

Yazan Hüseyin Kandemir
22 Temmuz 2016   |    4 Mart 2021    |   Kategori: Farmasötik / İlaçlar, Güncel / Literatür, Kongreler Print

Diyabet tedavisinde seçenekler artıyor mu? Kullanıma giren yeni nesil bir ilacın diyabet tedavisinde komplikasyonları azalttığı ve tedavi başarısını önemli oranda arttırdığı açıklandı. Söz konusu ilacın tip 2 diyabet tedavisi süresince, ayrıca vücut ağırlığını ve hipoglisemiyi azalttığı; buna ek olarak güvenlilik profilinin de mevcut tedavi seçeneklerine göre çok daha iyi olduğu belirtiliyor. Bu yıl 10-14 Haziran tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’nin New Orleans kentinde düzenlenen Amerika Diyabet Derneği’nin 76. Bilim Oturumu’da sunulan son yılların en kapsamlı bilimsel çalışmalarından birisinin sonuçları diyabet camiasında heyecan yarattı. Kongre süresince dünyanın pek çok yerinden gelen on binin üzerinde diyabet uzmanı kısaca LEADER Çalışması olarak isimlendirilen Liraglutidin Diyabetteki Etkisi ve Aksiyonu – Kardiovasküler Sonuç Bulgularının Değerlendirilmesi isimli çalışma bulgularına odaklandı.

Çok merkezli bu uluslar arası çalışmanın sonuçları, kongre ile eş zamanlı olarak Dallas Texas Southwestern Medical Center Üniversitesi’nden Prof. Dr. Steven Marso ve meslektaşları tarafından New England Journal of Medicine sitesinde online olarak yayınlandı. Kongrede sunulan araştırma sonuçlarına göre, glukoz düşürücü bir ilaç olan liraglutidin (Victoza, Novo Nordisk), kardiyovasküler hastalık riski yüksek tip 2 diyabet hastalarında kalp krizi, inme veya kardiyovasküler ölüm riskini güvenli ve etkili bir şekilde azaltıyor, ayrıca majör advers olayların oranını anlamlı ölçüde düşürüyor.

Bu çalışma, EMPA-REG çalışmasından sonra bir diyabet ilacının yüksek kardiyovasküler risk sınıfındaki tip 2 diyabet hastalarında standart tedavinin yanı sıra, zararsızlıktan ziyade kardiyovasküler faydasının gösterlidiği, FDA denetimindeki ikinci; ve glukagon benzeri petit 1(GLP1) reseptör agonisti sınıfından bir ajanın kullanıldığı ilk kardiyovasküler güvenlilik çalışma olarak gösteriliyor. Başka bir GLP-1 agonisti olan ELIXA ile gerçekleştirilen bir önceki çalışmanın bulguları nötrdü. Bu nedenle LEADER Çalışmasının verileri diyabetle mücadele eden hekimler tarafından heyecanla karşılandı.

ada-diyabet-novanordisk7

Çalışmanın sonuçlarını değerlendiren uzmanlar, tip 2 diyabette metforminden sonra ikici basamak olarak hangi ilacın kullanılacağına karar verirken oldukça açık bir seçenek sunduğu için LEADER sonuçlarının diyabet tedavisine yaklaşımı değiştireceğini belirtiyorlar.

LEADER çalışması 2010 yılında başladı ve tip 2 diyabeti olan, yüksek risk grubundaki 9340 yetişkin hasta günde 1 kez 1.8 mg liraglutid sübkütan enjeksiyonu veya standart tedavi ile birlikte plesebo uygulanmak üzere randomize edildi ve hastalar 3.5 ila 5 yıl takip edildi. Birincil sonlanma noktası, üç evreli majör kardiyak advers olay (MACE) bileşenlerinin ilk meydana gelişiydi; bu bileşenler kardiyovasküler ölüm, ölümcül olmayan miyokard infarktüsü (MI) veya ölümcül olmayan inme durumu olarak belirtildi.

Amerika Diyabet Derneği’nin 76. Bilim Oturumu’da LEADER Çalışması sunulmadan önce düzenlenen basın toplantısında Medikal Akademi’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Steven Marso, MACE için risk azaltma derecesinin %13’e karşı (liraglutid kullanan 4668 hastanın 608’inde görüldü) %14.9 (plesebo alan 4672 hastanın 694’ünde görüldü) olduğunu ve %22 daha düşük kardiyovasküler ölüm oranı bulunduğunu (%4.7’) açıkladı.

ada-diyabet-novanordisk6

3 yıl içinde bir kardiyovasküler olayın önlenmesi için tedavi gerektirebilecek hastaların sayısının MACE için 66, herhangi bir sebepten ölüm olayını ise 98 olduğunu dile getiren Prof. Dr. Marso, şu bilgileri paylaştı: “ Liraglutid aynı zamanda HbA1c, vücut ağırlığı ve hipoglisemiyi de azalttı. Buna ek olarak liraglutidin güvenlilik profili, en yaygın olarak gastrointestinal advers olaylar ve kalp hızında artış olmak üzere önceki çalışmalarda gözlemlenenle benzerdi.”

LEADER Çalışması’nın verileri Tip 2 Diyabet için umut verici

EMPA-REG çalışmasındaki sodyum glukoz kotransporter-2 (SGLT-2) inhibitörü empagliflozin (Jardiance) için gözlemlenen kardiyovasküler faydanın ardından, LEADER bulguları uzmanların tip 2 diyabet tedavisinin yönetiminde “yeni bir dönem başlıyor” yorumu yapmalarına neden oldu. Basın açıklamasındaki konuşmacıların söylediğine göre; çoğunluk, metaforminin birinci basamakta tercih edilen ilaç olarak kalacağına katılırken, yeni bir dönüm noktası olan bu çalışma verileri, glukoz düşürücü kapasitesinin de ötesinde özellikleri nedeniyle ikinci ilacın klinik seçimi üzerine daha iyi bilgi veriyor.

Çalışanın sonuçlarını yorumlayan Kolorado Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert Eckel, ise şu saptamada bulundu: “Konu Tip 2 diyabet olunca çoğumuz metforminin hemen hemen her durumda ilk ilaç seçimi olduğu konusunda hem fikiriz. Ancak bu yeni ilaç kullanılırken fazladan potansiyel kardiyovasküler fayda ve ayrıca antikanser fayda gözlemlendi için bizi mevcut durumu yeniden değerlendirmeye zorluyor. LEADER kullanımında kardiyovasküler ölüm için olan faydanın statinlerin sağladığı faydaya oldukça benzemesi ilginç. Test sonuçlarının doğrulanmasıyla, bunun uygulamayı değiştirmesinin olanak dahilinde olduğunu düşünüyorum.”

LEADER çalışmasında kıdemli araştırmacıları arasında olan Kuzel Kalifornia Üniveritesi’nden Prof. Dr. Chapel Hill, ise “Bence bu durum hastalarla olan iletişimi değiştirecek. Şimdi hastaya sadece ‘Bu ilacı size diyabete bağlı hipergliseminizi kontrol altında tutmak için veriyoruz’ demek yerine, ‘Bu ilacın aynı zamanda kardiyovasküler hastalık veya ölüm riskinizi azaltma olasılığı da var’ diyebileceğiz” diyor.

Basın toplantısında soruları yanıtlayan Sheffield Üniversitesi’nden klinik diyabet Profesörü Yuç Simon Heller, şu yorumu yaptı: “Bu çalışmada kardiyovasküler etkililiği ispatlayabilmek beklentilerimizin ötesinde bir durum. Artık farklı bir döneme girdiğimizi düşünüyorum. İnsanlar ya insülinden ya da sülfonilüreden dolayı hipoglisemiden ölüyor. Bunu unutmamamız gerekiyor. Bu ilaç (liraglutid) hipoglisemiye neden olmuyor ve faydalı olabilecek farklı etkilere sahip. Bu durumu diğer çalışmalarla doğrulamamız gerektiğine kesinlikle katılıyorum, ancak benim düşüncem modern tedaviler doğruldusunda kesinlikle bir değişim göreceğimiz yönünde” diye konuştu.

Çoklu kardiyovasküler sonlanma noktaları için görülen faydalar

LEADER çalışmasına HbA1c düzeyleri %7 veya daha yüksek olantip 2 diyabet hastaları dahil edildi. Giriş kriteri, hastanın 50 yaş ve üzerinde olması ve yerleşmiş kardiyovasküler hastalığı veya kronik böbrek yetmezliği bulunması veya 60 yaş veya üzerinde olması ve CVD (kardiyovasküler) risk faktörleri taşıması idi. Hastalar daha önce ilaç kullanmamış olabilir veya oral ajanlar veya bazal insülin kullanıyor olabilirdi, ancak bunlar dışında hiçbir GLP-1 agonisti veya DPP-4 inhibitörü, pramlintid veya hızlı etkili insülin kullanıyor olamazdı. Her iki tedavide ve plasebo grubunda da HbA1c, kan basıncı, lipidler ve antitrombosit tedavi için mevcut standart tedavi hedeflendi. Gönüllülerin ortalama başlangıç yaşı 64, diyabet süresi 13 yılve HbA1c seviyesi %8.7 idi.

Randomizasyondan sonra 36. haftada, HbA1c seviyeleri liraglutid grubunda daha düşüktü. Aynı zamanda vücut ağırlığı da 2.3 kg oranında olmak üzere anlamlı derecede düştü. Genele bakıldığında, kompozit primer MACE sonucunda her bir bileşen için elde edilen bulgular liraglutidin lehineydi; kardiyovasküler ölümde %22 oranında anlamlı bir azalma, ölümcül olmayan MI’da %12 oranında anlamlı düzeyde olmayan bir azalma ve ölümcül olmayan inme oranında %11 azalma saptandı.

Aynı zamanda herhangi bir sebepten ölüm oranında %15 azalma olması (%8.2’ye %9.6) ve koroner revaskülarizasyon veya kalp yetmezliği nedeniyle hospitalizasyonu kapsayan, genişletilmiş kompozit CV sonucu (%20.3’e %22.7) da anlamlı bulgulardı.

Kalp yetmezliği nedeniyle hospitalizasyon liraglutid grubunda %13 oranında daha az sıklıktaydı (%4.7). Prof. Dr Marso, fayda sağlanması açısından istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, kalp yetmezliğiyle ilgili herhangi bir endişe sinyalinin olmamasının oldukça önemli olduğunu söyledi ve “SGLT2 inhibitörleri, DPP-4 inhibitörleri veya GLP-1 reseptör agonistleri gibi ajanların kalp yetmezliği için etkisiz, zararlı veya yararlı olup olmadığı konusnda belirsiz aralıklarla çok sayıda tartışma olmuştur. Esas çarpıcı olan, LEADER’da ölçülen majör kardiyovasküler sonlanma noktalarının hepsinde göreceli risk azalımının sürekli olmasıydı” diye konuştu.

LEADER’da önceden belirlenmiş primer mikrovasküler sonuç, nefropati ve retinopati sonuçlarının bir kompozitiydi ve pleseboyla kıyaslandığında liraglutid şöyle bir fayda sağladı: İlk renal olay görülene kadar geçen süre liraglutid ile %22 daha uzundu ki bu anlamlı bir fark oluşturuyordu. Fakat son söz edilen etki, retinopati olayları açısından iki grup arasında anlamlı bir fark olmadığındanfaydayı götürdü.

Güvenlilik profili oldukça olumlu işaretler veriyor

Her iki tedavi grubunun üçte ikisinde genel advers etkiler meydana geldi ve bunlar anlamlı derecede farklı değildi. Her iki grubun da %50’sinde ciddi advers etkiler meydana geldi ve bu her iki %50’nin üçte biri şiddetliydi. Liraglutid alan hastaların %4’ünde akut pankreatit vakaları meydana geldi, bu oran plesebo alan hastalar için %0.5’ti. 2 kronik pankreatit vakası vardı ve bunların ikisi de plesebo grubundaydı. Buna karşın, akut safra taşı rahatsızlığı liraglutid grubunda daha yaygındı, %3.1’e %1.9 şeklinde.

Hipoglisemi plesebo grubunda daha yaygındı. Her iki grupta da, kan glukozu seviyesinin 56 mg/dL’nin altında olduğu onaylanmış vakalar (liraglutid ile %43.7, plesebo ile %45.6, P < .001) ve yardım gerektiren şiddetli hipoglisemi (%2.4’e %3.3, P = .016) vardı. Dr Eckel bu durumun olası nedeninin, plesebo hastalarının HbA1c hedef seviyelerine ulaşmak için daha yoğun bir insülün tedavisi görmüş olabileceklerini belirtti.

Liraglutid grubunda lösemi oranın daha düşük olması (%0.1’e %0.3) ve prostat kanserinde %46’lık bir azalma (%0.9’a %1.6) bulunması dışında, iki grup karşılaştırıldığında neoplazmalar birbirinden farklı değildi.Liraglutid grubunda daha yüksek pankreas kanseri oranına sebep olacak şekilde (%0.3’e %0.1), pankreas kanseri vakalarındaliraglutid kullanımına bağlı sayısal bir artış (13’e 5) vardı. Ancak plesebo grubunda, yapılan görüntüleme sonucunda, tanı koyulacak bir patolojisi bulunmayan 4 tane daha vaka tespit edildi. Dr Buse, bu yüzden iki grubun birbirinden anlamlılık düzeyinde farklı olmadığını kaydetti.

Tüm veriler diyabet tedavisinde yeni bir seçenek olacağını gösteriyor

LEADER’ın bulgularının EMPA-REG’inkilerle aynı doğrultuda olduğunu söyleyen Prof. Dr Eckel, şu değerlendirmeyi yapıyor: ” LEADER Çalışmasında CVD riskiyle bağlantılı birçok olumlu bir şekilde değişti. Her şey mütevazı bir şekilde ama doğru yönde değişiyor. Çalışmamızda liraglutid ile ilişkilendirilen kardiyovasküler faydalar paterninin daha önce bildirilen EMPA-REG OUTCOME çalışmasındaki SGLT-2 inhibitör empagliflozinin gösterdiği fayda paterninden farklı olduğu görünüyor.”

Araştırmacılar fayda görülene kadar geçen sürenin EMPA-REG çalışmasında LEADER’den daha kısa olduğunu ve önceki çalışmadaki kompozit primer sonuç bileşenleri üzerindeki etkinin büyüklüğü ve yönünün değişkenliğinin mevcut çalışmadaki etkinin sürekliliğiyle çeliştiğini belirtiyor. LEADER çalışmada görülen faydaların muhtemelen aterosklerotik vasküler hastalığın değişmiş progresyonuyla bağlantılı olduğu düşünülüyor.

Dr Marso, çalışma yürütüldüğü sürece ödeneklerin ve personel ücretlerinin Novo Nordisk tarafından ve sunulan çalışma dışındaki personel ücretlerinin Abbott Vascular ve AstraZeneca tarafından karşılandığını bildirdi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla