Kronik hastalıklar sağlık sistemlerini zorlayacak!

Kategori: İç Hastalıkları Print

Türkiye’de 20 milyondan fazla bir veya daha fazla kronik hastalığı olan erişkin bulunduğunu belirten Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Erdal Akalın, “Kronik hastalıklar arasında hipertansiyon 15 milyon kişiyle birinci sırada yer alıyor. Kronik hastalıklardaki hızlı artış sağlık sistemleri zorlamaya başladı. Bu nedenle hastalık yönetiminde iç hastalıkları uzmanlarının koordinasyonu üstlenmesi gerekiyor. Aksi halde birden fazla branşı ilgilendiren sorunların çözümü zorlaşacaktır” dedi.

Kronik hastalıkların tüm dünyada, ölüm nedenlerinin başında geldiğini ve sağlık harcamalarının % 70’nin bu alana ayrıldığını belirten Prof. Dr. Akalın, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporlarına göre kronik hastalıklar, dünyada tüm ölümlerin %60’ından sorumludur. Kronik hastalıkların takip ve tedavisinde iç hastalıkları uzmanlarına çok önemli görevler düşüyor. Ancak iç hastalıkları uzmanları açısından baktığımız zaman maalesef süregelen sorunların önemli bir kısmının halen devam ettiğini görüyoruz. Uzmanlık eğitiminde ve çalışma koşullarında çok ciddi sorunlar var. Yan dal genel dahiliye ayırımında, yan dal uzmanlarının konumlandırılmasında sorun yaşanıyor. Performans sistemi hekimleri çok olumsuz etkiliyor. Yine iç hastalıkları uzmanları yönünden sağlık uygulama talimatının da bazı sıkıntıları çözülebilmiş değil” diye konuştu.

Hasta sayısı yüksek ama farkındalık düşük
Kronik hastalıkların önemini gündemde tutmak için bu yılki kongrenin ana temasının kronik hastalıklar olarak belirlendiğini belirten Prof. Dr. Akalın, şu bilgileri verdi: “Günümüzün en büyük sorunu kronik hastalıklardır. Tanısını erken koymak, tedavisini erken yapmak ve bu kişileri sağlıklı tutmak zorundayız. Türk Nefroloji Derneğinin yaptığı bir çalışmaya göre, kronik böbrek yetmezliği hastaları da hesaplandığında ülkemizdeki kronik hasta sayısı 25 milyona ulaşmaktadır. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı bir başka araştırmaya göre, hipertansiyon hastalarının %60’ı kan basınçlarının yüksek olduğunu bilmiyor. Yine Türk Endokronoloji ve Metabolizma Derneğinin 2002 yılında yaptığı çalışmaya göre ise, diyabetli hastaların %30’uhastalıklarından haberdar değiller.”

Risk faktörleri iyi analiz edilmeli
Kronik hastalıklarla mücadele konusunda DSÖ’nün belirlediği dört önemli kriter bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Akalın, “Bunlardan biri farkındalığı artırmak. Hem toplumda, hem de sağlık çalışanlarını sorun ciddiyeti konusunda bilgilendirmek. İkincisi, bunlarla ilgili toplumu eğitmektir. Üçüncüsü ise erken tanı ve tedavidir. Bu hastalıklara ne kadar erken tanı koyarsanız, hastalıkların kötü dönemleri o kadar azalır. Bu nedenle risk faktörleri analizinin erken yaştan itibaren yapılması gerekir. Dördüncüsü ise rehabilitasyondur. Kronik hastalıklarda 3 risk faktörünün azaltılması durumunda, çok şey değişebilir. Bu üç risk faktöründen birincisi, sağlıklı beslenme ve obezite sorunudur. Ne yazık ki toplumuzun %16 obez. İkincisi egzersiz. Fiziksel aktivitemizi mutlaka artırmamız lazım. Üçüncüsü de tütün kullanımıdır. Bu üçünü yaparsanız, kalp hastalıkları, diyabeti ve inmeyi %80 önleyebilir ve kanseri %40’ı oranında engelleyebilirsiniz” diye konuştu.

Obezite temel sağlık sorunu haline gelecek
2015 yılına yönelik olarak Türkiye ile ilgili projeksiyonlara bakıldığında erkeklerin %61, kadınların ise %77’sinin aşırı kilolu hale geleceğinin belirten Prof. Dr. Akalın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çeşitli uzmanlık derneklerinin yaptığı bilimsel çalışmalara göre, erişkinlerde hipertansiyon görülme sıklığı %31 civarındadır. Koroner arter hastalıklarının tüm ölümlerin % 43’üne neden olduğu bildirilmektedir. Yine erişkinlerde diyabet görülme sıklığının %7.2 olduğu saptanmıştır. Türkiye’de 2002 yılındaki ölümlerin %79’u kronik hastalıklar nedeniyle oymuştur. Gecikmiş tedavilerin sabit harcamalara olan negatif katkısı, çok önemli bir sorundur. Bu, sağlık harcamalarının %75’i kadardır. Kronik hastalıklarla mücadele için topluma ve sağlık çalışanlarına yönelik farkındalık yaratılması, önleyici-koruyucu önemlerin alınması, eğitim, erken tanı, tedavi ve rehabilitasyonun geliştirilerek, yaygınlaştırılması gerekiyor.”

İç hastalıkları uzmanı erişkinlerin doktorudur
Dünya genelinde sağlık sistemi ve sağlık hizmet sunumunun ciddi şekilde değişmekte olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akalın, sözlerini şöyle noktaladı: “Biz eskiden hastanın tek başına sorunlarını yönetmeye çalışırdık. Şimdi bütün hastalıklarını yönetmeye çalışıyoruz. Ama sağlık sistemi olarak da artık bizim populasyon sağlığını yönetmeye başlamamız lazım. Kronik hastalıkların yönetiminde en büyük eksiklik koordinasyon eksikliğidir. Şimdi bir hasta düşünün bu hastanın şeker hastalığı var, tansiyonu yüksek, kalp yetmezliği var, kronik akciğer hastalığı var. Bugünkü sistem içinde bu hastanın en az 4 tane doktoru olması gerekiyor. Ve bu dört doktorun birbirinden haberi yok. Hangi ilaçları veriyorsunuz ve bunlardan hangileri birbiriyle etkileşiyor. Şekeri kontrol altında mı değil mi? Kalp hastalığı için yapılacak tetkitler böbrek hastalığını etkiler mi etkilemez mi? Dolayısıyla bütün bu sorunların bir tek hekim tarafından yönetilmesi gerekir. Bizler dört sene sadece ve sadece erişkinlerin sağlığıyla ilgili eğitim alıyoruz. Bizden başka bu işi iyi yapacak kimse yok. Mademki kronik hastalıkların en büyük sorunu koordinasyon eksikliğidir ozaman biz erişkinlerin doktoruyuz. Dolayısıyla kronik hastalıkların koordinatörlüğünü de biz yapmalıyız. Yan dal uzmanlarının yapması mümkün değil bir kere insan gücü olarak mümkün değil. İkincisi maliyet olarak çok pahalıdır. ”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla