Artan riskler nedeniyle kronik böbrek hastalığında patlama yaşanabilir

Yazan Hüseyin Kandemir
Kategori: Böbrek Sağlığı, İç Hastalıkları Print

Ciddi önlemler alınmazsa sağlık sistemi zorlanacak! Türk Nefroloji Derneği verilerine göre, Türkiye’de erişkinlerin % 15’i yani 7.5 milyon kişi çeşitli evrelerde kronik böbrek hastası; diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış hasta sayısı ise 65 bini bulunuyor. Bu sayının yakın gelecekte 100 bine ulaşacağı ve tedavi maliyetinin 3 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. CREDIT ve TURDEP-II çalışmalarının verileri göz önüne alındığı artan risk faktörleri nedeniyle kronik böbrek hastalığı prevelansının rekor düzeylerde artabileceği belirtiliyor.

Kronik böbrek hastalığında artan hastalık yükü nedeniyle koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi ve erken tanı araçlarının etkin şekilde kullanılması gerektiğini belirten Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, “Erken tanı ile çözüm üretilebilecek bir sorun olan kronik böbrek hastalığı yetersiz farkındalık nedeniyle çığ gibi büyüyor. Oysa risk grubunda bulunan kişilere yılda bir kez yapılacak idrar analizi ve kreatinin tetkiklerinin maliyeti sadece 5 TL. Ciddi önlemler alınmaması durumunda sorunun ciddiyeti yakın gelecekte sağlık sitemini zorlayabilir” dedi.

CREDIT ve TURDEP-II gibi bilimsel çalışmaların sonuçları göz önüne alındığında kronik böbrek hastalığı riskinin neden rekor düzeyde artabileceği ile ilgili şu bulgular ön plana çıkıyor. Kronik böbrek hastalığı için en önemli risk faktörü olan diyabet prevelansı son 10 yılda %100’e yakın artış göstererek %7’den %13’e yükseldi.

İkici önemli risk faktörü olan hipertansiyon verileri şöyle; Türkiye’de erişkinlerin yaklaşık %35’i hipertansif ve bunların yarısından fazlası durumunun farkında değil. Düzenli tansiyon ölçümü kronik böbrek hastalığının tanısı için son derece önemli bir faktörken erişkinlerin yaklaşık %30’u hayatında hiç tansiyonunu ölçtürmemiş.

Kronik böbrek hastalığına karşı ciddi önlemler alınmalı!

Bir başka risk faktörü olan obezite acısından tabloya bakıldığında Türkiye’de erişkinlerin %32’sinin obez olduğu ve son on yılda obezite sıklığının %50 oranında artış gösterdi. Bu risk faktörlerine eşlik eden yoğun tuz tüketimi ve yüksek sigara kullanımı ile birlikte yakın gelecekte artacak olan yaşlı nüfus oranlarının kronik böbrek hastalığı açısından mevcut riskleri daha da arttıracağı belirtiliyor.

Kronik böbrek hastalığının toplumsal açıdan ciddi bir yük oluşturmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de son dönem kronik böbrek hastası olan ve diyaliz tedavisi alan hasta sayısı 60 bin civarındadır. 10 bin civarında da böbrek nakli bekleyen hasta söz konusudur. Bunların tedavileri için çok ciddi bir ekonomik gider söz konusu. Eldeki verilere göre ülkemizde geçen sene diyaliz hastalarının tedavisi için 1.5 miyar doların üzerinde bir rakam harcanmıştır.

Hastalıktaki artış bu şekilde devam ederse gelecekte karşımıza çok ciddi tıbbi ve ekonomik sorunlar çıkacaktır. Dolayısıyla bu hayati sorunun acilen çözümünü bulmak zorundayız. Sorunun çözümü için çok yönlü bir yaklaşım gerekiyor. Hastalığı önlemek ve kontrolünü sağlamak oldukça öncelikli bir yaklaşımdır. Ancak bunun için kamuyu da kapsayan ve içinde bütün kesimlerin yer aldığı kapsamlı projelere ihtiyaç duyulmaktadır.”

Hastalığın erken evrede teşhis edilmesinin mücadelede çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Süleymanlar, “Böbrek hastalığı önemli oranda belirti vermeden gelişen bir durumdur. Hastalık konusunda toplumsal farkındalığın %2’nin altında olduğu çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir. Dolayısıyla en önemli aşamalardan birisini ‘erken teşhis-etkili tedavi’dir. Bunun için öncelikle yüksek risk guruplarından başlayarak konun üzerine ciddiyetle gitmek zorundayız. Risk grubunda bulunanlarda yılda bir kez yapılacak idrar analizi ve kreatinin tetkiklerinin maliyeti sadece 5 TL’dir.

Böbrek hastalığı belirtileri ve 10 temel işaret

Kreatinin testlerinin sonuçlarıyla birlikte hesaplanmış glomerüler filtrasyon değerlerinin de mutlaka birlikte sunulmalıdır. Bu mevcut riskin algılanması acısından önemli bir işlev görecektir. Bu konuda dernek olarak çalışmalar yürütüyoruz. Bunun sağlık sisteminde genel bir standart haline gelmesi gerekiyor. Hastalıktan korunmaya yönelik stratejiler hastalığı tedavi etmekten çok daha başarılı sonuçlar verecektir” dedi.

İleri evre böbrek hastalarında en etkili çözümün böbrek nakli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Süleymanlar, sözlerini söyle sürdürdü: “Evre-5’teki böbrek yetmezliği hastalarına yönelik etkili tedavi uygulamak ve böbrek nakli uygulamalarını teşvik etmek gerekiyor. Bu sene böbrek naklinin önemini özellikle vurgulamak istiyoruz. Böbrek nakli çözüm için çok önemli bir tedavi yöntemidir. Ancak ülkemizde nakil oranları oldukça düşüktür. Türkiye’de son 10 yıl içerisinde 15 bine yakın böbrek nakli yapılmıştır. 2006’larda 1300’lerde olan yıllık böbrek nakli sayısı geçen sene 2814’de ulaştı. Son beş senede nakiller konusunda ciddi bir gelişme sağlandığını görüyoruz. Ancak oldukça önemli bir kaynak olan kadavradan nakillerin oranı maalesef %16 gibi çok düşük.”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla