Fitoterapinin önemi ve bu alandaki bilimsel gelişmeler

Yazan Prof. Dr. İpek Komsuoğlu Çelikyurt
17 Mart 2021   |    27 Mart 2023    |   Kategori: Beslenme ve Diyet, Eczacılık, Farmasötik / İlaçlar, Üye Yazıları Print

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları, önceki yıllarda tıp eğitiminin ve tedavi destek alanlarının dışında kalmaktaydı, ancak günümüzde hastaların sağlığını korumada önleyici ve iyileştirici olarak kullanılmakta ve giderek önemi vurgulanmaktadır. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp tedavi yöntemleri, bitkisel ürünler, meditasyon, yoga, hipnoz, akupunktur, dinsel (spiritüel) tedavi ve masajı kapsamakla birlikte bu yöntemlerle sınırlı değildir. Son yıllarda, bütün dünyada bu gelişmeleri içeren çeşitli sempozyumlar ve bilimsel toplantılar düzenlenmektedir. Ayrıca, konunun çalışanları çeşitli sertifika programları ile eğitimlerini tamamlamaktadırlar. Bu makalede, bitkilerle yapılan tedavi yöntemi olan fitoterapi ile bitkisel ürünlerin hangi hastalıklarda kullanıldığı, yan etkileri, fitoterapi alanının geçmişten günümüze bilimsel gelişimi üzerinde durulacaktır.

Fitoterapi, hastalıklardan korunmak ve tedaviyi desteklemek amacı ile tıbbi etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış bitkiler, onların etkin maddelerini taşıyan kısımları ve/veya bir işlem yoluyla elde edilmiş doğal ürünleri ile bunlardan hareketle hazırlanarak standardize edilmiş farmasötik formlar ve bitkisel tıbbi ürünler kullanılarak yapılan uygulamadır. Hastalıkları önleyici, sağlıklı kalmayı sürdürücü ve iyileştirici tedavi yöntemi olarak tanımlanmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2011’de, gelişmekte olan ülkelerde popülasyonun %70-90’ında bitkilerin kullanıldığını bildirmiştir.

Fitoterapinin tarihçesi

Fitoterapi teriminin ilk defa 1870-1953 yılları arasında yaşamış olan Fransız hekimi Henri Lenclerc tarafından La Presca Medical adlı dergide kullanıldığı ifade edilmektedir.
Fitoterapinin tarihsel serüvenine dair araştırmalarda çok sayıda kayıt bulunmaktadır. Örneğin, Irak Şanidar’da neandertalin kalıntıların bulunduğu bir gömüde, günümüzde halen yoğun olarak kullanılan 7 bitki bulunmuştur.

Akupunktur nedir? Hangi hastalıklara iyi gelir? Tedavisi ve faydaları

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının tarihçesine bakıldığında Mezopotamya’da başladığı ve buradan dünyaya yayıldığı görülür. Mezopotamya’da bulunan tabletlerde medikal tedavilere ilişkin bilgiler yer almaktaydı. Fitoterapiye dair eski Mısır, Çin, Yunan, Hindistan medeniyetlerinde geniş bir tarihsel literatür bulunmaktadır. İslam medeniyetinde ise, İbn-i Sina’nın Avrupa üniversitelerinde yüzyıllarca okutulmuş olan kitabı Al Qanun Fi Al-Tibb günümüze halen ışık tutmaktadır.

Fitoterapinin bilimsel olarak modern tıbba girişi, biyolojik etkileriyle kabul görmeye başlaması ve kullanım yaygınlığının artması DSÖ desteği ile, bu alanda planlanan, üç büyük bilimsel kongrede yapılan tartışmaların ve alınan kararların etkisiyle hızlanmıştır (Sunday J. 2010). Bunlar,

  • 1978-Alma-ata deklerasyonu
  • 1998-tıbbi bitki materyallerinin kalite kontrolü metodları üzerine olan el kitabı
  • 2000-geleneksel tıp araştırmalarında metodoloji için kullanılacak genel kılavuzlar

Dünyada yaklaşık olarak 21.000 bitki türü tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Günümüzde tıbbi bitkiler piyasasının yıllık 100 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Almanya, ABD ve Hong Kong dünyada bitkisel droglar için başlıca ticaret merkezleridir. En sık karşılaşılan bitkisel ürünler gingo biloba, keten tohumu, sarımsak, atkestanesi tohumu, zencefil, biberiye (kuşdili otu), ginseng, alıç, kava, yohimbin, siyah ve yeşil çay sayılabilir.

Özellikle kırmızı ve mor olan meyveler antioksidan içermektedirler. Bu bilgilerin ışığında, fitoterapi ile beraber değerlendirilmesi gereken ve son yıllarda araştırma konusu olan antioksidanlar kardiyovasküler hastalıklar ve diğer birçok sistemde etkili olan maddelerdir. Örneğin, doğada yaygın olarak bulunan bir antioksidan olan resveratrol siyah üzümün çekirdeğinde ve kabuk kısmında yer almaktadır. Bu alanda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilimdalında yaptığımız araştırmalarımızda, resveratrol maddesinin deney hayvanlarında oluşturulan sepsis modelinde olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir (Gacar N ve ark.,2012).

Ayrıca, son yıllarda, üzerinde sıkça araştırma yapılan kuersetin insan diyetinde yer alan en zengin antioksidanlardan biridir. Serbest radikal hasarına, yaşlanmanın ve inflamasyonun etkilerine karşı koruyucu rol oynamaktadır. Nörofarmakoloji alanında ise Kocaeli üniversitesi Farmakoloji anabilimdalında yaptığımız araştırmalarımızda, resveratrolün öğrenme ve bellek üzerine olumlu etkileri yanında, bir beta karbolin olan harmane maddesinin öğrenme ve bellek fonksiyonlarının düzenlenmesinde rolü olabileceğini gözlemledik (Komsuoglu Celikyurt I ve ark., 2013).

İltihaba neden olan besinler! İltihap kurutan şifalı bitkiler ve kürler

Tüm bu bilgilerin ışığında, fitoterapi alanında klinik açıdan değerlendirilmesi ve dikkat edilmesi gereken önemli noktalar güvenlilik ve ilaç-bitki etkileşimleridir. Fitoterapide:

  • güvenli kullanıma,
  • toksisiteye,
  • kullanılacak dozun belirlenmesine
  • bitki- ilaç etkileşimlerine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Bitkisel ürünler en fazla kardiyovasküler ilaçlar ile etkileşime girme eğilimi gösterirler. Bu ilaçlardan en sık kullanılanlar varfarin, amiodaron ve digoksindir. Son yıllarda yeni nesil oral antikoagulanlar ile bitkiler arasında etkileşime dikkat çeken yayınlar bulunmakla birlikte yeni çalışmalara ihtiyaç vardır (Celikyurt I ve ark., 2017).

Onkoloji (kanser) ilaçları ve bitki etkileşimleri değerlendirildiğinde, onkolojik ajanlar ile fitoterapinin beraber kullanımı ilaçların düzeylerinde ve kanama sıklığında artışa neden olmuştur.

On yıl öncesine değin, geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin sağlık alanında giderek daha çok yer aldığı fark edilmişti. ABD’de 1990’da yapılan bir araştırmada, erişkinlerin %35 inin en az bir tamamlayıcı tedavi yöntemine başvurduğu belirlenmiştir. 2000 li yıllara gelindiğinde bu tedavi yöntemlerinin kullanımının %25 arttığı gösterilmiş, DSÖ son yıllardaki bildirimlerinde dünya nüfusunun yaklaşık %80’inin geleneksel ürünleri kullandığını ve ayrıca 2 milyondan fazla insanın tıbbi bitkilerle yapılan tedavileri denediğini rapor etmektedir İlginç bir not olarak, fitoterapi kullanan kişilerin üçte birinden azı hekimlerine bu tedavi yöntemlerini kullandıklarını bildirmişlerdir (Smith-Hall C, 2012).

Tamamlayıcı tıp uygulamalarına başvuranlar:

  • genellikle kadın,
  • kronik hastalığı olan
  • genel nüfusa göre daha eğitimli olan,
  • mali olanağı daha yüksek olan kişiler olduğu bildirilmiştir.
    (Miller KL, Am Heart J, 2004).

Artan sayıda tamamlayıcı tıp yöntemi kullanımı, bu yöntemlerin yan etki, doz ve olası ilaç etkileşimlerinin hekim ve hastalarca bilinmesini zorunlu kılmaktadır.

Fitoterapi alanında bilimsel gelişmeler

İsveç’in başkenti Stockholm’da bulunan Nobel Komitesi, 2015 Nobel Tıp Ödülü’nü parazitler ve sıtma konusunda araştırma yapan 3 bilim insanına verdi. Fizyoloji ve tıp alanında bir bitkiden izole edilen Artemisinin ile alınan Nobel ödülü ile yeni gelişmekte olan bir alan olan fitoterapi büyük önem kazandı.

Yoga nedir, nasıl yapılır? Yoganın sağlığa faydaları ve felsefesi

Fitoterapi alanında akademik ve bilimsel bir dergi olan “fitoterapi” dergisinin (springer verlag, Almanya) 2013 yılında atıf sayısı 36, impact faktörü 0.18 hesaplanmış olup, 2018 yılında total atıf sayısı 54’e, impact faktörü değeri ise 0.30’a yükselmiştir. Derginin üretkenliği ve atıf alma etkisinin bir göstergesi olan h index ise 12 dir. Bu durum son yıllarda fitoterapiye olan bilimsel etkinin yüksek olduğunun ciddi bir göstergesidir.

1990-2007 yılları arasında fitoterapi ile ilgili bilimsel makalelere yapılan atıf sayısı incelendiğinde, 1990 yılında atıf sayısı 100 den daha az iken; 1998’de 1000’e yaklaşmıştır. Bu sayı, 2005’te 12.000, 2007’de 15.000’e kadar yükseldi (Wikipedi-phytothrapy,2008). Bu veriler, bilim dünyasında fitoterapinin kabul gördüğünün önemli bir işaretidir. Ekonomik katkıya bakıldığında, 2000’li yıllarda, bitkisel tedaviler dünya marketinde 19.4 milyar dolarlık piyasaya sahip olmuştur.

Bilimsel makaleler tarandığında, fitoterapi alanında yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlara bakıldığında, günümüzde fitoterapinin etkili olabileceği alanlar arasında en çok araştırılan başlıca konular: Enfeksiyon hastalıkları ve COVID-19, infertelite ve endometriosis, başağrısı ve migren, nörobilim ve anksiyete, gastrointestinal sistem ve Crohn hastalığı ve de kanserler sayılabilir. Fitoterapi alanında birçok çalışma olsa da klinik pratiklerden daha iyi sonuç alabilmemiz için kanıta dayalı klavuzlara ihtiyaç vardır.

Son yıllarda sıvı fitoterapi alanı yeni bir alan olarak gelişme göstermektedir. Bitkisel ilaçlar tarihsel olarak sıvı forma geçebilirler. Bu durum geleneksel olarak infüzyon şeklinde olmaktadır, bitkilerin yaprak veya çiçek kısmına buharlaşmış su uygulayarak içerisindeki aktif maddeleri açığa çıkarma yöntemiyle sıvı fitoterapi son yıllarda ön plana çıkmıştır.

Ülkemiz ve Fitoterapi

Türkiye florası tıbbi bitkiler konusunda çok zengin bir yapıya sahiptir. Yurdumuzda yetişen tohumlu bitki tür sayısı 12.000 civarında olup 3700 endemik tür bulunmaktadır. Türkiye tıbbi bitki ihracatı yapan 110 ülke arasında 18.sırada, doğu ve güney doğu Avrupa ülkeleri arasında ihracatta 5.sırada, ithalatta 8.sırada yer almıştır (Aydın ve ark,2014).

Türkiye, dünyanın en önemli tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştiği ülkelerden birisidir ancak beklenen yüksek ihracat seviyesine henüz ulaşmamıştır. 2019’daki ihracat oranımız 51.08 tondur (defne yaprağı, anason, kimyon, zencefil ve kekik) aynı yılda ithalatımız ise 121.651 tona ulaşmıştır.

Bitkisel ilaçların kolesterol düşürme etkisi var mı? Kullanabilir miyim?

Fitoterapi alanında yapılacak çalışmalar ile bu kadar zengin bitki florasına sahip ülkemizin bu konuda lider ülkelerden biri olacağı gözükmektedir. Avrupa, Kuzey Amerika ve endüstrileşmiş diğer bölgelerde toplumun %50’den fazlası tamamlayıcı yada alternatif tıp yöntemlerinden en az birini kullanmaktadır. San Francisco, Londra ve Güney Afrikada HIV/AIDS’li insanların %75’i geleneksel/alternatif tıbbı kullanmaktadır (Şarışen Ö ve Çalışkan D, 2005).

Avrupada Fitoterapi çalışmaları

İngilterede Aberdeen üniversitesi, Westminster üniversitesinde tamamlayıcı (complementary) tıp bölümü bulunmaktadır. Avrupa’daki Fitoterapi derneklerinin 1989 yılında kurduğu uluslararası bilimsel fitoterapi kooperatifi olan ESCOP (European Scientific Cooperative on Phytotherapy) Avrupa Birliği’nin ilgili birimleri tarafından, bitkisel ilaç ve ürünler konusunda tarafsız bir kurumu olarak kabul edilmektedir. Fitoterapi alanında önde gelen ülkeler arasında Norveç, Danimarka, Litvanya, Avusturya ve Almanya yer almaktadır.

Almanya Tübingen Üniversitesinde tamamlayıcı ve bütünleştirici (complementary and integrative medicine) tıp enstitüsü bulunmaktadır. İsviçre Bazel üniversitesinde bulunan translational complementary medicine departmanı fitoterapi eğitiminde ve araştırmalarında önemli bir yere sahiptir. Dünyanın önde gelen ilaç araştırmalarının yapıldığı İsviçre Bazel şehir merkezinde yer alan ve Bazel üniversitesine bağlı bulunan botanik bahçesi, Avrupanın tamamlayıcı tıp eğitimine dünya çapında önem verdiğinin bir gösgesidir.

Kaynaklar ve Referanslar:

1- Aydın E., Yurum Ç., Kevseroğlu K. ve Seyis F., 2014. Doğadan Yoğun Olarak Toplanan Pazar Payı Yüksek Olan Önemli Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Risk Durumları, 23–25 Eylül 2014, Yalova, Bildiriler Kitabı, s: 281-2862- Carsten Smith-Hall, Helle Overgaard Larsen, Mariève Pouliot. People, plants and health: a conceptual framework for assessing changes in medicinal plant consumption. J Ethnobiol Ethnomed. 20123- Ipek Celikyurt, Christoph R Meier, Michael Kühne, Beat Schaer. Safety and Interactions of Direct Oral Anticoagulants with Antiarrhythmic Drugs. Drug Safety, 2017.4- Ipek Komsuoglu Celikyurt, Tijen Utkan ve ark., Effect of harmane, an endogenous ß-carboline, on learning and memory in rats. Pharmacol Biochem Behav.2013.5- İpek Komsuoğlu Çelikyurt. Davetli konuşmacı. Fitoterapinin önemi ve alandaki bilimsel gelişmeler. Uzun dönem bakımda geleneksel ve tamamlayıcı tıp GETAT uygulamaları sempozyumu. 20216- Kelly L Miller, Richard S Liebowitz, L.Kristin Newby. Complementary and alternative medicine in cardiovascular disease: a review of biologically based approaches. American Heart Journal, Vol.147, Issue 3, 2004.7- Nejat Gacar, Selcen Gocmez, Tijen Utkan, Gulcin Gacar, Ipek Komsuoglu, Melih Tugay, N Zafer Utkan. Effects of resveratrol on ileal smooth muscle reactivity in polymicrobial sepsis model. J Surg Res. 2012 May 15;174(2):339-43.8- Sunday J. Ameh et al., Current phytotherapy-A perspective on the science and regulation of herbal medicine.2010.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla