Sedef (psoriasis) hastalığının tedavisinde yeni hedef: PAŞİ 90-100

Kategori: Cilt Sağlığı, Sedef Hastalığı Print

Tüm dünyada 125 milyondan fazla kişiyi etkileyen sedef hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Atakan, toplumda genel olarak bir deri hastalığı olarak bilinen sedef hastalığının aslında derinin ötesinde bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Sedef Hastalığının genellikle yaşam boyu devam eden bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Atakan sedef hastalığına psoriatik artrit, kardiyovasküler hastalıklar, inflamatuar barsak hastalıkları, metabolik sendrom, malignansi ve depresyon gibi önemli rahatsızlıkların da eşlik ettiğini bildirdi.

Toplumu etkileyen önemli hastalıklar konusunda bilgilendirme toplantıları düzenleyen Novartis, tıp dilindeki ismi psoriasis olan sedef hastalığına dikkat çekmek amacıyla Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Atakan’ın katılımıyla düzenlenen toplantıda hastalıkla ilgili güncel bilgiler aktarıldı.

Sedef hastalığı (psoriasis) nedir? Belirtileri, nedenleri ve tedavisi

Sedef hastalığının tüm dünyada görülme sıklığının yüzde 1-3 arasında olduğunu ve hastaların üçte birini çocukların oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Nilgün Atakan, sedefin tüm dünyada 125 milyondan fazla kişiyi etkilediğini belirtti. Prof. Dr. Atakan, sedefin sadece bir deri hastalığı ya da kozmetik bir sorun olarak ele alınmasının yeterli olmadığını vurgulayarak hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi;

Hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir bağışıklık sistemi hastalığı

Sedef hastalığı, deride zemini kırmızı üzerinde beyaz kepeklerle kaplı plaklar şeklindeki döküntülerle (lezyonlarla) karakterize, genellikle yaşam boyu devam eden bir bağışıklık sistemi (otoimmün) hastalığıdır. Kalın kırmızı deri, kabuklanma, kalınlaşma, kaşıntı, kuruma, ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin tetiklediği sedef hastalığı yaşamı olumsuz etkilemektedir.

Sedef hastalarında psoriatik artrit, kardiyovasküler hastalıklar, inflamatuar barsak hastalıkları, metabolik sendrom, malignansi ve depresyon gibi hastalıkların görülme sıklığı daha fazladır. Sedef hastalarının yüzde 30’unda psoriatik artrit görülürken, orta-şiddetli sedef hastaları yaklaşık dört kat metabolik sendrom riski, yaklaşık iki kat kardiyovasküler risk artışı ile ilişkilendirilir. Bu nedenle sedef, yalnızca bir deri hastalığı ya da kozmetik bir sorun olmanın ötesinde ele alınarak tedavi edilmelidir.

Sedef hastalığı, tüm kronik hastalıklar içinde hastayı en olumsuz etkileyen ve toplumsal yükü en ağır hastalıklardan birisi olarak dikkat çekmektedir. Kalp yetersizliğinden sonra fiziksel sağlığı en çok etkileyen hastalık olan sedef, depresyon ve kronik akciğer hastalığından sonra ruh sağlığını en çok etkileyen üçüncü hastalıktır.

Sedef hastalarının;

  • Yüzde 40’ının giysilerini hastalığına göre seçtiği,
  • Yüzde 36’sında uyku düzeni bozukluğu olduğu,
  • Yüzde 76’sında kaşıntı olduğu,
  • Yüzde 96’sının görüntüsünden rahatsız olduğu,
  • Yüzde 40’ının toplumdan izole yaşadığı,
  • Yüzde 20’sinde iş başvurusu reddi (en az 50 kez),
  • Yüzde 20’sinin sürekli intihar düşüncesi içinde olduğu ve yüzde 5’inin aktif intihar girişiminde bulunduğu tespit edilmiştir.

Sedef tedavisinde tama yakın deri iyileşmesi sağlayan yeni bir ilaç

Sedef hastalarının sosyal yaşamları olumsuz etkilenmekte, toplumdan izole yaşama istekleri nedeniyle iş gücü kayıpları ve buna bağlı olarak maddi sıkıntılar artmaktadır. Hastalarda alkol, sigara ve antidepresan kullanımının yüksek olduğu bilinmektedir. Uluslararası çalışmalar daha şiddetli sedef hastalarında yaşam beklentisinin önemli düzeyde azaldığını göstermektedir.

Sedef hastalığının tedavisinde yeni hedef PAŞİ 90-100

Sedef hastalığı tedavisinde temel prensip uygun hastaya, doğru zamanda, uygun tedaviye başlamak olarak kabul edilmektedir. Ancak halen uygulanmakta olan tedavi yöntemlerinde hastaların dörtte üçünün tedavilerinden memnun olmadığı, yüzde 80’inin tedavide hayal kırıklığı yaşadığı ve yüzde 35’inin tedavilerini yeterince etkin bulmadığı belirlenmiştir.

Hastalardaki deri belirtilerinin ölçümü ve takibinde sıklıkla kullanılan endeks PAŞİ (Psoriasis Alanı ve Şiddet İndeksi) skoru olarak bilinmektedir. Hastalığa bağlı plakların kızarıklık, kabuklanma, kalınlık ve vücudun her bölgesindeki tutulum boyutunun değerlendirildiği skorlamada başlangıca göre değişim tedavinin etkinliğinin ölçümlenmesinde kullanılır. Başlangıca göre %50 iyileşme PAŞİ 50 olarak ifade edilir ve tedaviye devam için en az bu değişim hedeflenir. PAŞİ 90 deride tama yakın iyileşmeyi ifade ederken PAŞİ 100 deride tam iyileşme anlamına gelmektedir.

 

Zona ve suçiçeği belirtileri nelerdir, nasıl tedavi edilebilir?

Avrupa sağlık otoritesi (EMA) en iyi etkililik kanıtının tedavide “Tam veya Tama Yakın İyileşme” (PAŞİ>%90) sonucu elde eden hasta yüzdesi olduğunu belirtmektedir. Yapılan çalışmalarda PAŞİ 50 iyileşmeye göre PAŞİ 90 iyileşme sağlanan hastalarda yaşam kalitesinin 4 kattan fazla arttığı bildirilmektedir.

Hastalığın yol açtığı fiziksel ve psikolojik yükün ötesinde ciddi bazı rahatsızlıklara yakalanma olasılığının daha yüksek olması, derideki belirtileri tümüyle veya hemen hemen tümüyle gideren yeni tedavileri önemli kılmaktadır.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla