Sınav ve not kaygısı taşıyan çocukların ebeveynlerine öneriler

Kategori: Ruhsal Sağlık Print

okulun ilk günüOkulların tatil olması bütün çocukların hayalini kurduğu bir olaydır. Aylarca dersler, sınavlar derken yorulan öğrenciler, rahatlayacakları, diledikleri gibi oyun oynayacakları tatil dönemini iple çekerler. Tatilin yaklaşması demek aynı zamanda karne almak demektir. Bazı çocuklar bunu düşündükçe kaygılanabilir. Belki dönem boyunca işler iyi gitmemiştir ve düşük notlar vardır, belki bu notlar olmasa da ebeveynlerinin beklentilerini karşılayamayacaklarını düşünmektedirler, ya da sadece kendileri daha iyi olmaları gerektiğine inanmaktadırlar. Nedeni ne olursa olsun, bazı çocuklar için karne kaygısı kaçınılmazdır.

Çocuklar çoğu zaman okula başladıklarında öğrenmeye hazır ve isteklidirler. Bu isteklilik üzerine temel oluşturmak ve öğrenmekten zevk alma hissini kaybetmemelerini sağlamak gerekir. Kaygı duygusu erken okul sürecinde yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Az miktarda kaygı aslında sağlıklıdır. Biraz kaygılı olduğumuzda, daha çok dikkat eder, önümüzdeki işlerin üstesinden gelmek içinçalışırız. . Az miktarda kaygı, yeni şeyler öğrenmemizi kolaylaştırır ve öğrendiklerimizi unutmamamızı sağlar. Yine bir miktar kaygı bizi yeni bir işe başlamak için motive eder, başladığımız işleri devam ettirmemize ve bitirmemize yardımcı olabilir.

Ancak kaygı bir kişinin işlevselliğini veya etkin çalışmasını engelliyorsa, o zaman bu bir soruna dönüşmüş demektir. Kaygısı yüksek çocuklar belirsiz durumları tehlikeli olarak yorumlarlar, kendi baş etme becerilerini küçümserler ve olası tehdit karşısında önceden huzursuzluk duyarlar. Oyunlar, rekabetçi sporlara; öğrenme keyfi, yapılması gereken bir zorunluluğa; sosyal aktiviteler, özgeçmişlere eklenmesi gereken tecrübelere dönüşür. Çocuklar başarmanın her zaman mutlak ve önemli olduğunu düşünmeye başlarlar. Bazı öğrenciler bu rekabetçi ortamda, kendilerini hiç durmamak, hep daha iyisini başarmak zorunda hisseder. Bir zaman sonra bu çocuklar sadece başardıkları şeylerle var olabileceklerini düşünmeye başlarlar. Bu da onların kaygılarının daha da artmasına neden olur.

Yüksek düzeydeki kaygı, çocuklarda bazı ruhsal ve fiziksel belirtilere yol açar. Çocuğun dikkat, öğrenme ve bellek fonksiyonlarını olumsuz etkiler; okuduğunu anlayamama, bildiklerini unutma, düşüncelerini organize etmekte güçlük gibi sorunlar ortaya çıkar. Ayrıca huzursuzluk, sinirlilik, endişe, iç sıkıntısı ve başaramama hissi gibi duygulara da neden olabilir. Fiziksel belirtiler ise çocuktan çocuğa değişebilmekle birlikte, en sık çarpıntı, terleme, titreme, boğazda düğümlenme hissi, ağız kuruluğu, karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı ve baş dönmesi olarak ortaya çıkar.

Fazla kaygı, çocukların kapasitelerinin altında performans sergilemelerine, hatta bazı durumlarda donup kalmalarına ve hatta sınavı erkenden terk etmelerine neden olabilir. Zaman içinde çocuk çalışmasına rağmen yapamama duygusuna kapılır ve kendine güveni giderek azalır. Ders çalışmayı ertelemeye, sınav ve okul ile ilgili konuşmaktan kaçınmaya başlar. Kendini daha mutsuz hissetmeye ve bu durumdan sorumlu tutmaya başlar. Bütün bu süreç kaygının daha da artması ve üzerine depresif ve hırçın bir ruh halinin eklenmesi ile sonuçlanır.

Çocukta kaygı düzeyinin yüksek olduğunun fark edilmesi zaman alabilir, hatta bazen uzun süre hiç fark edilmeyebilir. Kaygılı çocuklar davranışsal sorunlara nadiren karıştıkları için öğretmen tarafından sadece sessiz sakin bir öğrenci olarak algılanabilirler. Bu konuda okuldaki öğretmenlerin ve ebeveynlerin dikkatli olmaları ve çocukları çok iyi bir şekilde gözlemlemeleri gerekir. Özellikle sınav öncesi dönemde veya sınav sırasında ortaya çıkan fiziksel belirtiler gözle görülür bir şekilde performansı etkiliyorsa bir yardım alma zamanı gelmiş demektir. Çocuk uygun miktar ve şekilde çalışmasına ve mevcut bilgisine paralel bir başarı gösteremiyorsa bu durum da kaygı ile ilişkili bir ipucu olabilir. Böyle seyreden olgularda çocukların evdeki performansı okuldakine göre çok daha iyi olması normaldir. Çocuk ile kendini sakin ve iyi hissettiği bir zamanda sınav sırasındaki davranışları ve duyguları konuşularak da onun daha iyi anlaşılması sağlanabilir. Tüm bu gözlem ve sonuçlara göre, çocuğun kaygı düzeyinin yüksek olabileceği düşünülüyor ise, çocuk ve ergen psikiyatrisi biriminden yardım almak yerinde olacaktır. Aşağıda sınav kaygısı ile ilgili işe yarayabilecek bazı öneriler sıralanmıştır.

Sınav kaygısı taşıyan çocukların ebeveynlerine öneriler:

  • Çocuklar için rutinler önemlidir. Rutinleri olan çocuklar daha az kaygılanır. Kendi ders rutinlerini oluşturmakta zorlanan çocuklara yardımcı olmak, oturup birlikte bir program çıkartmak işe yarar. Bunu yaparken onun dinlenme ihtiyaçlarını da göz önüne almak gerekir. Program oluşturulduktan sonra uygulamada ona yardımcı olmak, “Haydi bakalım, ders yapma saatin geldi. Oynamayı bırakmak çok zor biliyorum ama bir saat sonra gene bir tur oynayabilirsin” gibi bol bol cesaret vermek iyi olur.
  • Her çocuğun yaşına uygun kurallara ve sınırlara ihtiyacı vardır. Çocukları hedeflere yönlendirmek önemlidir. Fakat bunu yaparken baskı kurmamak gerekir. Cezalar yerine ödüller daha etkili olur. Dışardan sürekli müdahale etmek yerine çocukların içsel motivasyonlarını harekete geçirmeye çalışmak daha iyi sonuçlar alınmasını sağlar.
  • Her çocuk doğru yaptığı bir davranıştan sonra övülmeyi hak eder. Onlara hem desteklendiklerini hissettirmek hem de kendilerini değerlendirmelerine yardımcı olmak önemlidir. “Sen bu yaptığın ödevle ilgili ne düşünüyorsun, sence nasıl olmuş? Evet, gerçekten harika yapmışsın, kendinle gurur duymalısın.” gibi cümlelerle desteklenebilir.
  • Bazen çocuk bir konuda başarmayı deniyorsa, sonuç mükemmel olmasa bile sadece bırakmadan deniyor olması takdir etmek için yeterli olmalıdır. “Matematiği sevmesen bile başında 1 saat oturduğunu ve elinden geleni yaptığını gördüm. Aferini hakettin.” veya “Evet bu sefer 2 almış olabilirsin. Olsun, bir dahakine daha çok zaman ayırır, elinden geldiğince iyi çalışırsın. Bakalım daha fazla emek koyunca kendini geçebilecek misin?” gibi ifadeler kullanılabilir.
  • Hiç kimse mükemmel değildir. Her çocuğun daha iyi olduğu konular vardır. Önemli olan bu yetenekleri öne çıkartmak ve zorlanılan alanlar ile ilgili baş etmeyi öğrenmektir. Eğer çocuğumuza elinden gelenin en iyisini yapmayı öğretiyorsak, bu onun hayatında aldığı yüksek notlardan daha çok işine yarar.
  • Okulda başarılı olmak uzun süreli bir maraton gibidir. Sadece bir dersteki başarı veya başarısızlık resmin genelini yansıtmayabilir. Önemli olan gelişime odaklanmaktır. Bazen düşüşler ve çıkışlar olabilir. Çocuğunuzu her durumda sevdiğinizi ve desteklediğinizi göstermek onun kaygısını azaltır ve gelişmesine yardımcı olur.
  • Çocuğunuzla zaman geçirmek ona verebileceğiniz en güzel hediyedir. Sadece notlar veya okul ile ilgili değil, onun ilgi alanları hakkında da sohbet edebilmek önemlidir. Onların kendilerini başarılı hissettikleri okul dışı konularda da destek gördüklerini bilmeleri gerekir. Çocukların, özellikle karne dönemlerinde aileleri ile olan ilişkilerinin asla sadece ders ve not temelli olmadığını hissetmeleri özgüvenli yetişmeleri için büyük önem taşır.

Karnesi iyi gelen çocuk nasıl motive edilmeli? Ne ile ödüllendirilmeli?

“Okula gitmek ve ders çalışmak çocuğun sorumluluğudur. “Karnen iyi notlarla dolu olursa sana hediye alırım” gibi bir yaklaşım yanlıştır. Bu şekildeki yaklaşımlar çocuğun her başarısında ya da yerine getirmesi gereken sorumluluklarında maddi imtiyaz veya hediye beklentisine neden olur.

Karneyi ödüllendirirken maddi ödülleri kullanmak ve pahalı hediyeler almak yerine çocuğu “fark etmek” ve manevi ödüllendirme olan “aferin, seninle gurur duyuyorum, ‘tebrik ederim vb” sözler daha faydalıdır. Sevgi ve takdir, çocuğa verilen en büyük hediyedir.”

“TATİLİ FIRSATA ÇEVİRİN, AİLE İÇİ İLİŞKİLERİ GÜÇLENDİRİN”

Derslerinde başarılı olan bir çocuk yarıyıl tatilini nasıl değerlendirmeli?

Çocuğunuzu tatilde ders çalışması için zorlamayın. Oyun, eğlence, dinlenme haklarına saygı gösteriniz ve buna yönelik planlar yapın. Aile içi ilişkilerin güçlendirmek ve çocuklarıyla birlikte kaliteli zaman geçirmesi açısından çalışan anne-babalar için okul tatili bulunmaz bir fırsattır. Sinema, tiyatro, şehir gezisi, hayvanat bahçesi, yürüyüş gibi çocuğunuzun hoşuna gidecek faaliyetleri birlikte gerçekleştirin. Tüm ailenin oynayabileceği oyunlar oynayabilirsiniz.

Çocuğunuzun evde olduğu saatlerde sıkılmaması için yaşına ve gelişimine uygun olarak ev sorumlulukları verebilirsiniz. Örneğin birlikte yemek, pasta veya börek pişirebilirsiniz. Bu onların hem büyüdüklerini hem de evde bir birey olarak yer aldıklarını pekiştirir.

SİHİRLİ CÜMLE: “BEN SANA GÜVENİYORUM”

Karnesi kötü gelen çocuğa nasıl yaklaşılmalı?

Öğrencinin dönem içindeki başarısının ve gayretinin göstergesi olarak kullanılan notlar bazen gereğinden fazla önemsenebilir. Çocuk daha iyi not alamadığı için suçlanabilir. Ailenin yaptığı baskı sonucunda çocuğun kendine olan güveni sarsılabilir. Ailesinin onu değil de notları önemsediği fikrine kapılarak kendini değersiz hissedebilir. Bu nedenle çocuğunuzun karnesi kötü ise onu korkutmayın. Zaten utanarak karnesini size gösterirken birde siz aşağılarsanız başarısızlığı kabullenir ve derslerini düzeltmek için hiçbir çaba harcamaz. Bu nedenle çocuğunuz karnesini getirdiğinde ders notları düşükte olsa, ona sarılıp, öpün ve ne olursa olsun sizin çocuğunuz olduğunu hissettirin. Notları düşük olduğu dersleri gülümsemeyerek “artık ikinci dönem biraz daha fazla çalışarak düzeltirsin, ben sana güveniyorum, daha başarılı olacaksın vb” diyerek moral vererek…yüreklendirin. Ona inandığınızı gösterin. Eğer özel desteğe ihtiyacı varsa tatil süresince fazla sıkmadan, özel bir öğretmenden destek alabilirsiniz.”

“ÖĞRENME SADECE MASA BAŞINDA OLMAZ”

Karnesi kötü gelen çocuk yarıyıl tatilini nasıl değerlendirmeli?

Çocuklarınızın karnesinde düşük notlar olsa bile tatilde dinlenmesine ve eğlenmesine izin vermelisiniz. Başarısız olduğu dersleri sürekli çocuğunuza hatırlatıp, tatilden mahrum edip, onun keyif alacağı zamanını zehir etmemelisiniz. Bunun yerine çocuğunuzla birlikte akademik başarısını arttırmak için çalışma programı hazırlayabilirsiniz. Çocuğun gelişimsel ve akademik durumuna göre tatilde olduğunu göz önünde tutarak oyun oynamaya uzun süre zaman ayırmanız gerekir.Unutmayın ki öğrenme sadece masa başında soru çözerek olmaz. Çocuklar oyun oynayarak da öğrenebilirler. Bu nedenle; çocuğunuza oynayarak öğreneceği etkinlikler seçebilirsiniz.”

Sınav kaygısı ile baş etme yolları

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla