Anayasa Mahkemesi, muayenehaneler için ‘kazanılmış hak’ der mi?

Yazan Dr. Erkin Göçmen
17 Kasım 2014   |    5 Ekim 2021    |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Üye Yazıları Print

erkin-gocmen2Yüksek mahkemenin gerekçeli kararı ne yönde olacak?
Anayasa Mahkemesi’nin üniversite öğretim üyelerinin halihazırda açık olan muayenehaneleri hakkında ne tür bir karar vereceği konusundaki belirsizlik devam ediyor. Tabi ki belirsizlik gerekçenin yayımlanmasıyla sona erecek. Fakat bu durum bu aşamada bir değerlendirme yapmamıza engel değil. Kaldı ki yapılacak analiz için epey bir veri de mevcut.

Sağlık Bakanı’nın açıklamaları
Nitekim Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin muayenehanesi olan öğretim üyelerinin durumlarının devamından yana karar verdiğini söyledi. Bakan Müezzinoğlu bu açıklamasının dayanağını söylemedi. Şayet bu ifadeler, Bakanlık hukukçularının Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçesiz “kısa karara” ilişkin görüşünü yansıtıyor ise durum farklı, Anayasa Mahkemesi içinden gelen bilgiye dayanıyor ise farklı olacaktır.

Ancak Bakan Müezzinoğlu’nun açıklamasında yer alan “şu anda muayenehanesi olanların haklarının devamından yana bir karar verdik” ifadesi sanki bu hususta yaptıkları iç değerlendirmeye göre konuştuğu izlenimi vermektedir. Nitekim Bakan Müezzinoğlu, muayenehanelerin devamı ya da sona ermesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının bekleneceğini söylemiştir.

anayasa_mahkemesiAncak Sağlık Bakanı’nın Mahkeme içinden haber almadan, Anayasa Mahkemesi’nin muayenehanesi olan öğretim üyelerinin bu durumlarının devamından yana karar verdiğini söylemesi büyük bir risktir. Bakanın bu riski alması ise akla yatkın değildir.

Yüksek yargı muhabirinin aktarımı
Ancak daha önceki yazımızda bir yüksek yargı muhabirinin iptal edilen maddelerin iptal gerekçesinin muayenehane yasağı değil fakat “ölçülülük-oranlılık” ilkesi olduğunu söylediğini ifade etmiştik. Bu kişi iddiasını Mahkemeye dayandırmıştır. Şüphesiz bu da bir iddiadır. Doğrusu Bakan Müezzinoğlu’nun açıklamalarıyla bu bilgi çelişmektedir.

Mahkeme “hukuk güvenliği” ilkesine dayanacak
Bu hususta ben Yüksek Mahkeme’nin muayenehanesi olan öğretim üyeleri bakımından “ölçülülük-oranlılık” prensibi ile birlikte “hukuk güvenliği” ilkesine göre karar vereceğini sanıyorum. Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı verdiği düzenleme, YÖK çerçevesinde ve GATA’da çalışan ve muayenehanesi bulunan öğretim üyelerinin muayenehanelerini 3 ay içinde kapatmamaları halinde üniversiteden ilişiklerinin kesilmesini öngörüyor.

YÖK mensupları açısından madde metni aynen şöyledir: “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel kuruluşlarda çalışmakta olan öğretim üyeleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde bu faaliyetlerini sona erdirir; bu süre içinde sona erdirmeyen öğretim üyelerinin üniversiteyle ilişikleri kesilir.”

Önceki “Tam Gün” gerekçesi çok önemli
hukuk-sigorta-malpraktisBir önceki (2010) Tam Gün düzenlemesinde de benzer (aynı değil) bir hüküm vardı. Bilindiği üzere 2010 öncesinde YÖK Kanununda “kısmi” statü ve “devamlı statü” ayrımı vardı. İsteyen öğretim üyesi Rektörün onayı ile “kısmi statüye” geçebiliyordu. Bu kuraldan daha çok doktorlar yararlanıyordu.

2010 yılında çıkarılan 5947 sayılı Kanunda, kanunun yayımlandığı tarihte kısmi statüde görev yapmakta olan öğretim üyelerinin, kanunun yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içerisinde talepte bulunmaları halinde devamlı statüye geçirilmeleri öngörülmüş ve bu süre içerisinde talepte bulunmayanların istifa etmiş sayılacakları ifade edilmişti.

Ancak, bir yıl içerisinde devamlı statüye geçme yönünde talepte bulunmayanların istifa etmiş sayılacakları kuralı Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüştü. Güncel düzenleme ise üç ay içinde serbest meslek faaliyetini sona erdirmeyen öğretim üyelerinin üniversiteyle ilişiklerinin kesilmesini öngörüyor. Anayasa Mahkemesi her iki düzenlemeyi de iptal etti. Birincinin gerekçesini biliyoruz. İkincisi ise henüz açıklanmadı. Gerekçe uygulamayı belirleyeceği için çok önemli.

2010 Kanunu Anayasaya aykırı bulunmuştu
Anayasa Mahkemesi 2010 Kanununda getirilen 1 yıllık süre içerisinde talepte bulunmayanların istifa etmiş sayılacaklarına ilişkin kuralı, hukuk devletinin gereği olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulmuştu.

mahkeme kararMahkeme gerekçesinde, hukuk devleti ilkesinin, yürütme organının faaliyetlerinin yönetilenlerce belli ölçüde öngörülebilir olmasını, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesini, ekonomik ve sosyal yaşamlarındaki tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesini gerektirdiği belirtilmiş ve hukuk devletinin gereği olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesinin idarenin keyfi hareket etmesini engelleyeceğinin altı çizilmişti.

Önceki kararda kazanılmış hak yok “ama…” denmişti
Yüksek Mahkeme (2010) kararında, kısmi statüde çalışanların, bu durumlarının en az iki yıllık bir dönemi kapsadığı (kısmi statüye atanma iki yıllık süre için yapılıyor ve rektörün kararıyla her iki yılda bir uzatılabiliyordu) düşüncesiyle üniversite dışındaki serbest çalışmalarını planladıkları, ekonomik ve sosyal hayatlarını bu koşuları öngörmek suretiyle belirlediklerini ifade etmiş, ancak yasayla elde edilen bu statünün çalışanlar için kazanılmış hak olarak değerlendirilmeyeceğini de vurgulamıştı.

Anayasa Mahkemesi bu kararında (2010), (öğretim üyelerinin) yasada öngörülen süre yönünden (yasada kısmi statüye geçiş her defasında iki yıllık sürelerle uzatılıyordu) meşru bir beklentiye sahip olduklarını, bu beklentinin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri gereğince korunmasının kabulü gerektiğini ifade etmişti.

İki yıllık haklı beklenti
Özetle ilanihaye kazanılmış hak yok fakat “hekimlerin” (aslında düzenleme geneldi ama daha çok hekimlerle ilgiliydi) en az iki yıl da haklı bir beklentileri var demişti.

Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ın oyu son derece önemli
Bu hususta ilginç olan ise Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ın (2010 kararına) muhalefet görüşüydü. Mahkeme Başkanı Kılıç, önceki kararında 1 yıl içinde devamlı statüye geçiş için başvurmayanların istifa etmiş sayılmalarına ilişkin kuralın Anayasaya aykırı olmadığı yönünde oy kullanmıştı.

Başkan Kılıç bu husustaki azlık oyu gerekçesinde, “dava konusu cümlenin yer aldığı kuralda yasakoyucu kısmi statüde çalışanların, devamlı statüye geçmeleri konusunda bir yıllık geçiş süreci öngörmek suretiyle, kişilere sosyal ve ekonomik olarak yeni duruma uyum sağlamalarına imkânı tanımıştır. Kısmi statüde çalışmanın üniversite yönetim kurulunun görüşü ve rektörün kararı ile iki yıllık dönem için öngörülmüş olması ve bu statünün, çalışanlar açısından kazanılmış hak oluşturmadığı düşünüldüğünde iki yıllık bir çalışma için kuralda öngörülen bir yıllık geçiş süresinin hukuk devletinin gereği olan hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.” demişti.

Mahkeme Başkanı Kılıç, özetle “kazanılmış hak yok” ve 1 yıl yeterli demişti. Kılıç geçtiğimiz hafta verilen iptal kararında ise 3 ay için iptal yönünde oy kullandı. Peki Yüksek Mahkemenin yeni gerekçesi ne olacak. Bence Haşim Kılıç’ın bu yaklaşımı belirleyici olacak. Yani “ebedi kazanılmış hak olmaz ama 3 ay da çok kısa” şeklinde bir karar verilecek.

Peki bu hususta makul süre ne olacak?
Bu yönde bir karar verilirse, Anayasa Mahkemesi yasa ve teamül gereği bir süre belirtmez ama bir ölçü koyar. Süreyi Meclise bırakır. Önceki kararda çoğunluk en az 2 yıllık haklı beklenti korunsun demiş, Mahkeme Başkanı ise 1 yıl makul demişti. Bu sefer 3 aylık geçiş iptal edildi.

Gerçekten ilginç bir dava süreci izlemekteyiz.

İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr

. Av. Erkin Göçmen’i Twitter’da takip etmek için tıklayın >

. Av. Erkin Göçmen’i Facebook’ta takip etmek için tıklayın >

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla