Tıbbi ceza davalarında resmi bilirkişilik mercileri nelerdir?

Yazan Dr. Erkin Göçmen
16 Haziran 2015   |    5 Ekim 2021    |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Üye Yazıları Print

malpraktis-sigorta-hekimGerek ceza gerekse tazminat mahkemeleri, çözümü özel ve teknik bilgi gerektiren bir durumla karşılaştığında bilirkişiye başvurmalıdır. Söz gelimi bir tıbbi hata iddiasında olayın faili olan hekimin gerçekten kusurlu olup olmadığının anlaşılması için konunun mutlaka o daldan bir başka hekime incelettirilerek hekimin kusurunun bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde verilen kararın hukukiliği tartışmalı hale gelecektir. Ancak, hakim hukuki bilgi ile çözeceği bir sorun için bilirkişinin görüşüne başvuramaz.

CMK 63: Bilirkişi görüşü alınmalı

Nitekim Ceza Muhakemesi Kanununun 63 üncü maddesinde çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir denilmektedir. Bilirkişi görüşü alınmasına hem savcı hem de mahkeme karar verebilir.
Tıbbi malpraktis davalarında savcıların da azımsanmayacak bir oranda bilirkişiye başvurduklarını ve davalarını bu görüşe göre, açtıklarını görüyoruz ve bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Zira kusuru olmadığı halde insanların yıllar süren bir ceza yargılamasında sanık konumunda tutulması adalet duygusunu incitmektedir.

hekim-hata-kazaBuna rağmen savcılar olay hakkında bir idari soruşturma yapılmış ise bu soruşturmaların raporlarını kararlarına dayanak alabilmektedir. Hatta zaman zaman hiç şüphelilerin ifadesini almadan dava açan savcılara da rastlanmaktadır. Oysa idari soruşturmayı yapan kişiler hukukçu değildir ve bu kişilerin nitelemeleri ile dava açmak da tıpkı savcının bilirkişiye başvurmaması gibi adaletin sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesine engel olmaktadır.

Bu tür durumlarda özellikle sağlık görevlilerine ve avukatlara olay henüz savcılık soruşturması aşamasındayken de bilirkişi görüşünün alınmasını talep etmelerini önermekteyiz. Ayrıca tıbbi malpraktis davalarında savcılık soruşturması sırasında bilirkişiye müracaat edilmemesi iddianamenin iadesi sebebi de sayılabilir. Yeni ceza yargılama sistemimiz buna olanak tanımaktadır. Ancak hakimler bu kuralı işletmeye çok istekli görünmemektedir. Ülkemizde tıbbi ceza davalarında bilirkişilik yapan iki resmi mercii bulunmaktadır.

Yüksek Sağlık Şurası

2010 yılına kadar 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanununun 75 inci maddesine göre mahkemeler, tıp ve tıp mesleklerinin icrasından kaynaklanan suçlarda, öncelikle Yüksek Sağlık Şurasının oy ve görüşüne başvurmak zorundaydı. Ancak, bu zorunluluk Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Bu karardan sonra Mahkemeler isterlerse Yüksek Sağlık Şurasına müracaat etmektedir.

663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre, Yüksek Sağlık Şurasının sağlık meslek mensuplarının mesleklerini icra ederken ortaya çıkan adli konularda mahkemelere görüş verme ve idari soruşturmacılar için bilirkişi listesi belirleme görevi bulunmaktadır.

Adli Tıp Kurumu

adli-tip-kurumuKökleri Osmanlı İmparatorluğu’na dek uzanan Adli Tıp Kurumu, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak ve adli tıp uzmanlığı eğitimi vermek üzere kurulmuştur. Kurum son haline 1982 yılında çıkarılan Adli Tıp Kurumu Kanunu ile kavuşmuştur. Adli Tıp Kurumu Adalet Bakanlığına bağlıdır ve merkezi İstanbul’dadır. Merkez dışında çeşitli yerlerde ihtisas daireleri ve şubeleri bulunmaktadır. Birden fazla ihtisas dairesi bulunan yerlerde bir Adli Tıp Grup Başkanlığı oluşturulmaktadır.

Adli Tıp Kurumu’nun başkanı bir adli tıp uzmanıdır. Başkan yardımcılarının da en az bir tanesinin adli tıp uzmanı olması zorunludur. Genel kanının aksine, Kurum sadece tıbbi konularla ilgilenmez. Örneğin fizik incelemeler dairesinde silah, mermi, yazı, fotoğraf, resim, imza vb. incelemeler yapılırken; trafik dairesinde ise trafikle ilgili konularda gerekli incelemeler yapılmaktadır. Bununla birlikte Kurumun asli fonksiyonunun adli tıp konularında bilirkişilik yapmak olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemizde adli tıpla ilgili konularda tek resmi bilirkişilik kurumu Adli Tıp Kurumu değildir. Adli Tıp Kurumu Kanununun 31 inci maddesi ile yüksek öğretim kurumlarının da adli tıp konularında Ceza Muhakemeleri Kanununa göre resmi bilirkişi sayılacakları ifade edilmiştir. Adli Tıp Kurumunda tıpta uzmanlık eğitimi de verilmektedir.
Adli Tıp Kurumu bünyesinde altı ayrı ihtisas dairesi ve altı tane de ihtisas kurulu oluşturulmuştur. Adli Tıp Kurumuna bağlı ihtisas daireleri ve görevleri şunlardır:
1. Morg: Ceset ve ceset organları ile canlılara ait dokular ve kıllar üzerinde inceleme yapmak
2. Gözlem: Mahkeme ve savcılıklar tarafından gözlem altında tutulmasına karar verilenleri gözleme tabi tutmak
3. Kimyasal Tahliller: Toksikolojik, gıdayla ilgili, endüstriyel, narkotik, ilaç vb. maddelerle ilgili analizler yapmak
4. Biyoloji: Kanlı eşya, sperm lekesi, lekeli eşya, kan grupları, babalık tayini, kan syımı gibi tahliller yapmak
5. Fizik İncelemeler: Silah, mermi, yazı, fotoğraf, resim, imza, parmak izi, radyolojik ve klimatolojik incelemeler yapmak
6. Trafik: Trafik ile ilgili konularda incelemeler yapmak

İhtisas kurulları ise genel olarak bilirkişiler, ihtisas daireleri (fizik incelemeler ve trafik ihtisas dairesi hariç) ve adli tabipler tarafından verilen ve mahkemeler ve savcılıklarca yeterli bulunmayan veya çelişik bulunan raporları inceler ve bu hususta görüş bildirir. Ayrıca Kanunla her ihtisas kuruluna özel görevler de verilmiştir.

İhtisas kurulları başkanın başkanlığında en az dört üyenin katılımı ile toplanır. İhtisas kurullarında kararlar oy çokluğuyla alınır. İhtisas kurullarında çeşitli uzmanlık alanlarından uzmanlar bulunur. Örneğin üçüncü ihtisas kurulunda birer adli tıp, genel cerrahi, ortopedi, nöroloji, dahiliye ve göğüs hastalıkları uzmanı bulunur.

tip-hata-kazaİhtisas kurullarında incelenecek konuya göre ilgili uzmanın kurula katılımı zorunludur. Örneğin üçüncü ihtisas kuruluna verilen görevlerden birisi de meslek hastalıkları ilgili konulardır. Sözgelimi solunum sistemiyle ilgili bir meslek hastalığı davasında, üçüncü ihtisas kurulu göğüs hastalıkları uzmanı olmadan toplanamayacak ve karar alamayacaktır.

İhtisas kurullarının üye bileşimi ile her tür konuda sağlıklı ve yetkin kararlar alması olanaksızdır. Bu sebeple ihtisas kurulları (daireleri de) Adli Tıp Kurumu’nda bulunmayan uzmanlardan yararlanır ve gerektiğinde bu kişileri uzman bilirkişi olarak davet eder. Uzman kişiler oylamaya katılmaz ancak yazılı kanaatini belirtir. Bu uygulama bir çok sorunu da beraberinde getirmektedir.

Ağır ceza mahkemesi bulunan merkezlerde bir adli tıp şubesi kurulması ilkesel olarak benimsenmesine karşın, henüz bu tam olarak başarılamamıştır. Adli tıp şubelerinde en az bir adli tıp uzmanı bulunur. Ağır ceza mahkemesi bulunmayan ilçelerde de ihtiyaca göre adli tıp şubesi kurulabilmektedir. Adli tıp şubelerinde genel olarak otopsi, ölü muayenesi ve olay yeri incelemesi yapılmaktadır.

İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr

. Av. Erkin Göçmen’i Twitter’da takip etmek için tıklayın >

. Av. Erkin Göçmen’i Facebook’ta takip etmek için tıklayın >

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla