Kraniosakral ve osteopati terapi nedir, hangi rahatsızlıklara iyi gelir?

Yazan Uzm. Fzt. Ahmet Burak SEZGİN
9 Haziran 2017   |    12 Aralık 2019    |   Kategori: Ağrı, Fizik Tedavi, Üye Yazıları Print

İnsan hayatını etkileyen ağrılar, sızılar veya vücudun her türlü sıkıntısı yaşam kalitemizi son derece olumsuz etkiliyor. Kraniosakral terapi uygulaması yeni duyulan bir kavram. Fakat modern toplumun daha duyarlı hale geldiği günümüz şartlarında bu ve benzeri sorunları aşabilmek için oldukça rağbet gören bir uygulama. Ülkemizde yeni sayılabilecek bir sağaltım yöntemi olarak bu yöntem en azından sebebi olsun veya olmasın ortaya çıkan çeşitli sorunların giderilmesine cevap verebilecek nitelikte. Uygulama oldukça geniş yelpazede yer tutan çok çeşitli rahatsızlıkların tedavilerinde destekleyici bir rol üstlenmiş görünüyor. Doğal bir terapi şekli olan osteopatik terapi son yılların revaçta uygulamaları arasında geliyor.

İlk defa Amerikalı Dr. William Garner Sutherland tarafından keşfedilen terapi yöntemi vücudun belirli noktalarına yapılan yumuşak veya duruma göre sert dokunuşlarla sağaltımı hedefliyor. Bu keşfin üzerinden geçen zaman zarfında yöntemin uluslararası kabul görmesi ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmesi bu alanda oldukça önemli ilerlemeleri günümüze taşımıştır. Bir kısmı beynin ventrikül bölümünde kalan diğer kısmı omurilik içerisinde bulunan ve BOS sıvısı olarak nitelendirilen sıvıların vücut içerisindeki hareketlerinin dengelendiği Osteopati terapi yöntemleri arasındaki kraniosakral (craniosacral) terapi vücudun oto regülasyonu yani kendini iyileştirme yeteneğinin hatırlatılmasını ve bu süreci hızlandırmayı amaçlamaktadır.

Fizyoterapi ve Osteopatide Holistik (Bütüncül) yaklaşım!

Osteopati / kraniosakral terapi ile beyni çevreleyen doku uyarılmaktadır

Osteopat tarafından ellerin kullanıldığı bu doğal yöntem kullanılarak KSR olarak adlandırılan kraniyal bölgenin yani beyin ve devamında bağlantılı olduğu omurilik ile buna bağlı sinirlerin uyarılması veya diğer yöntemlerle sağaltımını sağlamaktadır. Dr. Sutherland tarafından belirlenen kavram daha sonra Dr. John UPLENDER tarafından bu bölgede gerçekleşen ritm değişikliklerinin bulunması ile farklı bir boyut kazanmıştır.

Kraniosakral ritmin yükselip alçalan bir yapıda olması nedeniyle ritmin kontrol edilebileceğini düşünen UPLENDER bu günkü kraniosakral terapinin temellerini atmıştır. Hastanın durumuna göre çeşitli tekniklerin ayrı ayrı uygulanabilmesi mümkün kılan bu yöntemleri kısaca incelemek gerekirse.

  • Miyofasiyel salım olarak tanımlanan bağdoku ile diğer dokularda daha fazla basınç uygulayarak tansiyon dengelenmesi amaçlanmaktadır.
  • Somatik rahatlamanın sağlanarak rahatsızlığın duygusal açıdan kontrolü esas alınmaktadır.

Kraniosakral terapide kişinin rahatsızlık durumuna göre seanslar osteopati terapist tarafından belirleniyor. Bu yöntemle yumuşak dokunun rahatlatılması, kemiklerde istenen ölçüde hareketin sağlanması, vücudun oto regülasyonunun aktive edilmesi, kronik ağrı ve sızıların giderilmesi, merkezi sinir sisteminin rahatlatılarak sorunların ortadan kaldırılması gibi birçok sorun çözüme kavuşturulabilmektedir.

Kraniosakral Terapi Hangi Rahatsızlıklara İyi geliyor?

Kraniosakral yöntem ile birçok rahatsızlık altta yatan her hangi bir sağlık sorunu yoksa giderilebilmektedir.

  • Boyun ve bel ağrıları
  • Hiper aktivite problemleri
  • Sportif faaliyetler neticesinde gelişen semptomlar
  • Denge sorunları
  • Kronik yorgunluğun giderilmesi
  • Çene ve diş kilitlenmesinin çözüme kavuşturulması
  • Öğrenim bozukluklarının giderilmesi
  • Somatik problemler
  • Migren
  • Duygusal sorunların aşılmasında
  • Belirli bir nedene dayanmayan tüm ağrı şikâyetlerinde

Görüldüğü üzere çok sayıda rahatsızlığın kraniosakral terapi yoluyla giderilebildiği bu yöntem uzman osteopatik terapistler tarafından uygulanmakta ve giderek artan bir sağaltım tercihi olarak hızla gelişmektedir.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) nedir? Korunma yöntemleri ve tedavisi!

Bütüncül bir bakış açısı ile desteklenen terapiye aynı zamanda diğer uygulamaların katılması terapinin tercih edilmesindeki önemli etkenlerin başında geliyor. Tabi bu noktada unutulmaması gereken olgu, ağrıların ortaya çıkmasının ardından gerçekleştirilecek tahlil ve gerekli tetkiklerin sonucunda bir bulguya rastlanılmaması durumunda craniosakral terapinin değerlendirilmesidir. Sözgelimi ventrikül bölümde meydana gelebilecek aşırı basınç artışı ile ortaya çıkan baş ağrı ciddi bir bulgudur ve kraniosakral terapi yöntemleri ile giderilemez. Dolayısıyla öncelikli olan rahatsızlığın kaynağının bulunması ve tıbbi müdahaledir.
Sağlıklı ve mutlu kalın.
Saygılarımla
Fzt. Ahmet Burak SEZGİN

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla