Yüzde şişme ve pembeleşme önemli hastalıkların habercisi olabilir
Özellikle ciltte yaygın ve şiddetli kaşıntının asla ihmal edilmemesi gerekiyor, çünkü bu tablo demir eksikliği kansızlığı, kronik böbrek yetmezliği, bazı kan hastalıkları, siroz, enfeksiyonlara bağlı karaciğer iltihaplanması, pankreas tümörü ve kistleri gibi önemli sistemik hastalıkların habercisi olabiliyor. Ayrıca diyabet, tiroit bezlerinin az veya fazla çalışması da kaşıntıyla yakından ilişkili oluyor. Bunların yanı sıra nadiren de olsa akciğer, kalın bağırsak, beyin ve lenf kanserlerinde de kaşıntı sinsi bir şikayet olarak gelişebiliyor. Bu nedenle hastaların dermatolojik muayeneden sonra söz konusu hastalıklar açısından bir tarama testiyle değerlendirilmeleri büyük önem taşıyor.
Kılcal damarlardan dışarıya kırmızı kürelerin sızmasıyla ortaya çıkan koyu kırmızı, bordo renkli, milimetrik veya geniş yüzeyleri kaplayıcı lekeler de ihmal edilmemeli. Bu lekeler kan sulandıcı ilaçların yan etkisi, çeşitli enfeksiyonlar, çeşitli sistemik ve romatizmal hastalıklar için önemli ipuçları sağlayabiliyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz bunların yanı sıra bu lekelerin menenjitte (beyin zarı iltihabı), kırım kongo kanamalı ateşinde ve çeşitli mikropların kana karışması gibi yaşamı tehdit eden enfeksiyonlarda da bazen ilk belirti olarak ortaya çıkabildiği uyarısında bulunarak, “Bu durumda erken tanı hayat kurtarıcı olabiliyor” diyor. Ayrıca, kanamaların deriden kabarık bir özellik göstermesi de damar iltihabının habercisi olabiliyor. Bu durum sadece deriyi değil, bağırsaklar, böbrekler ve karaciğer gibi sistemleri de etkileyebildiği için biyopsi yapılarak hastalığın yaygınlığı saptandıktan sonra hızla tedaviye başlanması gerektiğini hatırlatıyor.
Ağız mukozasında tekrar eden, ağrılı, beyaz, 3-10 mm çaplarında yaralar olan aftlar başlangıçta küçük kırmızı veya saydam kabarcıklar şeklinde ortaya çıkıyor. Sıklıkla, dilde, yanak ve dudak mukozasında gelişen aftlar saatler içinde açılıyor ve ülser oluşuyor. Aftların önemli sistemik hastalıkların sinsi habercisi olabileceğine işaret eden Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz sözlerine şöyle devam ediyor: “Örneğin ülseratif kolit, Crohn ve çölyak hastalığı gibi mide – bağırsak sistemi hastalıklarında aftlar çok sık görülüyor. Behçet hastalığında da aftlar öncü bulgu olarak ortaya çıkabiliyor. Demir eksikliği ve vitamin B12 eksikliği de aftlara yol açan ve sık rastlanan sebeplerden. Bunların yanı sıra AIDS geliştiğinde zaman kaybetmeden bir hekime başvurmak çok önemli. Çünkü tedavi nedene yönelik olarak farklılık gösteriyor ve bu nedenleri kan testleriyle açıklığa kavuşturmak mümkün”
Et benleri cilt renginde veya kahverengi, çapları 1 mm ile 5 cm arasında değişen, göz kapakları, boyun, koltuk altı ve kasık bölgesinde kümelenme gösteren, yumuşak, deriden kabarık, bazıları saplı oluşumlardır. Et benleri toplum tarafından genellikle sadece kozmetik problem olarak görülüyor. Ancak dikkat! Ciltte çok sayıda kümeleşme gösteren et benleri, tedavi edilmediğinde diyabete dönüşebilen insülin direnci gibi önemli bir sağlık probleminin belirtisi olabiliyor. Bu nedenle et benlerinin sadece kozmetik bir sorun olarak görülmemesi gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz “Vücutta çok sayıda et benleri mevcutsa diyabet şüphesiyle hastalar araştırılmalı” diyor.
Uzun süren ses kısıklığı ciddi hastalıkların habercisi olabilir
Dizden aşağıya ayak bileğine doğru bacağın 1/3 alt kısmında görülen yaralar çoğunlukla, sinek ısırığı, çarpma veya düşme gibi nedenlere bağlandığı için evde uygulanan yöntemlerle iyileşme bekleniyor. Ancak, bu bölgenin bacak yaraları çoğunlukla toplardamar, daha az olarak atardamar hastalıklarından kaynaklanıyor. Ayrıca her 4-5 olgudan birinde, bu damar problemine diyabet hastalığı da eşlik ediyor. Erken tanı ve tedavi iyileşmeyi hızlandırırken geç kalınması durumunda özellikle büyük yaraların kapanması aylarca devam edebiliyor. Prof. Dr. İkbal Esen Aydıngöz, altta yatan nedenden bağımsız olmak üzere sigara kullanımı ve obezitenin iyileşmeyi geciktirerek inatçı yaralara yol açabileceği konusunda da uyarıyor. Tedavi için nedenin doğru tespit edilmesi gerektiğini vurgularken, başarılı sonuç alınması için muayeneye ek olarak hızla radyolojik ve biyokimyasal analizlerin planlandığını söylüyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?