Asit perfüzyonu testine bağlı koroziv özofajit olgusuna ilişkin ceza davası

Yazan Dr. Erkin Göçmen
2 Mart 2019   |    8 Aralık 2020    |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Medyada Sağlık Haberleri, Üye Yazıları Print

Bu yazımızda bahsedeceğimiz olgu bir tıp fakültesinin pediatrik gastroenteroloji bilim dalında yapılan bir uygulama ile ilgili olacak. Olayda bilim dalı başkanı tarafından hastaya asit perfüzyon testi uygulanması talimatı verilmiş ve test yan dal uzmanlık asistanı ile bir başka öğretim görevlisi tarafından tatbik edilmiştir. Ancak verilen asit konsantrasyonu iyi ayarlanmadığından hastada koroziv özofajit gelişmiş ve neticede midesinin 1/3’lük kısmı alınmıştır. Olayda bilim dalı başkanı ile testi uygulayan hekimler aleyhinde ceza davası açılmıştır.

Konunun anlaşılması bakımından sürecin kısa hikayesi şöyledir: Altı aylıktan itibaren solunum sistemi ile ilgili problemleri bulunan hastaya 2 yaşında alerjik astım tanısı konulmuştur. Hasta, 6 ay 7 yaş aralığında 20-25 defa krup atağı geçirmiş buna karşılık 7-10 yaşları arasında herhangi bir şikayeti olmamıştır.

Hasta on yaşındayken üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş ve sonrasında krup benzeri öksürük ve hayatı tehdit edecek derecede solunum zorluğu atakları başlamıştır. Bu süreçte bir eğitim ve araştırma hastanesinin çocuk alerjisi bölümünde reaktif hava yolu tanısı almış, daha sonra alerji polikliniğinde takibe çağrılmıştır. Aynı yıl içinde mikrobiyoloji laboratuvarında yapılan alerji testi pozitif bulunmuş, 23.03.2005 tarihli çocuk hastalıkları laboratuvarında yapılan ter testinde klor konsantrasyonu 41mEq/lt olarak ölçülmüştür.

Ağzına acı su gelmesi şikayeti olması nedeniyle hastaya 04.04.2005 tarihinde sintigrafi merkezinde gastro özefageal reflü sintigrafisi yapılmış ve sintigrafi bulguları reflü lehine rapor edilmiş; bu rapor üzerine de medikal tedaviye başlanmıştır.

07.04.2005-15.04.2005 tarihleri arasında solunum sistemi şikayetlerinin ağırlaşması üzerine üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları servisine yatırılmıştır. Hastaya 12.04.2005 tarihinde Pediatrik Gastroenteroloji Bilim Dalında üst GİS endoskopisi yapılmış ve özefagusta mukozal düzensizlikler, distalde endoskopik özofajit, alt özofageal sfinkter gevşekliği tespit edilmiştir. Bunun üzerine özefagus proksimal ve distalinden, mide corpus, antrum ve duedenumdan endoskopik biyopsi yapılmıştır.

25.04.2005 tarihli patoloji raporunda; proksimal özefagusta konjesyon, distal özefagusda düzenli dolum, korpusta ödem ve intramukozal kanama alanları, duodenumda düzenli yapı görüldüğü rapor edilmiştir.

Daha sonra gastroezofajiel reflü hastalığı tanısıyla medikal tedaviye başlanmış, 8 ay boyunca poliklinik takipleri yapılmış, Şubat 2006’da reflü şikayetlerinin ve solunum yolu rahatsızlıklarının artması üzerine devlet hastanesinde verilen tedavi ile düzelmeyince, bir üniversitenin pediatrik gastroenteroloji bölümüne getirilmiş ve 28.02.2006’da yatırılmıştır. Burada bölüm başkanı hastanın semptomlarının reflü ataklarına bağlı olup olmadığını test etmek amacıyla asit perfüzyon testi yapılması talimatını vermiştir. Bu kapsamda aynı bölümdeki bir diğer öğretim görevlisi tarafından Bernstein testi yapılmasına karar verilmiştir.

Testte kullanılacak solüsyon aynı bölümde yan dal eğitimi yapmakta olan doktor tarafından patoloji laboratuvarından temin edilmiştir. Daha sonra hastaya test uygulanmış ancak uygulama sırasında kanama meydana gelip hastanın genel durumu kötüleşince yoğun bakıma alınmıştır. Hasta 07.04.2006 tarihinde ailesinin istemi ile çıkarılmış ve bir başka üniversitenin Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalına götürülmüştür. 17.04.2006 tarihinde yapılan ameliyat ile midesinin 1/3 ‘ü çıkartılarak kalan kısmı duodenum ile ağızlaştırılmıştır.

Olay üzerine aile tarafından Bernstein testini uygulayan ve testin yapılması talimatını veren bölüm başkanı doktorlar hakkında şikayette bulunulmuştur. Yapılan ceza yargılamasında Yüksek Sağlık Şurası tarafından verilen 25.06.2010 tarihli raporda, gastroözofageal reflü ön tanısı konulan hastaya tanıyı kesinleştirmek acıyla Bernstein testi yapılmasına karar verildiği, ancak uygulamada solüsyonun konsantrasyonu iyi ayarlanmadığından korosiv özofajit geliştiği ifade edilmiştir.

Yine raporda testin yapılması talimatını veren bölüm başkanının bu testin yapılmasını isteme yetkisinin olduğu, ancak gerekli düzenlemeleri sağlamaması nedeniyle bölüm başkanının idari yönden kusurlu olduğu, testi bizzat uygulayan doktorların solüsyonun hazırlanması, testin uygulanması ve güvenliğinden sorumlu oldukları halde, eylemlerinde yeterli titizliği göstermedikleri ve tıp kurallarına uymadıkları ve bu nedenle kusurlu bulundukları belirtilmiştir.

Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun raporunda ise “Astım bronşiale ve sık krup ataklar ile takip edilen hastanın gastroözefageal reflü lehine sintigrafik bulgular ortaya çıkması üzerine, tanının kesinleştirilmesi açısından hastaya Bernstein testi yapılmasına karar verildiği, 06.03.2006 tarihinde testin tıp fakültesi gastroenteroloji polikliniğinde yapıldığı, bu testin GER hastalığı tanısında kullanılan testlerden biri olduğu, test duyarlılığının %80 olduğunun bilindiği, negatif bulunmasının GER hastalığının olmadığı anlamını taşımadığı, burada yapılan uygulamada halihazırda kullanılacak solüsyonun patoloji laboratuvarından hangi usul ve esas çerçevesinde istem yapıldığının belli olmadığı, solüsyonun içerik ve yoğunluğu ve miktarı bakımından bir kaydın bulunmadığı, doktora verilen asit solüsyonunun herhangi bir kayıt belgesinin bulunmayışının bir eksiklik olduğu, işlemi uygulayan sağlık personelinin dikkatsiz ve özen eksikliği içinde bulunduğunun anlaşıldığı, tüm bunlardan dolayı hastada asite bağlı yanık ve bu durumda sekonder operasyona ihtiyaç duyulduğu ve bölüm başkanı her ne kadar işlemi gerçekleştiren olmasa da testin yapılacağı malzeme temini işleminin gerekliliklerini yapmaması dolayısıyla idari yönden kusurlu olduğu, işlemi gerçekleştiren hekimlerin solüsyonun hazırlaması, temini ve uygulama sırasında gerekli özen ve titizliği gösteremedikleri sebebiyle kusurlu oldukları belirtilmiştir.

Yapılan yargılama sonucunda anabilim dalı başkanı ve testi uygulayan hekimler hakkında 15 ay hapis cezası verilmiş ve verilen ceza ertelenmiştir. Yargıtay testi uygulayan hekimlerin cezasını düzelterek onamıştır.

Yüksek Mahkeme bölüm başkanının hastanın tedavisini üstlenmediği, sadece Bernstein testinin yapılması hususunda diğer öğretim görevlisine öneride bulunduğu, bu şekildeki savunmasının diğer doktorlar tarafından da doğrulandığı, Yüksek Sağlık Şurası ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin raporlarında da “anabilim dalı başkanının testin yapılacağı malzeme temini işleminin gerekliliklerini yapmaması dolayısıyla idari yönden kusurlu olduğu”nun belirtildiği, idari sorumluluk ile cezai sorumluluğun birbirinden farklı olduğu, adı geçen test işlemi için solüsyonu temin eden ve bu konuda yeterliliği bulunan doktor ile birlikte solüsyonu uygulama öncesi kontrol etmeden direkt hastaya uygulayan doktora kusur yüklenebileceği, bir an için bölüm başkanı tarafından diğer sanık doktorlara testin uygulanması konusunda talimat verildiği kabul edilse dahi, uygulanan testin, hastalığın teşhis ve tedavisi için önem arz ettiği, heyet raporlarında da bu uygulamanın hatalı olduğuna ilişkin bilgi bulunmadığı gerekçeleriyle meydana gelen olayda bölüm başkanına atfedilecek kusur bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine, cezalandırılmasına karar verilmesini hatalı bulmuş ve kendisi hakkındaki kararı bozmuştur.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

3 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Dr >Kemal Uğur ERcengiz
Dr >Kemal Uğur ERcengiz
5 yıl önce

Ayrıca;eğitim kurumlarında tanı ve tedaviler için gereken araç gereç ve malzeme,sarf vs temininden o birimin yönetimi sorumludur..ki bu aynı zamanda o talimatı veren kişidir..İşlemi uygulayan kişi sadece görevini yapmıaya çalıştı ise de,talimatı verenin yetkisi ve denetimi ile yapmaktadır ..Burada açıkça bir denetim kontrol eksikliği vardır..bu arada bu davadaki bilirkişi heyetinde… Devamını oku »

Dr >Kemal Uğur ERcengiz
Dr >Kemal Uğur ERcengiz
5 yıl önce

Kanunun hükmü ve amirin emri TCK Madde 24- (1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. (2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz. 8971 (3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren… Devamını oku »

Dr >Kemal Uğur ERcengiz
Dr >Kemal Uğur ERcengiz
5 yıl önce

girişimin yapılmasını kim uygun gördüyse onun uygulaması gerekir…temel sorun burada…ben karar verdim sen yap ve sen sorumlu ol…böyle bir hukuk OLMAZ..TEMEL SORUMLU İŞE KARAR VE TALİMAT VERENDİR..UYGULAYANLAR HATALI MI..EVET ONLAR DA HATALI..TALİMAT VEREN OLMADAN YAPMALARI HATALI EN BAŞTA..AMA BİLİYORUZ Kİ EĞİTİM KURUMLARI GENELDE BÖYLE ÇALIŞIYOR..NE YAZIK Kİ BÖYLE…BU ARADA KULLANILAN… Devamını oku »

Araç çubuğuna atla