Prof. Dr. Kayıhan Uluç: Yanlış botulinum toksin uygulamaları ölümcül olabiliyor

Yazan Hatice Pala Kaya
16 Aralık 2023   |    29 Şubat 2024    |   Kategori: Güncel / Literatür, Sağlık Gündemi Print

Son dönemde, yetkili olmayan yerlerde çok sık uygulanan botulinum toksinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini söyleyen Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Uluç, botulinum toksinin ciddi nörolojik sorunlara neden olabileceğine dikkati çekti. Gerçekte bir tür toksin olan ve cildin görünümünün iyileştirilmesi için kozmetik amaçlı kullanılan botulinum toksin uygulamalarının arttığını ve yaygınlaştığını hatırlatan Prof. Dr. Kayıhan Uluç, bu uygulamada kullanılan botulinum toksinin özel bir bakteri tarafından salgılandığını ve tıbbi olarak ‘botulizm hastalığı’ olarak tanımlandığını belirtti.

Türk Nöroloji Derneği (TND) 59. Ulusal Nöroloji Kongresi, 13-18 Aralık 2023 tarihinde Antalya’da yapıldı. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan uzmanlar gelişmelerle ilgili bilgi verdiler. Basın toplantısına, TND Başkanı Prof. Dr. M. Akif Topçuoğlu, Başkan Yard. Prof. Dr. Murat Terzi, Genel Sekreter Prof. Dr. Demet Özbabalık, Sayman Prof. Dr. İbrahim Öztura, Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Nerses Bebek, Prof. Dr. Kayıhan Uluç ve Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Onur Keskin ile Çocuk Nörolojisi Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Füsun Ferda Erdoğan katıldı.

Botulinum toksinin neden olduğu hastalık: ‘Botulizm’

Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Kayıhan Uluç, şu bilgileri verdi: “Botulizmi, toksinin vücuda giriş yoluna bağlı olarak gıda zehirlenmesi, yaralardan sonra, bebeklik çağında görebilirsiniz. Özellikle biyoterörde kullanılıyor, solunum gazı şeklinde görebilirsiniz. Bu esasında yaşamı son derece risk altına atan bir hastalık. Hastalığın çok tipik bir seyri var; yukarıdan başlıyor, aşağıya doğru gidiyor. Toksin ile maruziyet sonrası bulanık görme, çift görme, göz kapağında düşüklük, çiğneme ve yutma bozukluğu, konuşma bozukluğu, ses tonunda değişiklik, solunum yetmezliği, kol ve bacaklarda güçsüzlük oluşabiliyor.”

Konuşmakta ve yutmakta zorlanan hastalar ile karşılaşıyoruz

Kozmetik ya da terleme, zayıflama amaçlı uygulamalarda, bu hastalığa benzer vakalarla karşılaştığını belirten Prof. Dr. Uluç, nörologların kronik migren, istemsiz kas kasılmaları, istemsiz göz kapağı kasılması, yüzün bir tarafında istemsiz kas kasılması, aşırı tükürük salgılama gibi hastalıklarda botulinum toksin uygulamasını kullandığını anlattı.

Prof. Dr. Kayıhan Uluç: ALS hastalığına kalıtsal ve çevresel faktörler neden olabiliyor

Prof. Dr. Uluç, dünyada ve Türkiye’de kullanım endikasyonu olmamasına karşılık, zayıflama amaçlı mideye, kozmetik amaçlı yüze, aşırı terleme için koltuk altı, el veya ayak kaslarına uygulamalar yapıldığına işaret ederek, şunları söyledi: “Eğer bu işi bilen birisi, doğru kasa, uygun dozda uyguluyorsa, son derece güvenilir olduğunu biliyoruz. Çünkü daha düşük dozlarda yapılıyor. Son zamanlarda nörolog olarak gözlediğimiz en büyük problem ise Amerika’da veya Avrupa’da uygulanmıyorken ve uluslararası kılavuzlarda etkinliği konusunda yeterli veri yokken kilo kaybettirici etkisi olduğu öne sürülerek gerek vatandaşlarımıza, gerekse sağlık turizmiyle Avrupa’dan ülkemize gelen hastalara, ehil olmayan kişiler tarafından botulinum toksin uygulaması yapılıyor.

Ayrıca, konu hakkında bilgisi olmayan kişilerce kozmetik amaçlı terlemeye yönelik yapılan botulinum toksin uygulaması sonrası gelişen botulizm vakaları görüyoruz. Bu hastaların bir kısmını yoğun bakımlarda izledik, bir kısım hasta ise hastanede yatarak tedavi görmek zorunda kaldı. Konuşmakta, yutmakta, nefes almakta zorlanan, bitkinlik ve kuvvetsizlik nedeni ile hiçbir işini yapamayan hastalar ile karşılıyoruz.

Ek olarak, diş sıkma nedeni ile botulinum toksin enjeksiyonu yapılan hastalarda çiğneme kası yerine mimik kasına enjeksiyon yapılması özellikle gülümserken asimetriye neden olabiliyor. Buna karşılık artık kuaförlerde bile, son derece ucuz fiyatlarla bu işlemin yapıldığını görüyoruz. Her şeyden önce bireylerin zaten bunu sorgulaması lazım çünkü uygulanan toksin ucuz değil. Ucuz fiyata uyguluyorsa uyanık olmanız lazım”.

Botulinum toksin doğru kasa, uygun dozda yapılmalı

Botulinum toksin uygulamasının uzman ve bu konuda yetişmiş hekim tarafından uygulanmasının Sağlık Bakanlığı tarafından kural olarak belirlendiğini dile getiren Prof. Dr. Kayıhan Uluç, başka kişilerin uygulama yapmasının sağlıksız olduğunu ve ortaya çıkan sorunların dünya genelinde haberlere konu edildiğini, Türkiye’deki iyi tıbbi uygulamaları gölgelediğini vurguladı.

Botoks nedir? Neden ve nasıl yapılır? Botox tehlikeli midir?

Çok yaygın olan kozmetik uygulamasının riskine özellikle vurgu yapan Prof. Dr. Uluç, “Botulinum toksin doğru kasa, uygun dozda yapılmazsa ya da hep aynı kasa yapılırsa, o kası belli bir zaman geçtikten sonra küçültme riski vardır ve yüzünüzde asimetriye sebep verir. Mide botulinum toksin uygulamasından sonra yoğun bakıma kadar düşen, yaşamları tehdit altında kalan hastalar oldu. Koltuk altına ve ellerine terleme için botulinum toksin uygulaması yaptırdıktan sonra yutamayan, konuşamayan hastalar olduğunu gördüm” uyarısında bulundu.

Sağlık Bakanlığı’nın risk görerek medikal estetisyen sertifikası vermeyi durdurduğunu ve yasakladığını anlatan Prof. Dr. Uluç, bireylerin bilinçlenmesinin, hekim dışındaki uygulamalara itibar etmemesinin önemine dikkat çekti. Kullanılan ürünün Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olup olmadığına bakılmasını, dikkatli olunmasını tavsiye eden Prof. Dr. Uluç, “Botulizm konusunda bilgi sahibi olması gerekli. Ayrıca, işlem yapıldıktan sonra, göz kapağı düşüklüğü, çift görme, bulanık görme varsa, yutma, konuşma kasları ile ilgili sıkıntı çekiyorsa, nefes almakta zorluk çekiyorsa, aşırı bitkin hissediyorsa, kol ve bacaklarında kuvvetsizliği varsa, mutlaka bir nöroloğa gözükmesini öneririm” dedi.

Kongre teması: Çocuk Nörolojisi

Basın toplantısında kongre hakkında bilgi veren Türk Nöroloji Derneği Başkanı M. Akif Topçuoğlu, inme, multipl skleroz, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, migren, ALS ve SMA gibi tüm nörolojik hastalıklarda güncel gelişmelerin değerlendirildiğini, kritik ve yoğun bakım gerektiren nörolojik hastalık ve durumlara dikkat çekmek üzere bu yıl kongrenin ana temasının “Çocuk Nörolojisi” olarak belirlendiğini vurguladı.

Daha önce tedavi edilemeyen çok sayıdaki nörolojik hastalığın, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle tedavi edilebildiğini, yaşam kalitesinin yükseltildiğini, daha uzun süreler yaşama olanak sağladığını belirten Prof. Dr. Topçoğlu, “Burada mezuniyet sonrası eğitimin önemli bir kısmı oldukça uzun bir maratonla gerçekleştiriliyor ve ülkemizdeki birçok nöroloğun da iştiraki sağlanıyor. Kongremize bu yıl da katılım 1400 nöroloğa yakın. Burada hemen hemen nörolojiye dair bütün alanların ele alındığı, son bilimsel gelişmelerin paylaşıldığı, akademik yönü yüksek, eğitim ve bilimsel amaçlı bir toplantı gerçekleştiriyoruz” dedi.

Prof. Dr. M. Akif Topçuoğlu: Nöroyoğun bakım üniteleri kritik hastalar için fark yaratıyor

Nörolojik hastalıklar artık önemli bir sağlık yükü oluşturuyor

Toplumun yaşlanması ve yaşam koşullarının batılılaşması nedeniyle nörolojik hastalıkların sıklığının giderek arttığını belirten Prof. Dr. Topçoğlu, “Nörolojik hastalıklar, önemli bir toplumsal yük oluşturan hastalık grubu oldu. Çok çeşitli hastalıklar var. Sadece beyinle ilgili olanlar değil, omurilikle, sinirlerle, kaslarla, bunların birbirleri ile olan bağlantıları ile derken çok aşırı sayıda ve sık görülen, yekununda hemen hemen herkeste bir nörolojik hastalık olacak kadar neredeyse sık bir hastalık popülasyonu ile nörologlar olarak mücadele ediyoruz. Hem bunların sıklığının azaltılması hem hastalık geliştikten sonra en iyi şekilde tedavi edilmesi, bizim akademik ve de hizmet olarak üzerinde çalıştığımız konular” dedi.

Prof. Dr. Erdoğan: Çocuk nörolojisi-yetişkin nörolojisi ayrımı olmamalı

Çocuk Nörolojisi Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Füsun Ferda Erdoğan da anne karnından itibaren sinir sisteminin gelişimi, genetik materyal ile erişkin hayata hazırlığın başladığına vurgu yaparak, o aşamada gerçekleşen olayların doğasının anlanması gerektiğini kaydetti.

Bu süreci bütün olarak değerlendirdiklerini belirten Prof. Dr. Erdoğan, nörologların görev alanı bakımından çocuk nörolojisi-erişkin nörolojisi ayrımına karşı olduklarını, alana yönelik tartışmanın ötesinde, çocuk nörolojisi konularında büyük ihtiyaçlar olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Her şeyden önce bu anlaşmazlıkların giderilmesi ve çocuk nörolojisi alanının bunu yapmak isteyen nörolog ve pediatristlere açılması ve eşit fırsatlar tanınması gereklidir. Aslında bu geçmişte böyleydi ancak 2002 yılında bir yasal düzenleme ile nöroloji uzmanlarının çocuk nöroloğu olma şansları ellerinden alındı.

Bu konuda birçok çaba sarf edildi, birçok hukuki süreç başlatıldı. Buna rağmen, ülkenin ihtiyaçlarına rağmen, bilimsel gerçeklere ve gerekçelere rağmen bu problem aşılabilmiş değildir. Çocuk nörolojisi, nöroloji için vazgeçilmezdir. Yeni geliştirilen genetik tedaviler ve tıbbi cihazlar, uygulamalar, tüm bunların nöroloji adına, dejeneratif nörolojik hastalıklar adına da temeli çocuk nörolojisinden gelerek yapılandırılacaktır. Türkiye’de nörolojiden çocuk nöroloğu uzmanları yetişemiyor maalesef. Ülkemizde çocuk nöroloğu sayısı 400’lere doğru yaklaşıyordur ama 2002 yılından beri nörolojiden bu alanda uzman yetişmiyor ne yazık ki.”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla