Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Yapay Zekâ Destekli MR ile Kanser ve Alzheimer Teşhisinde Yeni Bir Dönem Başlıyor

Yazan Hatice Pala Kaya
3 Mayıs 2025   |    7 Mayıs 2025    |   Kategori: Güncel / Literatür, Sağlık Gündemi Print

Manyetik rezonans (MR) görüntüleme ile yapay zekâ entegrasyonu, kanserden Alzheimer’a, kalp hastalıklarından inmeye kadar pek çok hastalığın erken, kesin ve daha hızlı tanısını mümkün kılıyor. MR teknolojisinin yapay zekâ ile birlikte sadece hastalıkları görüntülemekle kalmayıp tıbbi sezgi aracına dönüşmeye başladığını söyleyen Türk Manyetik Rezonans Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mecit Kantarcı, “Bu yeni nesil teknoloji birlikteliği, yalnızca hastalıkları tespit etmekle kalmayacak, aynı zamanda onları öngörmek, önlemek ve kişiselleştirilmiş tedavi süreçlerine yön vermek gibi çok daha büyük roller üstlenecek” dedi.

Türk Manyetik Rezonans Derneği’nin (TMRD) 29. Yıllık Bilimsel Toplantısı kapsamında Medikal Akademi’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Kantarcı, yapay zekâ ile güçlendirilmiş MR teknolojisi sayesinde tanıların daha erken ve kesin konulabileceğini, tedavi planlamalarının ise daha isabetli hale geleceğini vurguladı. Prof. Dr. Kantarcı, bu gelişmelerin toplum sağlığı açısından uzun ve sağlıklı bir yaşamın kapısını aralayacağını kaydetti.

Yapay zekâ, MR görüntülemede nasıl bir rol oynuyor ve ne tür köklü değişikliklere yol açıyor?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Yapay zekâ, MR görüntüleme alanında adeta sessiz bir devrim gerçekleştiriyor. Yapay zekânın “değerlendirme, yorumlama ve sonuçlandırma” yetenekleri geliştikçe, sağlık sektöründe daha da yaygın olarak kullanılması beklenmekte. Radyoloji branşı da buna paralel olarak, yapay zekâ entegrasyonları ile radyologların daha doğru kararlar verebilmesi adına gelişim göstermekte. Yapay zekânın MR sekans optimizasyonları ile elde olunan görüntülerin iyileştirilmesi, daha hızlı ve etkin görüntülemeler yapılabilmesi, elde olunan görüntülerdeki artefaktların (anatomik olarak normalde var olmayan ancak çeşitli etkenlerden dolayı MRG’ye yansıyan yapılar) ve hata payının azaltılması konusundaki katkıları çok önemli.

Yeni Yapay Zekâ Modeli Mesane Kanseri Tedavisinde Başarı Oranlarını Arttırıyor

Bu değişiklikler sadece görüntüleme sürecini değil, tanı koyma, takip ve tedavi planlamasını da etkiliyor. Yapay zekânın MR üzerindeki başlıca etkilerini ve köklü dönüşümleri ise şöyle sıralayabiliriz: Yapay zekâ destekli algoritmalar, eksik ya da az örneklenmiş verilerden yüksek kaliteli görüntüler üretebiliyor. Bu sayede MR çekim süresi yüzde 30-70 oranında kısalabiliyor. Hasta konforu artıyor, hareket kaynaklı bozulmalar azalıyor. Acil durumlarda daha hızlı tanı sağlanabiliyor.

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mecit Kantarcı,

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mecit Kantarcı

Yapay zekâ ile gürültü azaltma, çözünürlük artırma ve artefakt düzeltme mümkün hale geldi. Bu da daha net ve keskin görüntüler anlamına geliyor. Özellikle küçük lezyonlar ya da mikroskobik değişikliklerin tespiti kolaylaşıyor. Yapay zekâ tabanlı sistemler; beyin, kalp, karaciğer, omurga gibi organlarda otomatik olarak anatomik yapıları tanıyor ve ayırıyor. Lezyonları tümör veya ödem olarak sınıflandırıyor. Zaman içinde oluşan değişimleri takip edebiliyor. Yapay zekâ modelleri, büyük veri setlerinden öğrendikleri kalıplarla klinik karar destek sistemleri olarak çalışıyor. Radyologlara olası tanılar ve risk faktörleri sunabiliyor. Özellikle nadir ya da zor fark edilen bulguları yakalayabiliyor.

MR verilerinden elde edilen yüksek doğruluklu yapay zekâ analizleri sayesinde hastaya özel risk profilleri çıkarılabiliyor. Tedaviye yanıtın öngörülmesi ve planlanması kolaylaşıyor.
Gelişmiş yapay zekâ sistemleri cerrahi sırasında gerçek zamanlı MR verilerini işleyebiliyor. Özellikle beyin cerrahisi ya da minimal invaziv girişimlerde rehberlik sağlıyor.

Özetle yapay zekâ, MR’ı sadece bir görüntüleme aracı olmaktan çıkarıp, akıllı bir tanı ve karar destek sistemine dönüştürüyor. Bu dönüşüm sayesinde hem klinisyenlerin iş yükü hafifliyor hem de hasta bakım kalitesi yükseliyor. Yapay zekâ MR’ı daha hızlı, akıllı ve hassas hale getirerek hem sağlık çalışanlarına yeni ufuklar açıyor hem de hastalar için daha iyi bakımın kapılarını aralıyor.

Prof. Dr. Altuntaş: Yapay zeka kanser teşhisinde başarılı sonuçlar vermeye başladı

Yapay zekâ destekli MR, erken teşhis ve tedavide nasıl bir gelişim gösteriyor? Bu teknolojinin en çok fark yarattığı hastalıklar hangileri?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Yapay zekânın MR görüntülemedeki en çarpıcı etkilerinden biri, tam da burada ortaya çıkıyor. Yapay zekânın en büyük katkılarından biri, hastalıkları erken evrede yakalama konusundaki başarısı. MR görüntülerinde çok küçük veya belirsiz anormallikleri dahi tespit edebilen yapay zekâ algoritmaları, kanser gibi ciddi hastalıkların erken tanısında çığır açıyor. Yüksek çözünürlüklü 3 boyutlu görüntüleme, MR cihazlarının gelişmiş algoritmaları ve yapay zekâ desteğiyle birleştirilerek organların ve dokuların daha detaylı görüntülenmesini sağlıyor.

Böylelikle dokuların daha derinlikli ve net bir analizinin yapılabileceği aşikar. Yapay zekâ, dokulardaki daha küçük anomalilerin detaylı bir biçimde incelenmesine imkan tanıyor ve daha iyi görselleştirme yaparak, daha hassas tanı imkanı sağlıyor. Ayrıca iyileştirilmiş 3 boyutlu görüntüleme ile de cerrahların operasyon öncesi planlama süreçlerinde daha iyi katkı sunuyor. Öte yandan bu durumun daha hızlı ve etkin tanılama süreçleri ile iş akışını hızlandırması da bir başka olumlu katkısı denilebilir. Hastalar açısından ise daha hızlı ve konforlu bir görüntüleme süreci ile memnun edici sonuçlar sağladığını ve bu konunun daha da iyileştirilebileceğini söylemek mümkün.

Beyin kanaması, inme, diğer nörolojik hastalıklar, kardiyovasküler sistem hastalıkları, kanserde tanısal ve takip görüntülemeler, kas iskelet sistemi hastalıkları gibi birçok konuda fayda sağlamakta. Görüntüleme hızının artışı ile daha önce acil incelemeler için bazı sistemlerde pek tercih edilmeyen manyetik rezonans görüntülemenin, yapay zekâ desteği ile bu alışkanlığı değiştirerek acil MR incelemeleri sayısını arttırarak görüntüleme algoritmalarını değiştirmesi de mümkün hale gelebilir.

İnme Zamanını Doğru ve Hızlı Tespit Edebilen Yapay Zeka Uygulaması Kullanıma Girdi

Nörolojik, kardiyovasküler ve onkolojik hastalıkların erken tanısında yapay zekâ destekli MR teknolojileri, halk sağlığı açısından ne gibi bir avantaj sağlıyor?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Gelecekte halk sağlığı açısından toplumda yaygın görülen bazı hastalıkların manyetik rezonans ile taranmasında yapay zekânın sunduğu avantajların daha da geliştirileceğini ve birçok alanda bu durumun radyologların elini güçlendireceğini söyleyebiliriz. Bu teknoloji, en çok nörolojik ve kardiyovasküler hastalıklar, onkoloji, ortopedi ve kas-iskelet hastalıkları, pediatrik MR, nadir hastalıklar ve gelişim bozuklukları süreçlerinde fark yaratıyor. Alzheimer, Multipl Skleroz ve Parkinson gibi nörolojik hastalıklara karşı yapay zekâ, beyindeki yapısal ve fonksiyonel değişimleri çok erken aşamalarda tespit edebiliyor. Alzheimer için tanı konmadan yıllar önce tahmin yapılabiliyor, hastalığın evreleri otomatik belirlenerek erken müdahale imkanı sağlanıyor.

Son araştırmalar, beyin MR görüntülerine yapay zekâ uygulayarak Alzheimer’ın karakteristik beyin değişimlerini ve biyobelirteçlerini klinik semptomlar başlamadan yıllar önce öngörebildiklerini ortaya koydu. Bu, ileride risk altındaki bireylerin erken dönemde belirlenip yaşam tarzı ve tedavi planlamalarının yapılabilmesi için büyük bir adım. Yapay zekâ, kalp MR verilerinden miyokardiyal doku analizi, duvar hareketleri, kan akışı gibi parametreleri analiz ediyor; kalp kası hasarı, skar dokusu gibi detayları çok yüksek doğrulukla saptayabiliyor. Bu sayede sessiz geçen kalp krizi veya gizli kalp yetmezliği gibi durumlar erken fark ediliyor.

Bu yeni teknolojiler, meme kanseri teşhisinde erken evre tespitini ne şekilde gerçekleştiriyor?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Yapay zekânın entegre edildiği MR teknolojisinde tümörlerin şekil, boyut, doku yapısı ve yayılma eğilimi tanımlanabiliyor. Yapay zekâ, iyi huylu ve kötü huylu kitleler arasında ayrım yapma konusunda çok başarılı. Meme kanseri taramalarında yapay zekâ kullanımı üzerine yapılan bir çalışmada, yapay zekâ modeli radyologların “normal” dediği MR taramalarında aslında kanser belirtisi olabilecek bölgeleri fark ederek kanserleri ortalama bir yıl öncesinden saptamayı başardı. Bu sistem, yüksek riskli kadınların taramalarında kanseri bir yıl erken yakalayarak erken teşhis oranını %30’a varan oranda artırma potansiyeli gösterdi.

Bu tür bir kazanım, erken tanı sayesinde hastaların tedaviye çok daha erken başlayabileceği ve hayatta kalma şansının artacağı anlamına geliyor. Tedavi sürecinde tümörün küçülme tepkisi otomatik ölçülerek ilaç etkinliği izlenebiliyor. Yapay zekâ eklem aralıkları, kıkırdak bozulması, mikro kırıklar gibi detayları analiz edebiliyor. MR verileriyle artrit ya da kıkırdak erozyonları erken aşamada saptanıyor. Osteoartrit, menisküs yırtıkları veya erken evre romatizmal hastalıklar daha hızlı tespit ediliyor, gecikmeden fizik tedavi ya da cerrahi planlama yapılabiliyor.

Yapay zeka kanserin bölgesel dağılımını analiz ederek tedaviye yön verecek

Özellikle çocukluk çağı hastalıklarında MR görüntüleme sistemlerine entegre edilen yapay zekâ, tanı sürecinde nasıl rol oynuyor?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Yapay zekâ destekli MR, bebek ve çocuklarda beyin gelişimiyle ilgili anormallikleri tanımlayabiliyor. Otizm, serebral palsi veya nadir genetik bozukluklar için risk değerlendirmesi yapabiliyor, tanısı genellikle geciken bu hastalıklarda çok erken yönlendirmeyle fark yaratıyor. Yapay zekâyla entegre edilmiş MR’ın tüm bu hastalıklarda ve uygulamalardaki ortak faydasını, hekimlere teşhis koymada ikinci bir uzman görüşü gibi çalışması, insan gözünden kaçabilecek küçük bulguları yakalayarak hata oranını azaltması ve hızlı tanıyla tedaviye daha kısa sürede başlanması şeklinde görüyoruz. Bu gelişmeler, hasta sağ kalım oranlarını yükseltmekle kalmayıp, yaşam kalitesini de artırarak sağlıkta devrim niteliğinde faydalar sağlıyor.

MR teknolojisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Yapay zekâ hangi yenilikleri getirecek?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Hızlıca özetlemek gerekirse; daha kaliteli veri eldesi ile daha doğru ve hızlı görüntüleme, görüntülerin hızlıca yorumlanması ve daha hızlı tanı süreçleri. Yapay zekâ böyle bir konuma geldiğinde sağlık hizmetinin daha önce görülmemiş bir biçimde kolay ve etkin verilebileceğini düşünüyorum. MR teknolojisinin geleceği, yapay zekânın desteğiyle adeta bir “tıbbi sezgi” aracı haline gelmeye doğru ilerliyor. Sadece hastalıkları görüntülemek değil, onları öngörmek, önlemek ve kişiselleştirilmiş tedaviye yönlendirmek gibi çok daha büyük roller üstlenecek. Yapay zekâ, MR verilerini analiz ederek, hastalık henüz ortaya çıkmadan riskli dokuları belirleyecek.

Örneğin: “Bu bölgede 2 yıl içinde tümör gelişme riski var” gibi erken uyarılar mümkün olacak. Yani proaktif tıp anlayışı yerleşecek. Gerçek zamanlı ve dinamik MR uygulamalarına kapı açacak olan yapay zekâ, çekim sırasında görüntüleri anında analiz edecek. Hekime “daha farklı bir açıdan görüntü al”, “bu bölge şüpheli olabilir” gibi yönlendirmeler sunacak.

Yapay zeka kanser tanı ve tedavisinin kaderini değiştirebilir mi?

Özellikle beyin ve kalp cerrahisinde canlı cerrahi rehberliği ve müdahale destekli MR yaygınlaşacak. Yapay zekâ, bireyin genetik verileriyle MR verisini birleştirerek kişiye özel risk haritası çıkaracak, tedavi planlarını optimize edecek. Örneğin; “Bu hastada ilaca dirençli bir tümör tipi gelişebilir” uyarısı yapabilecek. Özellikle düşük riskli olgularda MR sonuçları artık insan radyologlara gerek kalmadan ön tanı ve rapor oluşturabilecek, radyologlar daha çok karmaşık vakalara ve tedavi planlamasına odaklanacak.

Çoklu sağlık verisini analiz eden yapay zekâ sistemleri, küresel tanı süreçlerini ne şekilde dönüştürebilir?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Gelecekte “yapay zekâ konsültasyon ağı” görebiliriz. Yani bir hasta Japonya’da MR çektirip, Almanya’daki bir yapay zekâ sistemiyle MR’ı analiz ettirip, ABD’den uzman görüşü alabilir. Yapay zekâ tabanlı global teşhis sistemleri ülkeler arası teşhis farklarını ortadan kaldırabilir. MR sadece tek başına değil, hastanın kan tahlili, yaşam tarzı verisi, genom haritası ile birleştirilerek analiz edilecek. Yapay zekâ, tüm bu verileri anlamlı bir bütüncül teşhis ve tedavi önerisine dönüştürecek.

Özetle geleceğin MR teknolojisi, sadece “görüntüleme” değil, hastalıkları sezebilen, analiz eden ve kişiye özel kararlar verebilen bir tıbbi yapay zekâ platformuna dönüşecek. Bu, koruyucu hekimlik açısından devrimsel bir durum. MR’ı sadece hastalık olduğunda değil, hastalık olmadan önce önlem almak için kullanmaya başlayabiliriz. Örneğin; akciğer MR’larında yapay zekâ belli bir doku paternini yüksek riskli bulup, henüz kanser başlamasa da “ileride kanser gelişme riski var” diyebilir ve o birey daha sık tarama programına alınabilir.

Sağlıkta Üretken Yapay Zeka Uygulamalarının Kullanılması: Faydaları ve Riskleri

Önümüzdeki yıllarda MR ve yapay zekânın birlikteliği görüntüleme tıbbında bir dönüşüm yaratacak. Tarama sürelerinin kısaldığı, cihazların taşınabilir ve uygun maliyetli hale geldiği, her taramanın ardında akıllı bir asistanın görüntüleri incelediği bir döneme giriyoruz. Bu sayede tanılar daha erken ve kesin konacak, tedaviler daha isabetli planlanacak ve nihayetinde daha sağlıklı, uzun bir yaşam için önemli bir adım atılmış olacak.

Türkiye, yapay zekâ ve MR görüntüleme kesişiminde nasıl bir konumda? Ülkemizdeki yerli üretim çalışmaları, klinik uygulamalar ve eğitim faaliyetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Ülkemizde çok değerli araştırmacılar mevcut. Bu konuya çok hevesli doktor ve mühendislerimiz var. Farklı çalışma disiplinleri ve farklı yaklaşımları olan bu iki grubun birlikte çalışma deneyimleri de giderek artmakta. Bu durum çok yüz güldürücü ve çok umut vadediyor. En büyük tartışma konularından biri de hibrit yaklaşımın güçlendirilmesi denilebilir. Yani hem mühendislik beyni hem sağlıkçı yaklaşımı ile konuya eğilebilen araştırmacılar gerekli.

Görüntüleme yöntemleri her zaman teknolojideki gelişimlerle paralel hareket etmiştir. Radyologlar olarak bizler, yeni gelişen teknolojilere adaptasyon konusunda deneyimliyiz. Yapay zekâ gibi güncel bir konuda radyolojinin ve mühendisliğin birlikteliği, hevesli ve istekli araştırmacılarımızla çok daha iyi bir noktaya gelecektir. Türkiye, yapay zekâ ile MR görüntüleme kesişiminde son yıllarda stratejik adımlar atıyor. Hem akademik hem de klinik tarafta hareketlilik var, ayrıca yerli teknolojilere yönelik ciddi bir niyet ve bazı somut projeler söz konusu.

Yapay zekanın Hematoloji ve Onkolojide kullanımı hızla artıyor!

Türkiye, MR cihazlarının büyük kısmını ithal ediyor ancak yapay zekâ alanında yerli yazılım çözümleri ve klinik uygulamalar gelişmeye başladı. Kamu-üniversite-sanayi iş birlikleri teşvik ediliyor, kliniklerde yapay zekâ destekli radyoloji sistemlerinin pilot uygulamaları yürütülüyor.

Hacettepe Üniversitesi’nde beyin MR görüntülerinde yapay zekâ analizi, Cerrahpaşa’da meme MR verileriyle yapay zekâ destekli tarama sistemi, Ege Üniversitesi’nde yapay zekâlı MR ile epilepsi odaklarının haritalanması, Gazi ve Bilkent üniversitelerinin işbirliğinde yapay zekâ ile multipl skleroz lezyon segmentasyonu, Acıbadem ve Koç üniversiteleri özel sektörle birlikte MR görüntü işleme çözümleri, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi yapay zekâ aracılı karaciğer tümörü tanısı uygulamaları yürütüyor. Birçok üniversitede yapay zekâ mühendisliği ve sağlık bilişimi bölümleri açıldı.

TÜBİTAK ve YÖK destekli projelerde MR görüntü işleme algoritmaları üzerinde çalışan araştırmacılar yetişiyor. Tıp fakültelerinde “radyolojide yapay zekâ” konusunda seminer, sertifika ve yüksek lisans programları artıyor. 2024 itibarıyla bazı üniversiteler “tıbbi yapay zekâ” yüksek lisans programı açmaya başladı.

Türk Manyetik Rezonans Derneği’nin bu yılki 29. Yıllık Bilimsel Toplantısı’nda öne çıkan konular, güncel başlıklar neler olacak?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Toplantıda, MR teknolojilerindeki yenilikler, klinik uygulamalardaki gelişmeler ve temel MR kursları gibi konular ele alınacak. Özellikle, “6. Temel MR Kursu”nun düzenlenmesi, katılımcılara MR teknolojilerinin temellerini öğrenme fırsatı sunacak. Bu kurs, meslektaşlar arasında yoğun ilgi gördü ve talep üzerine tekrar
dü¬zen¬len¬di. Ayrıca radyolojinin tüm alt dallarında MR kullanımı ile ilgili en güncel gelişmelere değinilecek, yapay zekâ kullanımındaki yeniliklere vurgu yapılacak, Türk radyolojisinin dünyada geldiği önemli nokta sergilenecek.

Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yapay zeka lenfoma tedavi ve yönetiminde çığır açacak

Dernek olarak genç hekimlere yönelik stratejiniz nedir?

Prof. Dr. Mecit Kantarcı: Kongremiz en fazla genç radyoloji uzmanları ve asistan hekimlerin ilgisini çekmektedir. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz temel MR kursları sahada hizmet veren uzmanlarımızın başlıca yol gösterici kaynağını oluşturmaktadır. Asistan hekimlerimiz bu kurslar sayesinde hem eksiklerini tamamlamakta hem de güncel gelişmelere en kolay şekilde ulaşmaktadır. Kongremize daha fazla sayıda genç hekimin erişebilmesini sağlamak için burslu katılım imkanları sunmaktayız. Daha önceki yıllarda özellikle deprem bölgesindeki hekimlere sunmuş olduğumuz bu imkanı zamanla ülkemizdeki tüm hekimleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırdık. Önümüzdeki dönemlerde genç hekimlerin yurt dışı kongrelerine katılmalarını sağlamak için burs programları organize etmeyi planlıyoruz.

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla