Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’nın sorularını yanıtlayan Dr. Agustin Lage Davila, bu ilaçların geliştirilmesi ve üretilmesi konusunda işbirliği arayışları içinde olduklarını belirterek, “Vermek istediğimiz en büyük mesaj şu ki; Türkiye ve Küba arasında bu aşının buraya getirilmesi ile ilgili aslında çok fazla işbirliği fırsatımız var. Küba’daki ve Türkiye’deki kurumlar arasında bir köprü vazifesi görmek istiyoruz” diye konuştu.
Terapotik Akciğer Kanseri Aşısının Türkiye ve dünyada çok popüler hale geldiğini ancak kendilerinin 40’ı kanser olmak üzere 101 ilaç üzerinde çalıştıklarını kaydeden Dr. Agustin Lage Davila, şu bilgileri verdi: “Öncelikle şunu söylemem gerekiyor; bu aşı kanser tedavisinde kullandığımız birçok üründen sadece bir tanesi ama medyada en çok bu aşı dikkat çekti. Bunun popüler olmasının nedeni, aslında biyolojik değil, biraz politik diyebiliriz. Çünkü ABD’li ve Kübalı bilim insanlarının ortak girişimleri ile oluşturuldu.
Küba’nın ürettiği kanser aşısı Türkiye’de 39 hasta üzerinde test ediliyor
Popüler olmasının altında biraz da bu neden yatıyor. Şunu vurgulamak istiyorum, terapotik akciğer kanseri aşısı evet gerçekten çok önemli bir bilimsel gelişme. Şu anda hala Küba’da, ABD’de, Avrupa’da bunun deneyleri sürüyor ama dediğim gibi akciğer kanseri aşısı, elimizdeki birçok üründen biri. Sadece en ilgi çekici olanı bu”
Akciğer kanser aşısının 10’dan fazla ülkede kayda alındığını, çok sayıda ülkede de deneylerinin sürdüğünü belirten Dr. Agustin Lage Davila, ilacın Türkiye’ye getirilmesini, hatta üretilmesini istediklerini vurguladı. Dr. Davila, “İki ülke arasında maalesef büyük bir coğrafi mesafe var. Türkiye’den Küba’ya kanser tedavisi için giden ve başka türden hastalık tedavileri için giden hastalar oluyor. Fakat sayısı hiçbir zaman fazla değil bu hastaların. En etkili çözüm, tabii ki Türkiye’deki ilaç firmaları ile anlaşmalar imzalamamız ve bu ilaç ve aşıların üretimini Türkiye’de yapmaktır.
Şu anda Türkiye’den çok sayıda meslektaşımızla konuştuğumuz konu başlığı var. Bunlar sadece kanser aşısı ile sınırlı değil. Diyabet gibi başka hastalıklara yönelik te çok başarılı ilaçlarımız var. Örneğin; diyabetli hastaların ülserli ayaklarını tedavi eden çok etkili bir ilacımız var. Türkiye’de de buna dönük büyük bir talep var. Bir Türk firması bunları Küba’dan getiriyor ve Türkiye’de hastalara sunuyor” diye konuştu.
Kendisine verilen bilgilere göre Küba Büyükelçiliği’nin resmi olarak Türkiye Sağlık Bakanlığı ile temasa geçerek niyetlerini beyan ettiğini belirten Dr. Agustin Lage Davila, kendisinin bu bağlamda herhangi bir temasının olmadığını, Haziran ayında Ekonomi Bakan Yardımcısı ve TİTCK ile bir görüşme yaptığını anlattı.
Dr. Davila, “Türkiye ve Küba sağlık göstergeleri açısından birbirine benzeyen iki ülke. Ekonomik açıdan da benzerliklere var. Çünkü her iki ülke de daha fazla kalkınma sağlamak için çaba gösteriyor. Buradan çıkacak olan mesaj şu; beraber daha fazla işbirliği yapmalıyız. İki ülke arasında ortak girişimlere ihtiyacımız var; hem Türkiye’de, hem Küba’da. Bu her iki ülkeye de fayda sağlayacaktır” dedi.
“Terapotik Akciğer Kanseri Aşısının” kanser hücrelerinin büyümesini stimüle eden bir faktörü bloke eden bir içeriğe sahip olduğunu söyleyen Küba Moleküler İmmünoloji Merkezi Direktörü Dr. Agustin Lage Davila, şu bilgileri verdi: “Bu faktörü içeren bütün kanser türlerinde etki gösteriyor. Dolayısıyla çeşitli kanser türlerinde kullanılabiliyor ama şu ana kadar ki klinik çalışmalar özellikle akciğer kanserinde etkili olduğunu gösterdi. Diğer diğer kanser türleri için klinik deney yapamadık. Farklı alanlardaki bu tür klinik araştırmalar için de Türkiye ile işbirliğine hazırız.”
Akciğer kanserlerinin %80’inin küçük hücreli kanser olmadığını hatırlatan Dr. Agustin Lage Davila, aşının hastaların yüzde 20’sinin ömrünü çok uzattığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşının esas olarak yaptığı şey şu; metastaza uğrayan organlar da dahil olmak üzere kanserin ilerleyişini çok çok çok yavaşlatmak ve bu sayede kanseri bir tür kronik hastalık biçimine dönüştürmek. Amaç; buradaki kanserin geriletilmesi değil, çok ender durumlarda buna ilişkin örneklere de rastlıyoruz ama genellikle aradığımız şey ve ortaya çıkan şey bu değil. Genellikle aradığımız ve ortaya çıkan şey, hastalığın hızının çok belirgin ölçüde yavaşlatılması ve bunun bir kronik hastalığa dönüştürülmesi.
ABD ile Küba arasında ortak kanser araştırmaları anlaşması imzalandı
Şunun altını çizmek istiyorum, yetişkinlerdeki kronik hastalıklar zaten genel olarak hiçbir zaman tam olarak kür olmuyorlar. Fakat tedavi süreçleri kontrol altında tutuluyor. Örneğin; diyabet gibi. Diyabeti kür edemiyorsunuz, tümüyle tedavi edemiyorsunuz ama hasta bu hastalıkla en az 40 yıl yaşayabilir. Dolayısıyla Küba biyoteknolojisinin bu alandaki amacı; hastalığı yani kanseri bir kronik hastalığa dönüştürmek.
Hastaların yüzde 20’si yıllarca daha uzun yaşıyorlar. Ortalaması; yaşam süresi aylar tutarında uzuyor ama bir yüzde 20’lik kesim var ki, bunların yaşam beklentisini yıllarca uzatabiliyoruz. Şimdi özellikle bu yüzde 20’lik kesimde aşının nasıl işlev gördüğünü daha iyi anlayabilirsek, geri kalan kesimin de yaşam süresini uzatma konusunda girişimlerimiz olacak. Fakat ben konunun sadece bu aşıya odaklanmasını çok istemiyorum çünkü Küba’da biyoteknoloji alanında 101 tane çok önemli ürün üzerinde çalışma yürütüyoruz.”
Dr. Davila, akciğer kanserinin genellikle geç dönemde yakalanan bir kanser türü olduğunu, aşının özellikle bu hastalarda etki göstermesi nedeniyle de hayati önem taşıdığını anlattı.
ABD ambargosunun ilaç çalışmalarını olumsuz etkilediğine, hatta bilgiye erişimde dahi zorluklar çıkardığına işaret eden Dr. Agustin Lage Davila, “Sadece biyoteknoloji sektörü değil bütün sektörlerimiz Amerikan ablukasından etkileniyor. Yani aldığımız havaya, içtiğimiz suya kadar her şey ABD ablukasından etkileniyor. Şimdi, maruz kaldığımız en ciddi müdahale ya da saldırı diyelim, bu çalışmaları yürütmek için belli içeriklere ulaşmanız gerekiyor. Yani tıbbi, medikal içeriklere ulaşmanız gerekiyor ve bunları yurtdışından satın almamız gerekiyor. Öncelikle bunları satın almamızı engelliyorlar.
Bu da klinik deneylerimizi özellikle çok olumsuz yönde etkiliyor. ABD’de bizi ilgilendiren çok sayıda bilimsel kongre gerçekleşiyor. Örneğin; bunlara katılma şansına sahip değiliz. Fakat bu sorduğunuz aşı o kadar popüler hale geldi ki, sırf o aşı ile alakalı olarak özel birtakım izinler çıkardı Amerikan hükümeti. Orada ikili görüşmeler yapmamız ve belki de birtakım deneylerini beraber yürütmemiz doğrultusunda bir süreç başlatıldı şu anda. Çünkü bilimi abluka altına almak çok zor tabii ki. Şu anda Newyork’ta ortak klinik deneyleri yürütüyoruz ve ABD’li hastalar üzerinde de kullanılması planlanıyor aşının” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?