Kanserde konfeksiyon tarzı tedavi dönemi bitiyor…

Yazan Hüseyin Kandemir
Kategori: Onkoloji Print

mustafa-cetiner-2Genetiğin kanser tedavisinin seçiminde ve yönetiminde öneminin giderek daha fazla arttığını söyleyen Prof. Dr. Çetiner, “Her insanın genetiği farklı; tedaviler bu genetik yapıya göre belirleniyor. Araştırdıkça tedavi seçeneklerinin inanılmaz bir şekilde değişebildiğini görüyoruz. Artık hastalıklarla ilgili çok genel açıklamalarda bulunmaktan sakınıyoruz. Kanserde konfeksiyon tarzı tedavi dönemi bitiyor” dedi.

Yeni tedavi olanaklarıyla kanserde yaşam sürelerinin giderek uzadığını dile getiren Prof. Dr. Çetiner, şu bilgileri verdi: “Eskiden hastaları tedavi ettiğimizde her şeyin bittiğini zannederdik. Şimdi yaşam süresi uzayınca anlıyoruz ki bizim fiziksel olarak onların hastalığını tedavi ediyor olmamız yetmiyor. Örneğin acil durumda çok yoğun hastalığı olduğu bir durumda çocuk sahibi olmayı düşünmeyen ve ‘hastalıktan kurtulayım bana yeter’ diyen insanlar artık karşımıza yeni taleplerle geliyor. Eski hayatlarını olduğu gibi geri istiyorlar. Bu onkolojide yeni bir dönemin de başlangıcı olarak görülmelidir.”

Kanser tedavisinde yeni araştırmalarla bilgi birikimi arttıkça ciddi değişimler yaşanmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Çetiner, “Aslında gerçekten çok şey öğreniyoruz. Ama her öğrendiğimizde aslında hiçbir şey bilmediğimizi anlıyoruz ve cahilliğimizi daha çok fark ediyoruz. Eskiden konfeksiyon gibi herkese aynı elbiseyi giydirmeye çalışıyorduk. A kişisini iyi eden bir ilacın, B kişisini iyi etmediğini görmeye başlıyoruz. Çünkü genetiğin önemi giderek daha iyi görülüyor. Bu onkolojide yeni bir dönemin de başlangıcıdır. O yüzden bizim son kongrede de sözü edilen ilaç toksisiteleri ciddi bir problem olmaya başladı. Biz artık gelişi güzel, çok hesaplamadan, ileriyi düşünmeden, ne olursa olsun bu hastalığı yok edelim diye tedavi vermek lüksünden çıkıyoruz. Bu yaşam kalitesi kavramının önemini arttırmaya başladı. Tedavi edilen hasta sayıları arttıkça organizasyonlara ihtiyaç duyulmaya başlandı. Bu hastaların bir araya gelmesi, sorunlarını paylaşması gerekliliği anlaşıldı” diye konuştu.

Antibiyotikle tümör tedavisi
Multipl myelomun geçmişe göre hekimlerin gündemini daha yoğun meşgul ettiğini dile getiren Prof. Dr. Çetiner, “Çünkü giderek daha iyi tedavi ediliyor, daha uzun yaşıyor bu hastalar. Ama Türkiye’nin bir sürü yerinde tek başlarına ve çaresiz yaşıyorlar. Onları bir araya getirip sorunlarını konuşmak gerekiyor. Bu sorunlar; cinsel sorunlar, sosyal sorunlar, iş sorunları birçok şey olabiliyor. Yine son kongrede vurgulanması gereken şeylerden biri de immün sistemimiz ile genetiğin arasındaki yakın ilişkidir. Mesela bazı mikroorganizmaların lenfoma benzeri bir takım tümörlere neden oluyor. Antibiyotiklerle kimi tümörlerin tedavi edilmesi mümkün olabiliyor. Çünkü siz o uyaranı, faktörü ortadan kaldırırsanız, tümörde de ciddi bir gerileme sağlayabiliyorsunuz”  dedi.

Hastalık teşhisinde önemli gecikmeler yaşanabiliyor
Multipl Myelom hastalığının bir çok organı ve kemikleri yaygın olarak tutabildiğini söyleyen Prof. Dr. Çetiner, sözlerini şöyle noktaladı: “Vücudun enfeksiyonlara yatkınlığını bozabiliyor. Enfeksiyonu ön plana çıkıyorsa enfeksiyon hastalıklarında bir tedavi görüyor, kemik ağrıları çıkınca fizik tedaviciye gidiyor. Ama genel olarak bunun sistemik bir hastalığın parçası olabileceği akla gelmeyebiliyor. Aslında laboratuar testleri tabii ki yönlendirici olabilir. Nadir hastalıklar olduğu için başka sorunlarla karıştırılabiliyor. Hekimlerin bu tür durumlarda daha hızlı alerme olması gerekiyor. Hastalık teşhisi çoğu zaman 6 ayı bulabiliyor. Ama farkındalık artırılırsa teşhisi süreci daha hızlanabilir. Giderek daha genç kişilerde myelom görmeye başlıyoruz. O yüzden hep akılda tutulması gereken bir hastalıktır. Kemik iliğinde bir dizi hücre çok fazla yapılıyor. Bu bir dizi hücrenin yaptığı bir anormal protein salgılanıyor, bu kana geçiyor ve kanda böbreklerden atılırken böbrek hasarı yapıyor, kemik iliğini baskılıyor. Böbrek hastalıklarıyla kendini ortaya çıkardıysa böbrek yetmezliği ile veya başka hastalıkla karışabilir. O nedenle ayırıcı tanısı çok uzun bir listeyi kapsayabilmektedir. Kesin tanı anormal proteinin uygun bir şekilde ölçümü ve kemik iliğinin örneklenmesi ile konulabilir.”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla