Orgazm hakkında muhtemelen hiç bilmediğiniz 10 şey…

20 Nisan 2015   |    15 Mayıs 2021    |   Kategori: Sağlıklı Yaşam, Videolar Print


Evet, şimdi size The Journal of Ultrasound in Medicine (Tıpta Ultrason Bülteni)’deki çok eğlendirici bir makaleden birkaç resim göstereceğim. Hatta ileri gidip bunun The Journal of Ultrasound in Medicine’de yayınlanan gelmiş geçmiş en eğlenceli makale olduğunu söyleyebilirim. Başlık, “Rahim İçi Mastürbasyon Gözlemleri” (Gülüşmeler) Tamam. Şimdi solda eli görebilirsiniz. Büyük ok ele işaret ediyor. Sağda da penisi görebilirsiniz, el üzerinde geziyor. Aşağıda da, radyolog Israel Meisner’in sözleriyle şu var, “El, penisi mastürbasyon hareketlerini andırır şekilde tutuyor.” Bunun ultrason olduğunu hatırlatmak isterim,yani görüntüler orijinalinde hareket ediyor.

Orgazm, otonom sinir sisteminin bir refleksi. Otonom sinir sistemi, bizim bilinçli olarak kontrol etmediğimiz şeylerle ilgilenir. Sindirim, kalp hızı, cinsel uyarılma gibi. Ekranda: “2. Orgazm için üreme organlarına gerek yok.” Orgazm refleksi de şaşırtıcı çeşitlilikte etken ile tetiklenebilir. Üreme organlarının uyarılması — bu kadarı bariz. Öte yandan Kinsey, kaşının biri tarafından okşanması ile orgazma ulaşabilen bir kadınla görüşme yapmıştı. Paraplejiler, kuadriplejiler gibi omurilik yaralanmaları olanlar genellikle, yaralanmanın olduğu seviyenin hemen üstünde çok çok duyarlı bir bölge geliştirirler. Vücudun her yerinde olabilir.Literatürde diz orgazmı diye bir ifade vardır.

Sanırım benim karşılaştıklarımın en tuhafı dişlerini her fırçaladığında orgazm olan bir kadınla ilgili olgu sunumuydu. (Gülüşmeler) Diş fırçalarken yapılan karmaşık duyusal motor eylem ile alakalı bir şey orgazmı tetikliyormuş. Kadın bir nöroloğa gitmiş, nörolog bu duruma hayran kalmış. Önce diş macununundaki bir şey mi diye kontrol etmiş. Hayır, bütün markalarda aynı şey oluyormuş. İşe yarayıp yaramadığını görmek için diş etlerini kürdanla uyarmışlar. Hayır. Orgazma yol açan bütün bu hareketin kendisiymiş. Beni en çok hayrete düşüren şey de şu: Bu kadının diş temizliğinin mükemmel olmasını beklersiniz. (Gülüşmeler)Maalesef — bültendeki makaleye göre — “Zebanilerin kendini ele geçirdiğine inanıyordu ve ağız temizliği için gargara kullanmaya başladı.” Çok üzüntü verici.

Kitabımın üzerinde çalışırken, düşünerek orgazm olabilen bir kadınla görüşme yapmıştım. Rutgers Üniversitesi’nde bir çalışmaya dahildi. Ne müthiş! Rutgers. Kendisiyle Oakland’de bir suşi restoranında görüşme yaptım. “Peki şimdi burada yapabilir misin?” diye sordum. Dedi ki, “Evet, ama sakıncası yoksa önce yemeğimi bitirmek istiyorum.” (Gülüşmeler) Ama sonrasında dışarıda bir bankta göstermekinceliğinde bulundu. İlginçti. Yaklaşık bir dakika sürdü. Dedim ki, “Bunu hep mi yapıyorsun?” (Gülüşmeler)“Hayır. Açıkçası eve döndüğümde çok yorgun oluyorum.” dedi. (Gülüşmeler) En son olarak Disneyland’da tramvayda yaptığını söyledi.

Orgazmın merkezi, omurliğin haricinde, “kalça sinir kökü” denen bir yer. Elimle gösterdiğim yerde.Ekranda: “3. Ölüler de orgazm olabilir.” Eğer tam o noktayı bir elektrodla uyarırsanız, orgazmı tetiklemiş olursunuz. Bilindiği gibi, ölülerde omurilik reflekslerinin tetiklenmesi mümkündür. Belirli tür bir ölüyü, kalbi atan bir kadavrayı ele alalım. Beyin ölümü gerçekleşmiş, hukuken ölü, kesinlikle öteki dünyaya gitmiş olsa da, organ nakli yapılabilmesi için, vücut bir respiratöre bağlanıp, organlarına oksijen gönderilir. Bu beyni ölmüş kişilerde, doğru noktayı tetiklerseniz, arada bir ilginç bir şey görürsünüz. Lazarus refleksi denen bir refleks var. Şöyle bir şey — ölü değilim ama elimden geldiğince taklit edeceğim. Şu şekilde. Noktayı tetikliyorsunuz. Ölü adam, ya da kız şöyle…yapıyor. Patoloji laboratuarlarında çalışanlar için çok rahatsız edici.

Eğer bir ölüde Lazarus refleksini tetikleyebiliyorsanız, orgazm refleksini de tetikleyebilmeniz gerekmez mi?Bu soruyu bir beyin ölümü uzmanına sordum. Benim sorularıma cevap verme gafletine düşen Stephanie Mann’e. (Gülüşmeler) “Peki,” dedim, “ölü bir insanda gerçekten de orgazmı tetikleyebilir misiniz?” “Evet,” dedi, “eğer kalça sinirine oksijen gidiyorsa gerçekten de tetikleyebiliriz.” Tabii adamın kendisi için pek eğlenceli olmaz. Ama yine de orgazm olur — (Gülüşmeler) her şeye rağmen. Alabama Üniversitesi’nde, orgazm üzerine çalışan bir araştırmacıya bu konuda bir öneride bulundum. “Bu konuda deney yapmalısın.” dedim, “Üniversite’de çalıştığına göre kadavra bulman mümkün.” “Bunu yapmalısın.” dedim.O da dedi ki, “Oldu, ama İnsan Kobaylar Kurulu’ndan onayı sen alırsın.”

 Ekranda: “4. Orgazm ağzı kokutabilir.”

1930’larda çiftler için el kitabı yazmış olan Theodoor Van de Velde’ye göre ilişkinin ardından geçen bir saat içinde, kadının ağzında hafif bir semen kokusu farkedilebilir. Theodore Van de Velde bir tür semen uzmanıydı. (Gülüşmeler) Bu adam “İdeal Evlilik” diye kitap yazmış, yani, son derece delikanlı, eşcinsellikle alakası yok. Ama bu “İdeal Evlilik” kitabında, gençlerle reşitlerin semenlerinin kokularını ayırt edebildiğini yazmış. Gençlerin semenleri taze ve canlı kokuyormuş, reşitlerin semenleri ise, — ifadesini aynen tekrarlıyorum — “Şaşırtıcı derecede İspanyol kestane ağacı çiçekleri gibi: Kâh taze çiçek kokarlar, kâh aşırı keskin kokarlar.”

(Gülüşmeler) Ekranda: “5. Hıçkırığı da geçirir.”

Böyle. 1999’da, İsrail’de adamın birini hıçkırık tuttu. Ama hıçkırığı bir türlü geçmiyordu. Arkadaşlarının önerdiği her şeyi denedi. Hiçbiri işe yaramıyordu. Günler geçti. Bir noktada, adamcağız bir yandan hıçkırarak, karısıyla seks yaptı. Ve işe bakın, hıçkırık kayboldu. Doktoruna durumu anlattı, doktoru da Kanada’da bir tıp bülteninde, “İnatçı Hıçkırıkların Potansiyel Tedavisi Olarak Cinsel İlişki” adıyla bir olgu sunumu yayınladı. Makaleye bayıldım; çünkü bir yerinde, ilişkisi olmayan hıçkıranlara mastürbasyon öneriliyor. (Gülüşmeler) Demek böyle bir toplum kesimi varmış. İlişkisi olmayan hıçkıranlar. (Gülüşmeler)Evli. Bekar. İlişkisi olmayan hıçkıran. Ekranda: “6. Doktorlar eskiden hamilelik için orgazm öneriyorlardı.”

1900’lü yıllarda, 1900’lü yılların başında, kadın doğumcular, bir çok kadın doğum uzmanı, kadın orgazm olduğunda, kasılmaların semeni rahim ağzından yukarı emip, rahimdeki yumurtaya daha hızlı ilettiğine inanıyordu. Böylece hamile kalma ihtimali artıyordu. Bu görüş, “emme” teorisi diye anılıyordu.(Gülüşmeler) Hatta Hipokrat zamanında hekimler, orgazmın, bırakın hamile kalmaya yardımcı olmayı,hamile kalmak için zorunlu olduğunu düşünüyorlardı. O zamanlarda doktorlar, erkekleri düzenli olarakeşlerine zevk vermelerinin önemini anlatıyordu. Evlilik kılavuzu yazarı ve semen koklayıcısı Theodore Van de Velde’nin — (Gülüşmeler) kitabında bir satır var. Bu adama bayılırdım. Theodore Van de Velde’den çok şey okudum. Kitabında, Habsburg Kraliyet Ailesi ile ilgili olduğu söylenen bir öykü var. Der ki, Maria Theresa adında, hamile kalmakta sıkıntı çeken bir imparatoriçe varmış. Sözüm ona kraliyet hekimi de imparatoriçeye, “Düşüncem şudur ki, çok kutsal majestelerinin vulvası, cinsel ilişkiden önce, bir süre boyunca okşanmalıdır.” (Gülüşmeler) Herhalde bir yerlerde kayıtlıdır.

Masters ve Johnson: 1950’li yıllara gelelim. Masters ve Johnson, emme kuşkucularıydı. Bu da eğlenceli bir terim. Emme teorisini kabul etmediler. Masters ve Johnson olarak bu işin aslını bulmaya karar verdiler.Laboratuara kadınlar getirdiler. Yanılmıyorsam beş kadın. Kadınlara, içinde suni semen bulunan servikal başlıklar yerleştirdiler. Suni semen içinde radyoopak bir madde vardı, böylece röntgende görünecekti. Bu 1950’lerde oluyor. Sonuç olarak, bu kadınlar röntgen cihazının önüne oturdular ve mastürbasyon yaptılar.Masters ve Johnson da semenin emilip emilmediğine baktı. Emme teorisini gösterecek hiç bir kanıt bulamadılar. “Acaba nasıl suni semen yapılıyor?” diye merak edebilirsiniz. (Gülüşmeler) Size söyleyeceğim. İki cevabım var. Un ve su kullanabilirsiniz veya mısır unu ve su kullanabilirsiniz. Aslında literatürde üç değişik tarif buldum. (Gülüşmeler) En beğendiğim de şöyle — bilirsiniz, yemek tariflerinde, malzemelerden sonra kaç kişilik olduğu yazar. Mesela “İki düzine kurabiye” Burada şöyle yazıyordu, “Bir püskürtme.”

Orgazm, doğurganlığı başka bir şekilde arttırıyor olabilir Bu seferki erkeklerle ilgili. Vücutta bir haftadan fazla bekleyen spermlerde anomaliler gelişmeye başlar. Bu anomaliler, yumurtaya doğru kafa sallayarak giden spermleri verimsizleştirir. İngiliz seksolog Roy Levin, erkeklerin bu yüzden bu kadar sık ve keyifli mastürbasyona evrimleşmiş olabileceğini iddia ediyor. Diyor ki, “Sürekli attırırsam, benim için taze sperm üretiliyor.” Bu fikri, teoriyi, ilginç buluyorum. Sonuç olarak artık evrimsel bir mazeretiniz var.

Böyle işte.

Ekranda: “7. Domuz çobanları hala öneriyor.”

Pekala. Hayvanlar aleminde emmenin geçerli olabileceğine dair oldukça fazla kanıt var. Örneğin, domuzlarda. Danimarka’da, Danimarka Domuz Üretimi Milli Komitesi, dişi domuzların yapay döllenmesi sırasında cinsel olarak uyarılması halinde, yavrulama sırasında yüzde altılık bir artış olduğunu keşfettiler.Bunun üzerine bir plan hazırladılar: Dişi domuzlar için beş aşamalı tahrik planı. Bunu çiftçilere — ahırlara asmak üzere posterler bastırmışlar, bir de DVD yapmışlar. Bu DVD’nin bir kopyasını edindim. (Gülüşmeler)Bir sürprizim var. Bu DVD’den bir bölüm göstereceğim.

Eee, evet. İşte burada – la la la, işe gidiyoruz. Tümüyle son derece masum görünüyor. Domuzun eli olmadığı için burnuyla yaptıklarını, bu adam elleriyle yapacak. Evet. (Gülüşmeler) İşte böyle. Domuzların çiftleşme alışkanlıkları çok tuhaf. (Gülüşmeler) Bu domuzun ağırlığını taklit etmeye yarıyor. (Gülüşmeler)Belirteyim, domuzun klitorisi vajinanın içinde. Dolayısıyla bu domuzu tahrik ediyor olabilir. İşte.(Gülüşmeler) Ve mutlu sonuç. (Alkışlar) Bu videoya bayılıyorum. Videonun başlarında bir yerde, adamın alyanslı eline zoom yaptıkları bir yer var. Sanki, “Normaldir, sadece işini yapıyor. Aslında kadınlardan hoşlanır.” demek isterlermiş gibi.

(Gülüşmeler) Ekranda: “8. Dişi hayvanlar sandığınızdan daha çok zevk alıyor.”

Evet. Danimarka’dayken, beni Anne Marie ağırlıyordu. Ona sordum, “Niye sadece domuzun klitorisini oğuşturmuyorsunuz? Çiftçilere sadece klitorisi oğuşturtsanız olmaz mı? Beş aşamalı planınıza bunu yerleştirmemişsiniz.” Dedi ki — size ne dediğini okuyacağım, çünkü bayılıyorum. Dedi ki, “Çiftçilerevulvanın altını elletmek bile yeterince zor oldu. Biz de şimdilik klitoristen bahsetmeyelim diye karar verdik.”(Gülüşmeler) Utangaç ama hırslı domuz çiftçileri için de — bu söylediğim gerçek — dişi domuz vibratörleri var. Sperm tüpüne takılıp titreşiyor. Çünkü, söylediğim gibi, klitoris vajinanın içinde. Dolayısıyla, öyle değilmiş gibi gözükse de muhtemelen tahrik edici. Anne Marie’ye bir de, “Bu dişi domuzlar. Öyle zevkten dört köşe olmuş gibi görünmüyor. Herhalde farketmişsindir.” dedim. Dedi ki, “Bu sonuca varamazsın, çünkü hayvanlarda acı ve zevk duyguları bizimkiler gibi yüzlerine yansımaz.” Mesela domuzlar, köpekler gibidir. Suratlarının üst tarafını kullanırlar. Duygularını kulaklarıyla ifade ederler. Dolayısıyla domuzun ruh halini çok iyi bilemiyoruz.

Bunun yanında bizler, primatlar olarak ağzımızı daha çok kullanırız. Bu, bir kısa kuyruklu şebeğin boşalma sırasındaki surat ifadesi. (Gülüşmeler) Enteresan bir şekilde, aynı ifade dişi makak maymunlarında da gözlenmiş; ama sadece diğer bir dişiye bindikleri zaman.

Ekranda: “9. Laboratuarda insan cinselliğini incelemek kolay değil.” Masters ve Johnson, 1950’li yıllarda, “hadi insan cinsel tepki döngüsünü tümüyle ortaya çıkartalım” diye karar verdiler. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda, tahrikten, orgazma kadar insan vücudunda olan her şey. Tamam, kadınların vücutlarında çok şey oluyor. Ama bu Masters ve Johnson’ı yollarından alıkoymadı. Bir suni çiftleşme makinası tasarladılar. Temelde bir motorun üstündeki kameralı bir penis. Makinenin, şeffaf akrilikten bir fallusu var; bu kamera ve ışık kaynağıyla beraber, böyle hareket eden bir motora takılı. Kadın da bununla ilişkiye giriyor. İşte böyle yapmışlar. Hayranlık uyandırıcı. Maalesef, bu araç daha sonra ortadan kaldırılmış. Ne yazık! Kullanmayı istediğimden değil, sadece görmek isterdim.

(Gülüşmeler) Ekranda “10. Ama çok eğlenceli.”

Günlerden bir gün, Alfred Kinsey fışkıran semenin gittiği ortalama mesafeyi ölçmeye karar verdi. Bu sadece gereksiz bir merak değildi: Doktor Kinsey duymuştu ki — o zamanlarda, bu dediğim 1940’lar, semenin rahim ağzına çarpma kuvvetinin, doğurganlıkta bir faktör olduğuyla ilgili bir teori dolaşıyordu. Bu Kinsey’e saçma geldi. Böylece bu işe girişti. Laboratuarına, 300 adam, mezura ve kamera getirtti.(Gülüşmeler) Sonunda, erkeklerin dörtte üçünde, malzemenin sadece dökülüverdiğini gördü.Fışkırtılmıyor, fırlatılmıyor veya müthiş bir güçle püskürtülmüyordu. Ama, rekor kıran semen, neredeyse iki buçuk metrelik mesafeye fışkırdı. Çok etkileyici. (Gülüşmeler) (Alkışlar) Evet. Aynen. (Gülüşmeler)Maalesef, bu şahıs anonim. İsmi belirtilmemiş.

Deneyleriyle ilgili tuttuğu kayıtlarda Kinsey şöyle yazmış, “Şark halılarını korumak için iki adet çarşaf yere serildi.” (Gülüşmeler) Bu da benim, Alfred Kinsey’in bütün çalışmaları arasında beğendiğim ikinci cümle.En beğendiğim ise şu, “Çiftleşen bir çift farenin önüne yayılan peynir parçaları dişinin dikkatini dağıtıyor, ama erkeğinkini dağıtmıyor.” (Orgazm olma nedir, orgazmın püf noktaları, orgazm nasıl olunur, kadınlarda orgazm, erkeklerde orgazm, neden kısa sürer. orgazm takliti nasıl yapılır gibi orgazm hakkında merak edilen soruların cevapları.)

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla