
Dünya Hepatit Günü kapsamında Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nde düzenlenen farkındalık etkinliğinde konuşan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, hepatitlerin eliminasyonu konusunda Türkiye’nin kararlılığını vurgulayarak, toplumda hepatit farkındalığının ve sağlık bilincinin artırılmasının önemine dikkat çekti. 2018-2024 yılları arasında uygulanan Ulusal Viral Hepatit Eylem Planı’nın devamı niteliğinde yeni bir planın hazırlandığını açıklayan Bakan Memişoğlu, yeni dönem planlamalarında hepatit eliminasyonunun hedeflendiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Küçük yaşta aşılama, belli bir yaşta eğer kronik hepatit hastalığınız varsa, erken tanı ve tedavi ile başkasına bulaşması engellenerek Türkiye’nin bu hastalıktan kurtulması gerekiyor. Onun için 2018-2024’te yapılan eylem planının devamında, yeni eylem planımızla bu hastalık tamamen elimine edilecek ve toplumda artık çok çok ender olacak, sporadik görülen hastalıklara dönüşmüş durumda olacak. El yıkama alışkanlığı, hijyen gibi temel uygulamalar bu süreci destekleyecek” dedi.
Türkiye’de 2 Milyon kişi HBV ile enfekte: Kronik Hepatit B hastalığını önlemek mümkün!
Etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü’nün toplumda bilinç ve farkındalık oluşturma amacı taşıdığını dile getiren Bakan Memişoğlu, son yüzyılda bulaşıcı hastalıklara karşı verilen mücadelenin insanlık tarihi açısından uzun soluklu bir süreç olduğuna değindi. Bakan Memişoğlu, bu mücadelede modern tıbbın başarılarına dikkat çekerek, “1900’lü yılların başına baktığınız zaman bulaşıcı hastalıklar dünyada en sık ölüm sebebiyken bugün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha alt sıralara düşmüş durumda. Bu hem bilimsel gelişmelerle hem toplumsal farkındalıkla hem de aşı ve tedaviyle ilgili başarılar elde ederek sağlanmıştır” diye konuştu.
Türkiye’de 1998 ve 2012 yıllarında hepatit aşılarının çocuklara ücretsiz sunulmasının mücadelede büyük başarı sağladığını ve hastalık insidansında dramatik düşüş yaşandığını belirten Bakan Memişoğlu, “Ülkemizde hepatit aşılarını 1998’de ve sonra 2012’de çocuklarımıza tamamen ücretsiz sunarak, bu başarının en önemli etkeninin aşı olduğunu gösterdik. 2000’li yılların başında, 5 yaş altı akut hepatit geçiren çocuk sayısı yüzlerin üzerindeyken, bugün 5’i bile bulmayan akut hepatit hastalığı geçiren çocuğumuz var. Çocuklarımızdan aşılarını esirgemememiz gerektiğini ifade etmek istiyorum” dedi. 
Hepatitin sinsi bir hastalık olduğunu ifade eden Memişoğlu, bulaş yollarına dikkat çekerek şunları söyledi: “Hepatitin bulaşma risklerini hepimiz biliyoruz. Hijyeninden, günlük yaşam kalitesinden, kan ve kan ürünlerinin kullanımından, enjeksiyon kalitesinden, kullanılan malzemenin güvenilirliğinden ve toplumsal farkındalıktan etkilenen önemli bir hastalık. Gelişim sürecine baktığınız zaman Kızılay olsun, bizler olsun, bugün hastanelerde bulaş riskleri minimize edilmiş durumda ama buna toplumun da katkı vermesi gerekir. 20-30 yıl önce kronikleşen hepatitlerde önceliği C ve D hepatitler alıyordu. Bugün geldiğimiz noktada ise artık bu tür hastalıkların tedavisinin mümkün olduğunu ve taşıyıcı bireylerin dahi normal yaşamlarını sürdürebilir hale geldiğini biliyoruz.”
Hepatit B, hem toplum sağlığını tehdit ediyor hem de sosyal bir sorun
Prof. Dr. Rahmet Güner: “Hepatit, Sessiz Seyreden Ciddi Bir Halk Sağlığı Sorunu”
Farkındalık etkinliğinde konuşan Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Rahmet Güner, hepatitin toplumda sessiz seyreden ancak zamanında tanı ve tedaviyle tamamen kontrol altına alınabilen ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekti.
Dünyada her gün yaklaşık 3.500 kişinin viral hepatitler nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Prof. Dr. Güner, “Bu, her gün 10 büyük yolcu uçağının yolcularıyla birlikte düşmesine eşdeğer bir kayıptır” dedi. Aşıyla önlenebilen ve erken tanıyla tedavi edilebilen hepatitlerin, zamanında müdahaleyle büyük ölçüde kontrol altına alınabiliyor” dedi.
Türkiye’deki güncel duruma da değinen Prof. Dr. Güner, hepatit B sıklığının geçmiş yıllarda %4’lerde olduğunu, ancak özellikle gebelerde yapılan güncel çalışmalarla bu oranın %1’lere kadar gerilediğini ifade etti. Akut hepatit B ve A insidansının giderek azaldığını belirten Prof. Dr. Güner, risk gruplarının başında damar içi madde bağımlıları, mahkumlar gibi daha kapalı, daha toplu yaşayan ve farklı hayat alışkanlıkları olan bireylerin geldiğini dile getirdi.
Toplumda hepatit farkındalığının oldukça düşük olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Güner, hepatit B hastalarının sadece %12’sinin durumunun farkında olduğunu, hepatit C’de ise bu oranın daha da düşük olduğunu kaydetti. Hastaların yaşadığı damgalanma nedeniyle hastalıklarını en yakınlarıyla bile paylaşamadıklarını söyleyen Prof. Dr. Güner, “Hepatit B ile yaşayanların %46’sı, hepatit C ile yaşayanların %57’si yapılan çalışmalarda en yakınına dahi hastalığını söyleyemediğini itiraf etmiş. Dolayısıyla bu kişilerin sosyal platformda yaşadıkları sorunlar, damgalanmaları aslında hastalara ulaşmamızdaki en büyük engeller olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Hepatit C tedavisinin önündeki engeller kaldırılırsa binlerce hayat kurtarılabilir
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030 yılına kadar viral hepatitleri elimine etme hedeflerine dikkat çeken Güner, Türkiye’nin bu hedef doğrultusunda önemli adımlar attığını, 1998’de hepatit B aşısının, 2012’de ise hepatit A aşısının rutin aşı takvimine dahil edildiğini hatırlattı.
2018 yılında yayımlanan ulusal eliminasyon programının ardından, ikinci programın da 2024 yılı itibarıyla hazırlanmakta olduğuna işaret eden Prof. Dr. Rahmet Güner, şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü’nün bu çağrısına ilk yanıt veren ülkelerden biri olma gururuyla 2018 yılında eliminasyon programımız yayınlandı. 2024 yılında da ikincisi çalışılmaya başlandı. Bu kapsamda pek çok farkındalık çalışması yapıldı, riskli gruplar belirlendi, tanıya, tedaviye erişim, uyum açısından pek çok rehberlik uygulamaları yapıldı.
Multidisipliner yaklaşımın önemi vurgulandı. Günümüzde ise bu yılın teması olarak Dünya Sağlık Örgütü diyor ki; “Engelleri yıkalım, bariyerleri aşalım, hepatit hastalarının hepsine tanı koyalım.” Bizim ülkemizde herhangi bir engel var mı? Aslında hiçbir engelimiz yok. Aşıya ve tanıya serbest bir şekilde ulaşıyoruz, tedavide herhangi bir kapsama sıkıntımız olmuyor. Yeter ki bu hastaların farkına varalım ve onları hekimle buluşturmayı başaralım.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?