Prof. Dr. Neşe Tuncer: Damgalama korkusu demans ve Alzheimer teşhisini geciktiriyor!

Yazan Hatice Pala Kaya
12 Eylül 2022   |    25 Eylül 2022    |   Kategori: Alzheimer, Beyin Hastalıkları, Güncel / Literatür Print

Dünya çapında 55 milyondan fazla insanın demans ile yaşadığını belirten Türk Nöroloji Derneği, Demans Davranış Nörolojisi Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Neşe Tuncer, 2030 yılına kadar bu sayının 78 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini kaydetti. Prof. Dr. Tuncer, 2021 Dünya Alzheimer raporuna göre demansı olan kişilerin %75’ine henüz tanı konulmadığı bilgisinin yer aldığını, özellikle düşük ve orta gelir düzeyi olan ülkelerde bu oranın %90’lara çıkabildiğini; damgalama ve demans (bunama) konusundaki farkındalık eksikliğinin teşhis konulmasında büyük engeller yarattığının gözlendiğini anlattı. Tuncer, bu nedenlerle 2025 yılına kadar demanslı insanların ancak %50’sine teşhis konulmasının beklendiğini belirtti.

65 yaş üzerinde yaşlı erişkinlerde görülen demansın en sık nedeninin Alzheimer hastalığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Neşe Tuncer, insan ömrünün uzamasıyla artan yaşam beklentisinin Alzheimer hastalığı görülme sıklığında da katlanarak artışa neden olduğunu vurguladı. ‘21 Eylül Dünya Alzheimer Günü’ nedeniyle Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’nın sorularını yanıtlayan Tuncer, hastalığın doğru ve erken tanısı, tedaviyle ilgili gelişmeler hakkında bilgi verdi.

Demans nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavi yöntemleri

Demans nedir?

Demans ve Alzheimer aynı hastalık mıdır?

Prof. Dr. Tuncer: “Major nörobilişsel bozukluk” olarak da bilinen ‘demans’ terimi, belirli bir hastalık değil, bir hastalık nedeniyle ortaya çıkan bir grup bulgudur. Hafızayı, davranışı, düşünmeyi ve sosyal yetenekleri bozarak, kişinin günlük yaşam aktivitelerine ve sosyal özerkliğine engel olacak düzeyde bir bilişsel gerilemeye neden olur. Alzheimer hastalığı, 65 yaş üstü kişilerde en sık görülen bunama nedeni olsa da tek neden değildir. Bunun dışında beyin damar hastalıkları, Parkinson hastalığı, enfeksiyonlar, sistemik hastalıklar da demansa neden olabilirler.

Demans ne sıklıkta ve kimlerde görülür?

Demans başlangıcı nasıl anlaşılır?

Prof. Dr. Tuncer: Demans sıklığı yaşla birlikte artmakla birlikte, genç yaşlarda da görülebilmektedir. 65 yaş öncesi başlayan olguları ‘erken başlangıçlı demans’ olarak nitelendiriyoruz. Demansın 10 uyarıcı bulgusu; unutkanlık, alışılagelmiş görevleri yapamaz hale gelme, konuşmada bozulma, zaman ve yer algısında bozulma, içgörü ve yargılamada kayıp, iş planlama ve takip zorluğu, eşyaları yanlış yere koymak, duygu durumu ve davranışlarda değişme, yol, yön bulma güçlüğü, içe kapanma, sosyal ortamlara girememe olarak sıralanabilir. Alzheimer hastalığında beyindeki değişiklikler hastalığın bulgularının ortaya çıkmasından 20-30 yıl önce başlamaktadır. Bu nedenle hastalık bulguları ilerledikten sonra tedavilerin faydalılığı sınırlı olarak kalmaktadır.

Alzheimer hastalığının tanısı nasıl konulur?

Erken tanı önemli midir?

Prof. Dr. Tuncer: Erken tanı önemlidir! Erken başlanırsa günümüzde kullanılan tedavilerin etkinliği daha uzun süreli olmaktadır. Yeni geliştirilen tedavi molekülleri, aday hastaları belirleyip bulgular ortaya çıkmadan veya çok erken dönemde denenmektedir. Alzheimer hastalığı tanısının erken ve doğru konulması günümüzde çok değerlidir. Bu amaçla son geliştirilen tüm laboratuar testlerine ‘Alzheimer Biyobelirteçleri’ diyoruz. Tanı koyma sürecine hastaların kişisel öyküsü ve ailede demans olup olmadığı öğrenilerek başlanır. Böyle bir değerlendirme sonrası bilişsel testlerin yani ayrıntılı bir zihin muayenesinin ve nörolojik muayenenin yapılması esastır.

Alzheimer nedir? Nedenleri, belirtileri, tedavisi ve korunma

Alzheimer genetik bir hastalık mıdır?

Prof. Dr. Tuncer: Alzheimer hastalarının bir bölümünde genetik yatkınlık bulunmaktadır. Bu nedenle aile öyküsü, özellikle genç yaşta çok sayıda etkilenen aile üyesi olması genetik araştırma yapmayı gerektirir. Alzheimer hastalığına bağlı bunama için bugüne kadarki en önemli genetik risk faktörü; apolipoprotein ε4 genidir. Beyin onarımında rol oynayan beyin kolesterolünde yer alan bir proteini kodlayan bu genin ε4 alelinin taşıyıcılarının Alzheimer hastalığına bağlı bunama geliştirme risklerinin daha yüksek olduğu kanıtlanmıştır.

Bunun dışında üç farklı gen, özellikle genç yaşta başlayan otozomal dominant geçişli ailesel Alzheimer hastalığı ile ilişkilendirilmiştir. Amiloid prekürsör protein(APP), presenilin-1 (PS-1) ve presenilin-2 (PS-2) genleri, Alzheimer hastalığının yaptığı amiloid plakların toksik bir bileşeni olan Aβ42 üretim yollarında yer alan proteinleri kodlarlar. Otozomal dominant Alzheimer hastalığında her kuşakta Alzheimer hastaları bulunur, bunama başlangıcı daha erkendir ve daha hızlı ilerler.

Kan testleri teşhis sürecinde nasıl bir önem taşıyor?

Prof. Dr. Tuncer: Kan testleri, değerlendirme sürecinde önemli bir adımdır, unutkanlığa neden olabilen diğer klinik durumların dışlanması için mutlaka gereklidir; laboratuvar taraması, hematolojik değerlendirme, böbrek, karaciğer ve tiroid fonksiyonu, glukoz, elektrolit değerlendirmesi, vitamin seviyeleri ile enfeksiyöz kan belirteçlerini içerir.

Kan testleri dışında hangi tanı yöntemleri kullanılır?

Prof. Dr. Tuncer: Rutin kan testleri dışında bunamaya neden olabilen diğer tedavi edilebilir nedenleri dışlamak için bilgisayarlı tomografi ve/veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi beyin görüntülemeleri yapılır. Radyolojik incelemelerle hafıza ve düşünme sorunlarına neden olabilecek beyin tümörlerine, damar tıkanıklıklarına tanı koyabiliyoruz.

Alzheimer tedavisi ve hastalıkla yaşama rehberi: Öneriler ve uyarılar

Yapısal görüntüleme bulguları, tedavi edilebilir demansların komorbiditelerini ekarte ederek veya serebrovasküler hastalık gibi demans semptomlarını alevlendirebilecek durumların varlığını göstererek demans tanısına katkıda bulunur. Görüntülerde beyin atrofisi (küçülme) varlığı ve nerede olduğu, beyin omurilik sıvısı artışı ve MRG sinyalindeki değişiklik demansın altında yatan nedeni netleştirebilme özelliğine sahiptir.

Pozitron emisyon tomografisi (PET), fonksiyonel bir görüntüleme tekniğidir. Demanslı bireylerde PET, anormal protein birikimini ve kan akışını ve metabolizma bozukluklarını gösterir. Nörodejenerasyonla ilişkili anormal proteinlerin birikimini gösterebilen yeni PET görüntüleme yöntemleri ise Alzheimer hastalığında beyinde biriken ve doku bulguları olan amiloid plakları ve nörofibriller yumakları göstererek tanının doğruluk olasılığını arttırır.

Beyin omurilik sıvısı incelemesi hastalıklara yönelik çok değerli bilgiler vermektedir.
Demans için en çok çalışılan beyin omurilik sıvısı biyobelirteçleri, amiloid beta 42’nin (Aβ42) monomerik formu, toplam tau (t-tau) ve treonin 181’de fosforile edilmiş tau’dur (p-tau-181). Beyin amiloid ve tau patolojisini yansıtan p-tau181, p-tau217 ve p-tau231 için kan bakısı yöntemleri de geliştirilmiştir ve uygulaması kolay ve diğer tanı destekleriyle birlikte hastalık varlığını kanıtlayan yöntemlerdir.

Alzheimer hastalığından korunmak mümkün mü?

Korunmada en önemli faktörler nelerdir?

Prof. Dr. Tuncer: Hastalıktan korunmada, kolesterolden ve hayvansal gıdalardan fakir, zeytinyağı, meyve ve sebzeler, kuruyemişler, baklagiller ve kepekli tahılları içeren Akdeniz diyetinin düşünmeyi ve hafızayı iyileştirdiği kanıtlanmıştır.

Günlük ve yüksek dozlarda alınan alkol, uyuşturucular bilişsel işlevleri olumsuz yönde etkiler, bellek ve bunamaya ve beyin damar hastalıklarının görülmesine neden olur. Uykunun kalitesinden ve süresinin yeterli olduğundan emin olunmalı ve düzensiz uyuyan kişinin bilişsel fonksiyonlarının sağlıklı olmayacağı bilinmelidir. Sosyal aktivitelere katılmak, dostlarla birlikte olmak, aile ziyaretleri depresyon için olduğu gibi hafıza ve bilişsel işlevlerin iyileştirilmesi için de en önemli davranışsal terapi yöntemlerinden biridir.

Kognitif stimülasyon, zihini aktive etme, bilişsel faaliyetleri uyaran yöntemler, dikkatin konsantrasyonun arttırılmasına yönelik egzersizlerin etkililiği kanıtlanmıştır. Keyif veren yeni hobilere başlamak, yeni bir sanat, dil, enstrüman kullanmayı öğrenmek, bulmaca, sudoku, satranç oynamak, yeni şarkı sözleri ve ezgileri öğrenip söylemek, yeni tariflerden farklı yemekleri pişirmeyi denemek, kentin bilmediğimiz yolları, yerlerini keşfetmek ve hatta evimize her gün gittiğimiz rotaları değiştirerek ulaşabilmek, kaybolup yol bulmak dahi etkili birer kognitif stimülasyon yoludur.

Pandeminin Alzheimer hastalığı üzerindeki etkisini değerlendirir misiniz?

Prof. Dr. Tuncer: Çoğu ülke 2020–2021 döneminde COVID-19’un yayılmasını kontrol altına almak için karantina önlemleri uyguladığından, hareket kısıtlaması demans semptomları olan kişilerin sağlık hizmetlerine erişimini çok fazla engellemiş durumda ve önümüzdeki yıllarda etkilerini daha çok göreceğimiz düşünülmekte. Klinisyenlerin %83’ü, COVID-19 pandemisinin, bilişsel gerileme yaşayan kişilerin değerlendirmeye erişimini geciktirdiğini düşünüyor.

Alzheimer hastalığının tedavisindeki son gelişmeler neler?

Prof. Dr. Tuncer: Alzheimer tedavisinde halen dünyada ve ülkemizde kullandığımız ve iki grup ilaç dışında sürmekte olan çok sayıda çalışma ve denenen ajan bulunmaktadır. 2003‘ten bu yana 2021 yılında yeni bir molekül olan Aducanumab, FDA tarafından hızlandırılmış ve etkinlik çalışmalarının sürmesi koşuluyla onay almış ilk ajandır, Alzheimer hastalığının altında yatan patofizyolojiye, beyindeki amiloid beta plaklarının varlığına yönelik ilk tedavidir ancak halen ilacın klinik faydası hakkında bazı belirsizlikler bulunmaktadır. Amerika’da kullanılsa da Avrupa’da kullanımı ertelenmiştir ve etkinlik çalışmaları sürmektedir. Son dönemde basında yer alan Transkranial Pulse Stimülasyon tedavisi henüz güvenliği dahil destekleyici bilimsel verilerin yeterli olmayışı nedeniyle kanıtlanmış bir tedavi yöntemi değildir ve bu nedenle onaylı bilimsel araştırmalar dışında kullanılması uygun görülmemektedir.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla