Çocukluk çağı obezitesinin artışı, erişkinlik obezitesine de yol açıyor!

Yazan Hatice Pala Kaya
28 Mayıs 2023   |    3 Haziran 2023    |   Kategori: Güncel / Literatür Print

Çocuk ve ergenlerde obezite görülme sıklığının hızla artış gösterdiğini belirten Prof. Dr. Zehra Aycan, obezitenin çocukluk döneminden itibaren kontrol altına alınması gerektiğini, erişkinlikteki obezitenin temellerinin çocukluk çağında atıldığını söyledi. Obez çocuğun obez erişkin olarak hayatına devam etme riskine dikkati çeken Prof. Dr. Aycan, erişkinlerdeki obezite artışının nedeninin çocuk ve ergen obezitesinin artışı ile ilişkili olduğunu kaydetti. Bu durumun çocukluktan erişkinliğe aktarılan bir süreç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aycan, “Çocukluk çağında obez olan bir kişi, %50-60 oranında erişkin dönemde de obez oluyor. Ergenlik döneminde obez olan bir ergen, %70-80 erişkin dönemde de obez olarak hayatına devam ediyor. Özellikle ergenlik dönemi çok kritik yani 10 ergenden 7’si obez ise 7 erişkin hayatına obez devam edecek demektir” dedi.

Türkiye’de her 5 çocuktan biri kilolu ve obez

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ergen Sağlığı Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zehra Aycan, Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’ya yaptığı açıklamada obezitenin artık sadece yetişkinleri değil, gençleri ve çocukları da etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olduğunu kaydetti.

Çocukluk çağı obezitesi ile ilgili yapılan çalışmalara değinen Prof. Dr. Aycan, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun ilkokul çağındaki çocuklarda obezite sıklığını belirlemek amacıyla yürüttüğü bir projenin sonuçlarına göre, Türkiye’de her 5 çocuktan birisinin kilolu ve obez, çocukluk çağı obezitesi sıklığının ise yüzde 25 civarında olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Zehra Aycan: Ergenlik dönemindeki alışkanlıklar sağlıklı bir yetişkinlik için önemli

Obez çocukların annelerinin yüzde 80-90’ı obez

Obezite gelişiminde genetik, davranışsal ve çevresel risk faktörlerinin çok önemli olduğunu aktaran Prof. Dr. Zehra Aycan, bir ailede anne kilolu ise çocuğunun da kilolu olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu kaydetti. Genetik faktörlerin, ebeveynlerin genlerinden kaynaklandığını ve sıklıkla çocukların aşırı kilolu olmalarına neden olduğunu hatırlatan Aycan, “Obez çocuk ve ergenlerde yaptığımız çalışmalarda görüyoruz ki, obez çocukların annelerinin obezite oranı yüzde 80-90. Babalarda oran biraz daha düşük. Obezitenin gelişmesinde genetik faktörleri göz ardı etmemek gerekiyor” dedi.

Ailenin, çocuğun beslenme alışkanlıkları geliştirmesinde en önemli çevresel etken olduğuna da işaret eden Prof. Dr. Aycan, özelikle annenin yeme davranışının çocuğun beslenmesinde çok etkisi olduğunun gözlendiğini, beslenme alışkanlığını annenin kazandırdığını vurguladı.

Obez çocuklarda Tip 2 diyabet görülme riski artıyor

Prof. Dr. Zehra Aycan, çocukluk çağı obezitesinin birçok hastalığı beraberinde getirdiğini, fazla kilonun metabolik ve kardiyovasküler sistem üzerine olumsuz etkilerinin yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da görülebildiğini anlattı.

Son yıllarda obezitenin şiddetinin arttığına işaret eden Prof. Dr. Aycan, “Giderek morbid obez dediğimiz daha şiddetli obezitenin oranının arttığını görüyoruz. Bu durum, obezitenin getirdiği şeker, tansiyon, kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarının daha erkene kaymasına neden oluyor. Tip 2 diyabet dediğimiz, erişkinlerde 40’lı-50’li yaşlarda daha çok da obezite ile görülen diyabeti artık çocuklarda ve ergenlerde de görür olduk. O nedenle obezitenin getirdiği diyabet, hipertansiyon, kalp ve kalp-damar hastalığı gibi diğer sorunlara daha çocukluk ve ergenlik yaşlarında rastlar olduk. Bunun yaşı da azaldı. 15 yaşında tanı koyacağımız Tip 2 diyabeti artık 10 yaşında görür olduk” diye konuştu.

Obezite erken ergenliği artırıyor

Obezitenin ılımlıdan daha şiddetli obeziteye doğru kayması ile birlikte kız çocuklarında ergenlik yaşının öne çekildiğinin altını çizen Prof. Dr. Aycan, “Özellikle Covid-19 pandemisi döneminde obezite ile birlikte erken ergenlikte bir patlama yaşadık. 10 hastadan 7’si erken ergenlik bulguları ile geliyordu. Kızlarda 8 yaşından önce meme büyümesinin ve kıllanmanın olması erken ergenlik olarak değerlendirilmeli. Bu durum hem çocuklar, hem de ebeveynler açısından oldukça önem taşıyor” dedi. Aycan, çok şiddetli obezitelerde hormonların dengesinin bozulduğunu ve aşırı kilonun erken ergenliğin tam tersi olarak ergenlik gecikmesine yol açabileceğini de sözlerine ekledi.

Obezite nedir? Kimlere morbid obez denebilir? Tedavisi mümkün mü?

Obezite, çocuklarda depresyon ve özgüven eksikliğine neden oluyor

Prof. Dr. Zehra Aycan, obezitenin çocukları sadece fiziksel olarak etkilemekle kalmadığını aynı zamanda psikolojik pek çok sorunu da beraberinde getirebildiğini vurguladı. Obez çocuklarda genellikle anksiyete, depresyon, kişilik bozuklukları, öz saygı eksikliği ve sosyal izolasyonun çok görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Aycan, “Akranlar ergenlik döneminde özellikle birbirlerine çok fazla psikolojik şiddet ve zorbalık uyguluyorlar. Obez çocuk etiketleniyor, arkadaşları şişko diyor, çocuğu damgalıyor. Dolayısıyla ergen mutsuz oluyor ve sosyal çevresinden uzaklaşma, eve kapanma başlıyor. Eve kapandıkça, yeme artıyor ve böyle bir kısır döngüye giriyor. İlişkilerin bozulması sonucu depresyona yatkınlık çok oluyor. Öz saygıları azalıyor ve bazen bu o kadar kafaya takılan bir şey oluyor ki, o etiketlenmenin sonucunda anoreksiyaya kadar gidiyor” dedi.

Ergenlik çağındaki gençlerin en çok atladığı öğün kahvaltı

Ergenlik döneminde sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı alışkanlığı kazanılmasının sağlıklı bir yetişkinlik dönemi için çok önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Aycan, ergenlerde düzensiz beslenmenin çok yaygın olduğunu ve bu süreçte en fazla görülen olumsuz alışkanlıklarından birinin öğün atlama olduğunu söyledi.

Ergenlerin en sık atladıkları öğünün, sabah kahvaltısı olduğunu belirten Prof. Dr. Aycan, şunları kaydetti: “Beslenme alışkanlıkları değerlendirildiğinde ergenlerin en sık kahvaltıyı atladığını görüyoruz. Sabah yemiyorlar, kahvaltı atlayan ergen oranı %70-80 civarında. Öğlen ne bulursa yiyorlar, sonra da akşam yemeğe başlıyorlar. Geç yattıkları için beslenme alışkanlıkları tamamen geceye kayıyor, uyku düzenleri bozuluyor.

Toplum sağlığını tehdit eden obezite sağlık harcamalarını da %22 artırıyor

Uyumadıkça atıştırmalıklar devreye giriyor, obezitede onun da çok etkisi var. Yaşam şekli dediğimiz şey bu, sadece beslenmeye odaklı değil aslında. Mesela; uyku düzeninin sağlanmış olması obezitenin önlenmesinde çok önemli, hormonların dengesi oturuyor. Ergenler sosyal medya nedeniyle ekran karşısında geceleri çok fazla vakit geçirdikleri için hem fazla hem de zamansız yiyorlar.”

Porsiyon kontrolü ve önemi

Sağlıklı beslenmede porsiyon kontrolü yapmanın ve doğru besinleri seçmenin önemine değinen Prof. Dr. Zehra Aycan, “Sağlıklı beslenmede porsiyonlar çok önemli. Biz buna glisemik yük diyoruz. Çok sağlıklı diye bir sebze yemeği üç tabak veya salata 5 porsiyon tüketilmemeli. Dengeli beslenmede besin içeriklerinin %50-55’i karbonhidratlardan gelir yani ekmek ve unlu mamuller, baklagiller, karbonhidrat ağırlıklıdır. %25 kadarı yağdan gelir, diğerinin de proteinlerden gelmesi lazım. Bu denge kapsamında, evet ben bunu sağlıyorum deyip, iki büyük porsiyon yerseniz bu da sağlıksız olur. O nedenle miktarı çok önemsiyorum. Ölçülü yiyeceğiz, miktarı yani glisemik yükümüzü azaltacağız” dedi.

Obeziteyle mücadeleye toplumun bütün kesimleri dahil olmalı

Obezitenin artışını durdurmak için çocukluktan itibaren önlem alınması gerektiğini, aile ve çocuğun obezite ile mücadele sürecinde sağlıklı beslenme alışkanlıkları, davranış ve yaşam tarzı değişiklikleri konusunda bilgilendirilmeleri ve hatta obezitenin sadece sağlık sektörünün sorunu olmaktan çıkartılıp, okullarda öğretmenlerin, bütün eğitim katmanlarının bu işe dahil olmaları gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Zehra Aycan, “Bebeklikte, çocuklukta benimsediğimiz yeme alışkanlıklarımızı sürdürüyoruz. Geçici dönem, belki dalgalanmalar olsa bile o damak tadını hep arıyoruz. Onun için bebeklikten itibaren çocukların sağlıklı beslenme ile tanıştırılmaları gerekiyor, okullarımızda bu beslenme alışkanlıklarının oturtulması gerekiyor. Okuldaki yemekler sağlıklı beslenme için çok önemli. Birçok okulda öğle yemek veriliyor ve orada bir kontrolden geçiyor. Hem açlık çeken çocuk, hem obez çocuk için dengeli bir beslenme oluyor” diye konuştu.

Sosyoekonomik düzey ve obezite arasındaki ilişki

Obezite ile gelir düzeyi arasında bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Zehra Aycan, sosyoekonomik durumu yüksek olan ailelerde tüketilen yiyeceklerin çeşitlilik ve miktarının artması, ayrıca fast-food alışkanlığı ve çocuğun üzerinde kural koyamama gibi nedenlerle obezitenin daha çok görüldüğünü, sosyoekonomik düzeyi çok düşük ailelerde ise ekonomik nedenlerle beslenmenin zorunlu olarak kötü tarafa doğru kaydığını, sağlıksız beslenmenin de obezite yarattığını ifade etti.

Obezite sorunu olan erkek çocukların erişkinlikte kısırlık riski çok yüksek!

Pandemide çocuklarda ve ergenlerde obezite arttı

Covid-19 pandemisi döneminde çocuklarda ve ergenlerde obezitenin yaklaşık 2 kat arttığına dikkati çeken Prof. Dr. Aycan, “Ergenlerde ve çocuklarda eve kapanışla birlikte yeme miktarları ve hareketsizlik arttı. Aslında enerji dengesi çok basit; harcayabiliyorsan, yiyebilirsin. Covid-19 döneminde enerjimizi harcayamadık, dışarı çıkmadık, evde çok hareketsiz kaldık, ekran başında çok oturduk, o nedenle de obezite arttı. Aslında beklenen bir şeydi bu. Pandemide obezite yaklaşık 1,5-2 kat arttı” bilgisini verdi.

Prematüre doğan çocuklar obezite riski altında

Anne karnında itibaren obezite için alınması gereken önlemlere de değinen Prof. Dr. Zehra Aycan, günümüzde düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelen çocukların çok ciddi bir popülasyonu oluşturduğunu, özellikle prematüre bebeklerde büyüme yetersizliği kadar obezitenin de riskli bir durum olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Aycan, şunları kaydetti: “2500 gramın altında doğan çocuklarda ailelerin, bir an evvel çocuk toparlansın diye çok fazla mama vermesi, ek gıdalara hızlı başlama ve miktarı artırma, bir an evvel çocuğu şişmanlatma eğilimi oluyor. Bu yapılmaması gereken bir şey. O çocuklar eğer bebeklikte böyle bir beslenme ile tanışırlarsa hem çocukluk çağında, hem ergenlikte, hem de erişkinlikte obez olma riskleri çok fazla. Ayrıca obezitenin getirdiği kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, erken ergenlik gibi diğer sorunlara da daha şiddetli ve daha erken yaşta yakalanma riskleri daha fazla. Onun için 2500 gramın altında doğan çocukların yavaş büyütülmesi, anne sütünün yeterli olduğunun bilinmesi, özellikle 6 ay hiçbir gıda verilmeden sadece anne sütüyle beslenmesi çok önemli.”

Çocukluk çağı obezite tedavisinde Bariatik Cerrahi Uygulaması

Çocukluk çağı obezitesinin tedavisi için öncelikle uygun beslenme, egzersiz ve davranış değişikliğini içeren kapsamlı bir program oluşturmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Zehra Aycan, bu faktörlerin tedavi yaklaşımının temeli olduğunu fakat çocukta diyabet için bir risk oluştuysa, ilaç ya da insülin tedavilerine başlandığını kaydetti.

Çok aşırı şişman ve artık tedavi anlamında yapılacaklar tüketilmiş ağır obezitesi olan çocuklarda bariatrik cerrahi uygulamasının da bir alternatif olabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Aycan, bu uygulamanın belli kriterlere göre yapıldığını, bariatrik cerrahiye konseylerin karar vermesi gerektiğini, her isteyene yapılmadığını, bir üniversite hastanesi ya da eğitim araştırma hastanesi gibi çok deneyimli merkezlerde, çocuk endokrin, çocuk cerrahisi gibi multidisipliner ekiplerin hastayı izleyeceği yerlerde yapılması gerektiğini anlattı.

Leptin eksikliğinden kaynaklı nadir hastalık riski de var

Prof. Dr. Zehra Aycan, nadir hastalıklar sınıfından olan leptin eksikliğinden kaynaklı aşırı obezitenin de bulunduğunu belirterek, bu hastalığın leptin hormonundaki dengesizlikten kaynaklandığını kaydetti.

Prof. Dr. Kamil Gülpınar: Obezite ergenlerde beyin hasarına yol açıyor

Yanlış beslenmeye dayalı çocuk obezitesinin 4-5 yaşlarında belirgin hale geldiğini, bu tip obezitenin ise bebeklikte geliştiğini belirten Prof. Dr. Zehra Aycan, “Bu obezitenin ayırıcı tanısında kilo almanın erken başlaması önemli. Mesela; çocuk doğduktan sonra normal, sağlıklı beslenmesine rağmen ilk 6 ayda, 1 yaşta çok aşırı kilo almaya başlıyor. Durdurulamayan bir iştahı oluyor. Onlarda da genetik çalışmalar yaparak, oradaki hastalığın nedenini bulup, nedene yönelik tedaviler geliştiriliyor” bilgisini verdi.

Bu tür obezite ve kilo dengesizliğinin leptin hormonuyla ilgili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aycan, hastalığın teşhis edilmesi durumunda tedavisi için endikasyon dışı olarak Türkiye İlaç ve Eczacılık Kurumu’na başvuru yapıldığını ve tedavisinin yapılabildiğini bildirdi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla