Türkiye’de Sağlık Serbest Bölgesine ihtiyaç var mı? Gereklilik mi, fantezi mi?

Yazan Dr. Cemal Yılmaz
19 Temmuz 2022  |   Kategori: Sağlık Gündemi, Sektör, Üye Yazıları Print

Sağlık Serbest Bölgesi (SASEB): 2010 yılında dönemin Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ tarafından gündeme getirilen Sağlık Serbest Bölgesi (SASEB) projesinde aradan geçen bunca süreye rağmen herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. Bu proje o tarihlerde hayata geçirilseydi Türkiye ne kazanırdı veya düşük ihtimal de olsa kaybederse ne kaybederdi sorusu Sağlık Turizmi Sektöründe hala cevabını aramaktadır. İstanbul Gedik Üniversitesinde yürütülen bir doktora çalışması ile gerek yurtdışı SASEB uygulamaları gerekse Türkiye’de yapılan fakat akim kalan girişimler ampirik bir yöntemle araştırılmaktadır.

Türkiye’de Sağlık Turizmi

Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelin ve elde ettiği sonuçlara yönelik oldukça ayrıntılı çalışmalar bulunmaktadır. Bu kısa özet yazıda tekrara düşmemek için sadece yüzeysel olarak Türkiye sağlık turizmine yönelik güncel sayılara atıfta bulunmakla yetinilmektedir.
Sağlık turizminde veriye sahip ilk yıl olan 2003’te Türkiye’ye 103 bin yabancı, 36 bin 500 yurtdışında yaşayan Türk kökenli olmak üzere sağlık turizmi kapsamında 140 bine yakın sağlık turisti gelmiştir (Demirkıran, 2020).

2019 TÜİK verilerine göre Türkiye’ye deniz, güneş ve gezi için gelen konvansiyonel bir turist ortalama 666 Dolar bırakırken sağlık turisti ortalama bunun 2,5 katı yani 1.608 dolar bırakmaktadır. Bu miktarın 2024 yılında ortalama 1.854 Dolara çıkması öngörülmektedir (USHAŞ, 2021). Pandeminin etkisiyle 2020 yılında sağlık turisti sayısında ciddi bir düşüşle 388 bin sağlık turistini tedavi eden ve 1 milyar Dolar civarında gelir elde eden Türkiye sağlık sektörü 2024 yılında sağlık turisti sayısının katlanarak artması için çaba göstermektedir.

Türkiye’de sağlık turizmi faaliyetlerini yürütmek ve tek elden koordine etmek üzere Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan ve yetkilendirilen USHAŞ, 2021’de yaptığı projeksiyonlarda 2024 yılında Türkiye’ye gelen sağlık turisti sayısının 2,5 milyona ulaşmasını ve elde edilen gelirin de 9,5 milyar doları geçmesini hedeflemektedir (USHAŞ, 2021). Bu büyük ama haklı hedeflerin ne kadarının gerçekleşeceğini zaman içerisinde görmüş olacağız fakat bu ortaya konan hedeflerin büyüklüğü Türkiye’nin bu alanda ki motivasyonunu ve hazırlığını göstermesi açısından önem taşımaktadır.

Türkiye Sağlık Turizmi Altyapısı

Türkiye sağlık turizmi hedeflerini yüksek tutarken bunun gerçekleşme olasılığını tespit etmek için verilere ve kamu politikalarına bakılması gerekir. 2020 verilerine göre Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık turizmi yapmak üzere akredite edilen ve belgelendirilen 1375 sağlık tesisi bulunmaktadır. Bunların dağılımı şöyledir:

Sıra No Sağlık Bakanlığı Tarafından Sağlık Turizmi Yapmak Üzere Akredite Edilmiş-Belgelendirilmiş Sağlık Tesisleri Toplam Tesis Sayısı
1. Kamu Hastanesi 123
2. Kamu Üniversitesi Hastanesi 34
3. Kamu Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi 15
4. Özel Hastane 349
5. Vakıf Üniversitesi Hastanesi 25
6. Özel Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi 250
7. Özel Tıp Merkezi 127
8. Özel Poliklinik 48
9. Özel Muayenehane 371
10. Özel Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi 12
11. Konaklamalı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi 13
12. Diğer ** 8
13. Özel Diyaliz Merkezi 3
14. Özel Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi 2
15. Özel Görüntüleme Merkezi 2
16. Özel Evde Bakım Merkezi 1
TOPLAM 1375

Özel sağlık tesisleri sektörün çatı kuruluşu OHSAD’a üye bulunmaktadır[1].

Ayrıca yurtdışından sağlık turisti getiren 264 aracı kuruluş bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak İstanbul (133), Ankara (44), Antalya (31) ve İzmir (20) olmak üzere 4 büyük şehirde bulunan bu aracı kuruluşlar Bakanlıkça akredite edilmiş ve belgelendirilmiştir. Türkiye’de JCI tarafından akredite edilmiş bulunan hastane sayısının yüksekliği de Türkiye’nin sağlık altyapısının ortaya konan büyük hedefleri karşılamaya hazır olduğunu göstermektedir.

Bütün bunlara Türkiye’nin sahip olduğu tamamlayıcı kültürel, dini, tarihi, sosyal, turistik imkânlar eklendiğinde zengin bir sağlık turizmi hizmetlerinden söz etmek mümkün olabilmektedir.

Dünya’da Sağlık Serbest Bölgeleri

Henüz Türkiye’de hayata geçmiş bir SASEB bulunmamakla beraber bu alanda dünya genelinde gerçekleşmiş Sağlık Serbest Bölgeleri bulunmaktadır. Dünya genelinde ilk kez 2002 yılında kurulan Dubai Sağlık Kenti bu alanda yapılan ilk girişim olması nedeniyle önem taşımaktadır. 1,2 milyon metrekare alan üzerinde kurulan Dubai Sağlık Serbest Bölgesi 4425 sağlık personeli, 8 hastane, 168 klinik ve 36 estetik, rehabilitasyon vb. tesislerle birlikte hizmet sunmaktadır (DHCC, 2021).

2013 yılında Çin’in Hainan adasında 3 milyon metrekare alan üzerinde kurulan Boao Le Cheng Sağlık Serbest Bölgesi (Shao, 2021), Güney Kore Cheongna Sağlık Serbest Bölgesi, Hong-Kong, Singapur, İran, Nijerya gibi ülkelerin bazılarında Sağlık Serbest Bölgeleri kurulmuş, bazılarında da altyapı çalışmaları devam etmektedir.

Türkiye’de Sağlık Serbest Bölgesine ihtiyaç var mı?

Bu soruya doğrudan bir cevap vermek mümkün gözükmemektedir. Bunun ana nedeni sağlık turizmi sektörünün bu konuda görüşlerinin ne olduğuna yönelik daha önce yapılmış bir ihtiyaç analizi bulunmamaktadır. Öncelikle sektörde bir ihtiyaç analizi yapılarak sektörün bu konuda görüşleri temel alınmalı ve başta Sağlık Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve diğer kamu makamlarının yaklaşımlarının nitelik ve kapsamı sorulmalıdır.

Bilindiği üzere daha önce Türkiye’de 2010’da Sağlık Bakanlığı tarafından gündeme getirildikten sonra özel sektör tarafından çeşitli Sağlık Serbest Bölgesi (SASEB) girişimleri yapılmıştır. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, İzmir, İstanbul ve Ankara’dan bazı işadamı ve yatırımcıların yaptıkları fizibilite ve ön çalışmalar bulunmaktadır. Bunların neden ilerleme kaydetmediğinin araştırılması faydalı bilgiler sunacaktır.

Türkiye’de yapılan SASEB girişimleri ve dünya genelinde kurulan ve kurulma aşamasında olan Sağlık Serbest Bölgelerine (SASEB) yönelik İSTANBUL GEDİK ÜNİVERSİTESİNDE alanda uzman 3 Profesörün denetim ve yönlendirmesi altında bir doktora çalışması yürütülmektedir. Yılsonunda tamamlanması planlanan ve bir kitap haline getirilmesi düşünülen bu akademik çalışmanın Sağlık Serbest Bölgesi (SASEB) kavram ve uygulamaları hakkında faydalı bilgiler sunması öngörülmektedir. Çalışma kapsamında sağlık turizmi sektör temsilcileriyle yapılması planlanan anket ve uzman görüşmelerinde Türkiye’nin böyle bir sağlık serbest bölgesine ihtiyacının olup olmadığı ve böyle bir ihtiyacın olması halinde muhtemel uygun şehir ve bölgelerin nereler olması gerektiği ortaya konmuş olacaktır.

Sonuç

Türkiye jeo-stratejik konumu ve sağlık altyapısı ve yetkinliği bağlamında oldukça avantajlı bir konumda bulunmaktadır. Buna karşın bölgede zaman zaman ortaya çıkan politik istikrarsızlıklar ve ülkenin dış algısı bu avantaja gölge düşürebilmektedir.

Buna rağmen sahip olunan akredite sağlık tesisi altyapısı, akredite aracı kuruluşlar, yasal mevzuat ve teşvikler, hekim yetkinliği ve sağlık personeli açısından bakıldığında Türkiye’nin mevcuttan çok daha fazla sağlık turisti çekme potansiyeline sahip olduğu değerlendirilmektedir. Kurulması halinde Sağlık Serbest Bölgesinin Türkiye’nin küresel sağlık turizmi pazarından alacağı paya ne denli katkıda bulunur sorusunun araştırılması bu bağlamda önem taşımaktadır.

Akademik çalışmalar sonucunda elde edilen veriler ışığında Türkiye’de Sağlık Serbest Bölgesine (SASEB) ihtiyaç olup olmadığının sektör tarafından tartışılması anlamlı olacaktır.

Cemal Yılmaz
Akademisyen / Araştırmacı

[1] OHSAD Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği  

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Nur Seymen
Nur Seymen
1 yıl önce

Bence de önce sektöre sorulmalı. Sağlık serbest bölgesine sahip çıkmak isteyen pek çok şehir var. Buna sektör karar vermeli

Araç çubuğuna atla