Kronik böbrek hastalığı epidemi aşamasına yaklaştı

Kategori: Böbrek Sağlığı, İç Hastalıkları Print

Sağlığı ve ekonomiyi tehdit eden küresel bir salgınla karşı karşıyayız! Kronik böbrek hastalığının ülkemizde epidemi halini almış önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, “Giderek artan sıklığı, yol açtığı sakatlıklar ve yüksek tedavi maliyeti nedeniyle toplumsal açıdan çok önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Ülkemizde replasman tedavisi gerektiren hasta sayısı 60 binin üstündedir ve yıllık % 10-12’lik artış hızına sahiptir. Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere, önemli sistemik komplikasyonlar nedeniyle yüksek ölüm oranlarına sahiptir. Bu hastalarda ölüm oranları genel popülasyonun 30 katıdır. Son kılavuzlara göre azalmış böbrek işlevi bağımsız kardiyovasküler risk faktörü olarak tanımlanmıştır. SDBY’nin ciddi sistemik komplikasyonları ve replasman tedavilerine ilişkin sorunlar hastaların psiko-sosyal durumlarını olumsuz etkilemektedir” diye konuştu.

Hastalığın izlem izlemi ve tedavisi için gereken ekonomik giderlerin gelişmiş ülkelerin bile sağlık bütçelerini zorladığını dile getiren Prof. Dr. Süleymanlar,  “Ülkemizde 2009’da diyalize giren SDBY hastaları için bütçeden yaklaşık 1.5 milyar dolar harcanmıştır. Bir hemodiyaliz hastasının yıllık maliyeti 24 bin doların üstündedir ve bu maliyete hastaneye yatışlar ile eşlik eden hastalık maliyetleri dahil değildir. Buna göre % 10-12’lik artış hızı ile yakın gelecekte tedavi giderlerinin altından kalkılamaz noktaya geleceği açıktır” dedi.

Böbrek yetmezliği nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavisi

KBH’nın toplumundaki sıklığını ve risk faktörlerini belirlemek amacıyla yapılan CREDİT çalışmasının 2009 yılında tamamlandığında kötü gidişatı ortaya çıkardığını belirten Prof. Dr. Süleymanlar,  şu bilgileri verdi: “Bu çalışma sonuçlarına göre; Türkiye’deki genel yetişkin popülasyondaki KBH oranı % 15.7 olarak bulunmuştur. Bu oran Batıda % 8-13 arasında değişmektedir. Ülkemizde 7.5 milyona yakın kronik böbrek hastası vardır. Yüksek risk faktörlerinden hipertansiyon % 32.7, şeker hastalığı % 12.7, şişmanlık % 20.1, abdominal şişmanlık % 32.1 ve aktif sigara kullanımı % 35.2 oranında saptanmıştır.

Bu sonuçlar, 60 bini bulmuş diyaliz hasta sayısı ve yıllık % 10’u geçen artış oranı ile birleştirildiğinde KBH’nın ülkemizdeki en önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğunu görülmektedir. Bu veriler gerekli önlemler alınmazsa KBH’nın gelecekte altından kalkılmaz bir aşamaya ulaşacağını göstermektedir. Önleme çabaları bir taraftan böbrek yetmezliği yükünün azalmasına, diğer taraftan kalp-damar hastalığına bağlı ölümlerin kontrolüne de katkıda bulunacaktır.”

Erken evrede önlenebilmesine rağmen risk faktörleri önemsenmiyor

Kronik böbrek hastalığının basit yöntemlerle kolayca saptanabildiğini söyleyen Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Kenan Ateş, “Basit ve ucuz bazı idrar ve kan testleri kullanılarak erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığının ve erken tanısının düşük olması birçok olguda buna olanak vermemektedir. Hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek sakatlık ve ölüm oranları ile seyretmektedir. Yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile sağlık sistemini tehdit etmektedir” dedi.

Son evreye ulaşmış hasta sayılarının buz dağının görünen kısmını olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ateş, şu bilgileri verdi: “Hastalıkla mücadelede, yüksek risk grubundaki bireylere erken evrede yapılacak tarama testleri risk faktörlerinin azaltılması açısından hayati öneme sahiptir. KBH için en yüksek risk grupları diyabet hastalığı, hipertansiyon, kalp-damar hastalığı ve aile hikayesi olanlar ile yaşlılardır.

Böbrek hastalığı belirtileri ve 10 temel işaret

Ayrıca obezite, sigara, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu infeksiyonları, sık ağrı kesici kullanımı ve bağ dokusu hastalıkları da risk faktörleri arasındadır. Çalışmamıza göre, toplumumuzda tüm bu risk faktörlerinin yüksek oranda olduğu saptanmıştır. Özellikle son dönem böbrek yetmezliğinin en sık nedeni olan diyabet sıklığının 2002’de % 7.2 iken, günümüzde % 12’nin üzerine çıkmış olması endişe vericidir.”

KBH’nin kalp ve damarlar sağlığı üzerine etkileri

Kronik böbrek hastalığında ölümlerin yarısından kalp ve damar hastalıklarının sorumlu olduğunu belirten Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Bülent Altun, “Bu nedenle, kronik böbrek hastalığının erken tanısı ve önlenmesi, kalp sağlığının korunması bakımından da son derece önemlidir. Hastalığın erken dönemlerde bile kalp ve damar hastalığı riskinde önemli artış olmaktadır. Böbrek hastalığının ilerlemesiyle bu risk daha da artmaktadır. Hipertansiyon, diyabet gibi toplumda sık görülen hastalıkların hem böbrek hem de kalp damar hastalığı gelişiminde rol oynaması, sorunun ana nedenleri arasındadır. Bir diğer neden ise böbrek hastalığının seyrinde ortaya çıkan sorunların kalp ve damar hastalığı riskini arttırmasıdır. Tuz alımının azaltılması, sigaranın bırakılması, kilo verilmesi gibi yaşam tarzı değişiklikleri hipertansiyon, diyabet gelişimini ve böbrek, kalp damar hastalığı sıklığı azalacaktır” dedi.

‘Dünya Böbrek Günü’nde İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısında bir araya gelen çok sayıda uzman Türkiye’de kronik böbrek hastalığı (KBH) insidansının ciddi bir boyuta ulaştığını ve açil önlem alınması gerektiğini belirtti. CREDIT verilerilerinden hareketle sorunu değerlendiren uzmanlar, ülkemizde erişkinlerin % 15’sinin çeşitli evrelerde kronik böbrek hastası olduğunu ve 60 bin hastaya diyaliz uygulandığını dile getirdiler.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla