Obezite ve göz sağlığı

Kategori: Göz Sağlığı, Zayıflama ve Obezite Print

Op. Dr. Özer KavalcıoğluObezite çağımızın en büyük problemlerinden biri. Aşırı kilo çocukluk çağından itibaren vücutta birçok hastalığa yol açabiliyor. Veni Vidi Göz Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu Göz – Obezite ilişkisine dair önemli bilgiler verdi.

Obezite, ana başlıklarıyla; göz tansiyonu, erken yaşta katarakt, sarı nokta hastalığı ve damar tıkanıklığı olmak üzere gözde çok ciddi problemlere yol açar. Obezitenin çocukluk çağında başladığı durumlarda, yüksek kiloyla geçirilen zaman ömrünüzün tamamına yayıldığı için tehlike çok daha büyüktür. Ama hangi yaşta olursa olsun, obezite genel sağlığa olduğu kadar göz sağlığına da zarar verir. Dünyada 1 milyar 100 milyon civarında yüksek kilolu ve 350 milyon kadar da obez insan bulunuyor. Bunlar çok ciddi rakamlardır ve giderek de artmaktadır.

Obezite gözü nasıl etkiler?

Obezitede, kabaca anlatmak gerekirse vücudumuzdan atılması gereken toksinler, zehirler atılamazlar. Bu da kalp, böbrek, beyin, göz gibi organlara zarar verir. Aslında doku ve organların kendi kendini tamir etme özelliği vardır; fakat vücutta atılamayan toksin miktarı arttıkça bu özellik de azalır. Bunun etkileri gözde en çok, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı ile görülür. Fazla kiloyla beraber damar problemleri, vücutta yağ fazlalığı, kolestrol fazlalığı, lipid fazlalığı ortaya çıkar. Bunlar da sarı nokta hastalığını tetikler ve oluşumunu hızlandırır, ayrıca daha saldırgan tiplerin ortaya çıkmasına da yol açabilir. Kişinin ne kadar fazla kilosu varsa, sarı nokta hastalığına yakalanma riski de o kadar artar. Bu, her kilolu insanın sarı nokta hastalığına yakalanacağı anlamına gelmiyor. Fakat, eğer altta yatan genetik bir yatkınlık varsa, kilolu olan ve olmayan arasında fark ortaya çıkıyor.

Sarı nokta hastalığı nedir? Körlüğe yol açabilir mi?

Aslında körlük yapmamasına rağmen fonksiyonel görmeyi, merkezi görmeyi o kadar çok hasarlar ki kişi, karşısındakinin yüzünü göremez, elindeki yazıyı okuyamaz, parayı ayırt edemez. Kısaca günlük yaşamda yaptığı pek çok şeyi yapamaz ve bir başkasına muhtaç hale gelir.

Körlükten kastımız ışığın tamamen yok olmasıdır. Sarı nokta hastalığında ışık tamamen yok olmaz; ama günlük yaşamda birisine muhtaç kılar. Sarı nokta hastalığının kalıcı bir tedavisi yoktur. Hastalık oluştuktan sonra tedavi etmek mümkün değildir, sadece hastalık durdurularak, var olan hal korunabilir. İdeal olan hiç başlamamasını sağlamaktır. Genetiğinizi değiştiremezsiniz; ancak kilo, sigara ve güneş gibi bu genleri uyaracak etkenlerden kurtulabilirsiniz.

Aşırı kilolu insanlarda damar tıkanıklığına çok sık rastlanıyor. Aşırı kilo, gözde de damarsal problemlere yol açabilir mi?

Doktorlar bir hastalık durumunda kişiye aşırı kilolarının buna neden olabileceğini söylediklerinde, hasta kilonun gözü ne kadar etkileyebileceğine pek anlam vermiyor. Halbuki göz, beyin dokusu gibi çok hassastır. Damarları da beyin ve kalpte olduğu gibi çok ince yapıdadır. Damar problemleri yaratan risk faktörleri, genetik, sigara, kilo ve strestir. Kişide yatkınlığa ek bir de kilo varsa, ilk problem yaşanacak yerlerden bir tanesi gözdür. Buna bağlı olarak kilolu insanlarda, damar tıkanıklıkları, görme kayıpları ve göz kanamaları görülür. Bu durum söylendiğinde insanlar kilolu olmayan birçok insanın da bu problemlerle karşılaştığını savunur. Burada riskler söz konusudur. Aynı genetikte, aynı ortamda yaşayan, aynı stres faktörlü iki insan ele aldığımızda, normal sınırların üzerinde kilolu olan kişide damar tıkanıklığı görülme riski daha yüksektir.

Obezitenin neden olduğu hastalıkların en başında şeker hastalığı geliyor. Şeker hastalığının göze etkileri nelerdir?

Şekere bağlı göz hastalıkları çok büyük bir problemdir. Eğer gözde kanama başlamışsa, ne kadar düzeltilmeye çalışılsa da kanamalar devam eder. Bu yüzden mümkünse kanamaların hiç başlamaması gerekir. Fakat bu zordur; çünkü Türkiye’de şeker hastalığının seyri, hastanın ilk 5 yıl hastalığı bilmemesi, ikinci 5 yıl hastalığı reddetmesi ve üçüncü 5 yıl hastalığın fark edilip ilaç ayarlarının yapılması ile geçer. Bu kaybedilen 15 yılda göz damarları bir binanın su boruları gibi patlamaya başlar. Bunlara ise ancak lazer ya da ameliyat gibi geçici çözümler üretilebilir. Problem tamamen yok edilemez. Burada amaç eğer körlük olacaksa da bunun oluş zamanını mümkün olduğunca uzatmaktır. Kişi daha sonra kilo verse ve şekerini düşürse de o 15 yılda gözde oluşan hasar geriye döndürülemez.

Obezite göz tansiyonunu nasıl etkiliyor?

Aslında mekanizma aynıdır. Kilo, vücutta zehirli atıkların salınımına, damarlarda tıkanıklık, kan akımının azalması gibi sorunlara yol açıyor. Bir dokuya ya da organa kan akımı azalmışsa, o doku ya da organın kendini tamir etmesi olasılığı azalır ve var olan hastalık yatkınlıkları ortaya çıkmaya başlar. Göz tansiyonu, göz için bilinen en kötü hastalıklardan birisidir. Göz tansiyonu, göz ile beyin arasındaki iletimi sağlayan görme sinirini harap eder. Kişinin retinası, lensi, göz içi yuvarlağı ne kadar sağlıklı olsa da göze gelen ışık beyne iletilemez. Beyin iletilemediği için görüleni algılayamaz. Gözde tam ışık kaybına yol açar. Sarı noktada hastada tam ışık kaybı olmaz ve hasta kenarlardan görebilirken, katarakt ameliyat ile çözülebilirken, göz tansiyonuna bağlı bir görme kaybında ameliyat, lazer ya da ilaç gibi tedavi yöntemler sonuçsuz kalmaktadır, görme kaybı hiçbir şeklide düzeltilememektedir.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla