Disleksi beynin çalışma biçimi ile ilgili bir sorundur ve öncelikle okuma zorluğu ile karakterize edilen bir öğrenme bozukluğudur. Disleksinin düşük zekayla ilgisi yoktur. Her ne kadar disleksi yaşam boyu süren bir durum olsa da teşhis konulduktan sonra tedavi edilebilir ya da hafifletilebilir. Toplumda teşhis konulmamış binlerce kişi bulunduğunu belirten Dirim Yaşam Akademisi Başkanı Nuran Dirim Ayral, ‘okul öncesi’, ‘okul çağı’ ve ‘yetişkinlerde’ disleksiyi farketmenin yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi:Konuşma ve İşitmede Yaşanan Zorluklar: Örneğin araba yerine ‘abara’ diyorsa; sözcüklerin telaffuzunda güçlük yaşıyorsa; sözcükleri hecelemekte ya da heceleri birleştirmekte zorlanıyorsa; konuşurken sesleri sözcüğe dönüştürebilmede sorun varsa…
Öğrenme Zorlukları: Dislektik olan çocuklar fonoloji sürecinde (seslerin işlenmesi) ve görsel–sözel tepki hızında, temel öğrenme konularında zorluk yaşayabilirler.
Fizksel Zorluk Çekip Çekmediğine Bakın: Kalem tutma, düğme ve fermuarlarla sorun yaşama ya da diş fırçalama gibi hassas motor becerilerin gelişiminde yavaşlık, sol ve sağı karıştırma, müziğin ritmiyle hareket etmede zorluk.
Dikkat! Okuma yazmayı geç öğrenme disleksi habercisi olabilir
Sonuç olarak bu çocuklar daha az zeki ya da bir şekilde başarısız hissederler.
Engelleme Mekanizmaları: Dislektik olan çocuklar akranları, öğretmenler ve ebeveynlerinin olduğu ortamlarda okuma, yazma ya da konuşma ihtimalinin bulunduğu yerlerde bulunmaktan kaçınırlar. Mahçup olma korkusu ile halka açık bir şekilde yüksek sesle okurken kendilerini kötü hissedebilirler.
Okuma ve Yazma İle İlgili Sorunlara Bakın: Uzun zamandır disleksi ile yaşayan yetişkinler çocukların yaşadığı problemlerin aynısıyla mücadele ederler. Yetişkinler arasındaki yaygın okuma ve yazma sorunları aşağıdaki gibidir:
Dislektikler okuma zorluğu çekseler de bu zeka eksikliği göstergesi değildir. Aslında dislektikler “becerili insanlardır” ve başkalarını okumakta sezgileri son derece yüksek ve etkilidir. Mekana ait düşüne becerileri son derece güçlüdür ve bu tür beceriler gerektiren mühendislik ve mimarlık gibi alanlarda çalışabilirler.
Solaklara yapılan baskı, disleksi ve kekemeliğe yol açabilir
Yukarıdaki belirtilerden herhangi biri nedeniyle çocuğunuzda disleksi olduğunu düşünüyorsanız çocuğunuzun öğretmeni ve doktoru ile konuşun. Erken teşhis, dislektik çocuğun öğrenme soruları ile başa çıkmasına yardımcı olmak için önemlidir. Dislektik çocukların karşılanmayan ihtiyaçları ileriki yaşamlarında korkunç sonuçlara yol açabilir. Örneğin lise öğrencilerinin dörtte biri lise eğitimini yarıda bırakmaktadır.
Disleksi öğrenme güçlüğünün sadece bir tipidir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların yüzde 80’i disleksi olduğu için genelde öğrenme bozukluklarının hepsine halk arasında ve medyada disleksi denmeye başlanmıştır. Özgül öğrenme güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir.
Disleksi beynin çalışma biçimi ile ilgili bir sorundur ve öncelikle okuma zorluğu ile karakterize edilen bir öğrenme bozukluğudur. Disleksinin düşük zekayla ilgisi yoktur. Her ne kadar disleksi yaşam boyu süren bir durum olsa da tanı konulduktan sonra tedavi için herhangi bir ilaç kullanılmaz, yanlız eğitimle tedavi edilebilir ya da hafifletilebilir. Disleksi olan bazı çocuklar öğretmenleri ve aileleri tarafından farkedilmedikleri zaman ilgisiz ya da konsantrasyon güçlüğü yaşayan çocuk olarak adlandırılırlar.
Disleksi zeka ya da motivasyon ile ilgili bir sorun değildir. Bu çocuklar herkes kadar akıllıdır. Sadece beyinleri farklı çalışır. Bu fark, bilgileri almayı ve işlemeyi etkiler. Ülkemizde öğrenme güçlüğü çok farkında olunan bir alan değildir. 2017 yılından itibaren televizyonlarda gösterilmeye başlayan kamu spotu yayınlarıyla halk tarafından duyulmaya başlanıp ilgi gösterilmeye başlanmıştır.
Birçok çocuk için disleksi okula başladıklarında ve akademik beceriler kazanmakta başarısız olduklarında göze çarpar. Yani çocukların ilkokula başladıkları ilk aylar çok önemlidir. Akademik belirtiler farkedilince zaman kaybetmeden çocuğu bir uzmana götürmesi için aile öğretmen tarafından yönlendirilmedilir. Özellikle ilkokul birinci sınıf okutan öğretmenlere bu konuda çok sorumluluk düşmektedir. Öğretmenlerin öğrenme bozukluğu hakkında bilgi sahibi olması ve yönlendirmesi hayati önem taşımaktadır. Çünkü öğrenme bozukluğu olan bir çocukta eğitim ne kadar erken başlarsa o kadar ilerleme kaydedilir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?