Prematüre retinopatisine bağlı tazminat davalarında Danıştay yaklaşımı

Yazan Dr. Erkin Göçmen
1 Nisan 2018   |    8 Aralık 2020    |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Medyada Sağlık Haberleri, Üye Yazıları Print

Son yıllarda prematüre retinopatisi olgularına bağlı tazminat taleplerine ilişkin davalarda artış söz konusudur. Bu ve sonraki birkaç yazımızda bu hususta verilmiş bazı yerel mahkeme ve Danıştay kararlarına değinmek istiyoruz. Yazımıza konu edilen olguda mahkeme kararları yanında Adli Tıp Kurumu’nun görüşü de dikkat çekmektedir. Adli Tıp Kurumu bu olguda teamüllerinin dışına çıkmış ve öngörülen protokole uygun olmayan hasta izlemini kusurlu bir davranış olarak nitelendirmiştir.

Bu yazıda bahsedeceğimiz olgu Kayseri’de meydana gelmiştir. Kayseri 2.İdare Mahkemesince olaya ilişkin alınan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporu esasen bu hususta uygulanacak genel ilkeyi de gösterir niteliktedir.  Buna göre Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun prematürelerde göz muayenesine ilişkin geliştirdiği yaklaşım şöyledir: 32 haftadan erken doğan prematüre bebeklerde, doğumdan sonraki 28. günde veya bebek post konsepsiyonel 31.haftasını doldurduğunda bir göz hekimi tarafından tercihen bebeğin bulunduğu ortamda retinopati açısından ilk muayenesinin yapılması, ortaya çıkan bulgulara göre muayenenin 1-3 haftalık aralıklarla tekrarlanması, eşik düzeyin üstünde retinopati saptanan bebeklerde ise lazer tedavisi uygulanması.

Koroner by-pass sonrasında gelişen görme kaybına ilişkin malpraktis davası

Somut olguda ise bebek 25 Ekim tarihinde 26 haftalık olarak dünyaya gelmiştir.  Adli Tıp Kurumuna göre bebeğin prematüre retinopatisi açısından göz muayenesinin 2 Aralık tarihinde yaptırılması gerekmektedir.Ancak bebeğin  ilk göz muayenesi 7 Ocakta yapılmıştır. Adli Tıp Kurumu yaklaşık beş haftalık gecikmeyi tıp kurallarına uygun olmayan (kusurlu) bir davranış olarak kabul etmiştir. Mahkeme de bu durumu (Adli Tıp raporuna uygun bir biçimde) ağır hizmet kusuru olarak kabul etmiştir. Yapılan maluliyet değerlendirmesinde ise çocuğun vücut fonksiyon kayıp oranı %90 olarak tespit edilmiştir.

Bu olguda yerel mahkeme sadece manevi tazminat ve işgücü kaybı tazminatına karar vermiştir. Temyiz incelemesini yapan Danıştay ise buna ilave olarak, bu durumdaki bir kişinin hayatını tek başına idame ettirmesinin mümkün olmadığına, bu nedenle anne baba için talep edilen bakıcı giderlerinin de bedensel zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek bakıcı giderlerinin de davacılara ödenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr

click-iconAv. Erkin Göçmen’i Twitter’da takip etmek için tıklayın >

Av. Erkin Göçmen’i Facebook’ta takip etmek için tıklayın >

Danıştay’dan Malpraktis Sigortaları hakkında önemli karar

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

3 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
mehmet akalın
mehmet akalın
3 yıl önce

sigorta 600 öder. gerisi 1.4 milyon haciz… doktora anne babadan gelcek mal ile çocuğa bırakılan dünya kadar borç. bebek ve aile için evet çok ama çok kötü ama doktorlar bu riskten dolayı da rop yapmıyor… yapan yok mu var ama ben göz doktoru olarak hayatta bulaşmam… mesele para değil ama… Devamını oku »

mustafa demir
mustafa demir
4 yıl önce

dava sonucunda hekime ne kadar tazminat çıkıyor? sigorta bir kısmını ödüyor geri kalan kısmı ne oluyor? hhekimin mal varlığı bitine kadar haciz mi işliyor durum ne oluyor bu kadar büyük tazminatlı davalarda?

mehmet akalın
mehmet akalın
3 yıl önce
Cevaben  mustafa demir

gerisi haciz… döner sermaye haczi +maaş 1/4 haczi; doktora gelecek mirasa haciz kalırsa çocuğa borç…

Araç çubuğuna atla