Prof. Dr. Nuri Karadurmuş: Akciğer Kanserinde Sağkalım Artıyor, Erken Teşhis Başarı İçin Kritik

Yazan Hatice Pala Kaya
15 Aralık 2025  |   Kategori: Güncel / Literatür, Onkoloji Print

Akciğer kanserinin Türkiye’de her yıl yaklaşık 41 bin kişiyi etkilediğini belirten Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, bu rakamın küresel ölçekte daha çarpıcı bir tabloya işaret ettiğini vurguladı. 2022 yılında dünya genelinde yaklaşık 2,5 milyon kişiye akciğer kanseri tanısı konulduğunu, bu hastaların 1,8 milyonunun ise aynı yıl içinde hayatını kaybettiğini ifade eden Prof. Dr. Karadurmuş, akciğer kanserinin görülme sıklığının 100 bin kişide 23,6’ya kadar çıktığını, bu verilerin de hastalığın ciddiyetini ortaya koyduğunu dile getirdi.

Sigara, Akciğer Kanserinin %90-95’inde Temel Etken

Prof. Dr. Karadurmuş, akciğer kanserinin nedenlerine ilişkin değerlendirmesinde sigaranın belirleyici bir rol oynadığının altını çizdi. Sigaranın, küçük hücreli dışı akciğer kanserinde “bardağı taşıran veya dolduran ana sebep” olduğunu vurgulayan Karadurmuş, “Sigara içme alışkanlığı, devam edip etmediği veya geçmişte kullanılıp kullanılmadığı tedavi planlamasında son derece önemli bir parametredir” dedi.

Prof. Dr. Nuri Karadurmuş: Kanser sadece medikal değil psikolojik mücadele de gerektiriyor

Akciğer Kanserinde Deneyim ve İçgörü Haritası’nın Ara Bulguları Paylaşıldı

Roche İlaç Türkiye’nin, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Kanser Derneği iş birliğiyle yürüttüğü “Akciğer Kanserinde Deneyim ve İçgörü Haritası” araştırmasının ara sonuçları Ankara’da düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Araştırma; erken tanı farkındalığının artırılması, hasta ve hekim yolculuklarının bütüncül olarak değerlendirilmesi ve tedavi süreçlerine ışık tutulması amacıyla hazırlandı. Prof. Dr. Karadurmuş toplantıda yaptığı konuşmada, “Eğer ülkemizde 41 bin, dünyada ise 2,5 milyon kişi akciğer kanseri tanısı alıyorsa, farkındalığı 12 aya yaymamız gerekir. Yani yılın 365 günü akciğer kanserine yönelik farkındalık oluşturmalıyız” dedi.

Hastaların Yüzde 55-60’ı İleri Evrede Tanı Alıyor

Türkiye’de tanı sürecindeki en önemli sorunlardan birinin hastaların geç başvurması olduğuna işaret eden Karadurmuş, “Ne yazık ki hastaların yüzde 55-60’ı evre 4’te geliyor. Bu durum, hastalığın akciğerle sınırlı kalmayıp beyin, kemik ve karaciğer gibi organlara yayıldığı anlamına geliyor. Dolayısıyla ‘kanser korkutucudur, akciğerse işimiz çok zordur’ ifadesi ne yazık ki bu tabloyu destekler nitelikte” diye konuştu.

İmmünoterapiler Geri Ödeme Kapsamında

Tedavi alanındaki gelişmelere de değinen Prof. Dr. Karadurmuş, evre dört hastalarda kemoterapinin hâlâ etkili bir yöntem olduğunu, yeni tedavilerin ise önemli avantajlar sunduğunu vurguladı. “Kemoterapi, halk arasında saç döken, bulantı yapan, yoran bir tedavi olarak bilinse de halen ideal bir tedavi seçeneği olmaya devam ediyor” diyen Karadurmuş, immünoterapilerin temmuz ayı itibarıyla Türkiye’de geri ödeme kapsamına alınmasının son derece sevindirici bir gelişme olduğunu sözlerine ekledi.

Akciğer Kanserinin Türkiye’ye Yıllık Maliyeti 130 Milyar TL’yi Buluyor!

İmmünoterapinin Hastalara Yansıması: ‘Daha Az Yan Etki, Daha Yüksek Umut’

İmmünoterapinin uygulama süresinin kısalığı, yan etkilerinin görece hafifliği ve hasta konforuna sunduğu katkıyla tedavi süreçlerini olumlu yönde dönüştürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Karadurmuş, hastaların “şok ve inkâr” aşamalarını daha hızlı aşmalarına yardımcı olduğunu, sigara öyküsü değerlendirmelerinde ve uzun süreli tedavi planlamalarında da önemli avantajlar sağladığını belirtti. Damar yolu sorunları, uzun süren kemoterapi seansları ve beslenme problemleri gibi güçlüklerin immünoterapi ile kısmen azaldığını ifade etti.

Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman: “Erken Belirtiler Hâlâ Önemsenmiyor”

Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman ise yaptığı konuşmada, araştırmanın akciğer kanseriyle yaşayan bireylerin deneyimlerini ortaya koyarak, hasta yolculuğunun daha iyi anlaşılmasına katkı sunduğunu ifade etti.

Araştırma bulgularının, toplumda akciğer kanserine yönelik farkındalığın halen yeterli düzeyde olmadığını gösterdiğini belirten Duruman, katılımcıların büyük bölümünün öksürük, ses kısıklığı, nefes darlığı ve halsizlik gibi erken belirtileri çoğu zaman önemsemediğini, ancak şikâyetler ağırlaştığında hekime başvurduklarını aktardı. Bu duruma bir hasta deneyimini örnek gösteren Duruman, “Benim ilk belirtim ses kısıklığıydı. İki ay boyunca geçer diye bekledim. Keşke bu kadar beklemeseydim” sözlerini paylaştı.

Duruman, “Türkiye’de yalnızca 500 tıbbi onkolog var. Hastalar geç evrede gelmeye devam ederse sağlık profesyonellerinin yüke yetişmesi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle herkesin ilk belirtiyi ciddiye alması gerekiyor” sözleriyle erken muayene olmanın önemini bir kez daha vurguladı.

Prostat Kanseri Genç Yetişkinlerde de Hızla artıyor! Çözüm Düzenli Tarama ve Erken Teşhis

Akciğer Kanseri Tedavisinde Umut Veren Gelişmeler

Akciğer kanserinde erken tanının ve yenilikçi tedavilerin önemine dikkat çeken Burak Duruman, erken tanının tedaviye erişim, yaşam süresi ve yaşam kalitesi açısından kritik bir belirleyici olduğunu vurgulayarak, araştırmanın hastaların yaşam kalitesini artıran yenilikçi tedavilere dair önemli veriler sunduğunu belirtti.

Konuşmasında hasta ifadelerine yer veren Duruman, küçük hücreli dışı akciğer kanserinde geç tanı alınsa bile umudun devam ettiğini belirterek, “Hastalığım dördüncü evrede olmasına rağmen tedavi çok iyi gidiyor” ve “Kemoterapinin ilk kürünü aldığım zamanı hatırlıyorum, çok sarsıcıydı. Oysa immünoterapinin ilk küründe böyle bir durum yaşamadım” sözlerinin, tedavi alanındaki olumlu gelişmeleri yansıttığını ifade etti.

Tedaviye Erişimde Sosyal Destek İhtiyacı Büyüyor

Özellikle Anadolu’da yaşayan ve tedavi için büyük şehirlere gitmek zorunda kalan hastaların yol, konaklama ve temel ihtiyaçlarını karşılamada ciddi güçlükler yaşadığını vurgulayan Burak Duruman, tedaviye erişimin yalnızca tıbbi açıdan ele alınamayacağını belirtti. Sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin daha güçlü iş birliği içinde olması gerektiğine dikkat çeken Duruman, tedavi sürecinin sadece klinik yönüyle değil, psikolojik destek, barınma, hijyen ve beslenme gibi temel ihtiyaçları da kapsaması gerektiğini söyledi. Bu noktaya örnek olarak, “Türk Kanser Derneği geçen yıl 9.000 çarşaf değiştirmiş, bu bile ihtiyacın boyutunu anlatmaya yetmiyor” ifadelerini kullandı.

Yanlış Bilinen Doğrular Tedaviyi Geciktiriyor

Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, kamuoyunda kanserle ilgili yanlış bilinen bilgilerin tedaviye erişimi geciktirdiğini belirterek özellikle “Bıçak değerse kanser yayılır” inancının bilimsel hiçbir temeli olmadığını vurguladı. “Akciğer kanserinde hastaların yalnızca yüzde 25’i yani dört hastadan biri ameliyat olabilir. Bu, aslında bir şans demektir. Çünkü ameliyat olabilirseniz, hastalığı tam şifayla yenebilme fırsatına sahipsiniz. Ancak halk arasında süregelen yanlış bilgiler, bu fırsatın da kaçırılmasına yol açabiliyor” dedi.

Tanı sürecinin klinik olarak zaman aldığını belirten Karadurmuş; film çekimi, biyopsi, patoloji, evreleme ve biyobelirteç analizlerinin toplamda 1 ila 3 aya uzayabilmesinin doğal olduğunu, sabır, doğru ilerleme ve tıbbi onkoloğun rehberliğinde süreci yönetmenin kritik önemde olduğunu ifade etti.

Elektronik Sigara, Kötünün Alternatifi Değil Daha Kötüsü

Toplantıda özellikle genç nüfusta yaygınlaşan elektronik sigara kullanımına ilişkin sorular da gündeme geldi. Prof. Dr. Karadurmuş, elektronik sigaranın yalnızca nikotin toksisitesine yol açmakla kalmadığını, aynı zamanda akciğer bronş epiteline doğrudan kimyasal zarar verdiğini belirterek, kanser gelişim mekanizması hakkında şunları söyledi: “Kanserin en basit geliştiği mekanizmalardan biri şudur: Örneğin; kişi 10 yaşında elini yakar, 20 yıl sonra kanser gelişebilir. Sebep, yara iyileşirken epitel yapısının bozulması ve zaman içinde kansere dönüşmesidir. Elektronik sigaradaki akut, hızlı tahriş ve ısı ise bu süreci çok daha kısa sürede hızlandırıyor” dedi.

Karadurmuş, elektronik sigaranın birçok ülkede yasaklandığını vurgulayarak, “Kötüye bir alternatif bulalım derken, sigaranın elektronik bir versiyonundan kopamama ve kötü alışkanlığın daha da tehlikeli hale gelmesi söz konusu oluyor. Sigarayı bırakma gerçeğini topyekûn kabul etmek gerekir, bunun dolaylı bir yolu yoktur” ifadelerini kullandı.

Sağkalım Süreleri Artıyor

İmmünoterapilerin sağkalım sürelerine etkisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Karadurmuş, 10 yıl önce ileri evre akciğer kanserinde iki yıllık sağkalım oranının yalnızca yüzde 20 seviyesinde olduğunu hatırlattı. “O dönemde beş yıllık sağkalım neredeyse yok denecek kadar azdı. Bugün ise immünoterapileri tek başına ya da kemoterapilerle beraber verdiğimizde 5-6 yıllık takip süreleri ve analizler açıklandı. Süreçler uzayacak, süreçler uzadıkça da başarının netliği ortaya çıkacak ama eskiye göre müthiş bir başarı öyküsü olduğu bir gerçek” diyen Karadurmuş, tedavi seçeneklerinin çeşitlenmesinin hastalara daha uzun ve kaliteli yaşam imkânı sunduğunu kaydetti.

Bilimsel İş Birlikleri Sağlık Ekosistemine Kalıcı Değer Katıyor

Değerlendirmesinde araştırmanın sağlık ekosisteminde yarattığı etkiye vurgu yapan Roche İlaç Türkiye Medikal Lideri Dr. Mahir Kurt, elde edilen bulguların sağlık alanında sürdürülebilir gelişime katkı sağlayacağını ifade etti.

Dr. Kurt, şunları kaydetti: “Akciğer kanseri, yenilikçi tedavi yaklaşımlarının en hızlı ilerlediği alanlardan biri. Ancak bu ilerlemenin kalıcı olabilmesi, hasta ve hekim deneyimlerinden öğrenebilmemize bağlı. Roche olarak, bilimin sunduğu yenilikleri gerçek deneyimlerle birleştirmenin sağlık sistemine değer kattığına inanıyoruz. Bu araştırma da tam olarak bunu sağlıyor; klinik gözlemleri, hastaların sesini ve toplumsal farkındalığı ortak bir zeminde buluşturuyor. Elde edilen içgörülerin, gelecekte hem bilimsel hem insani açıdan daha bütüncül çözümlerin önünü açacağına inanıyoruz.”

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla