Romatoid artritte remisyon fenomeni yeniden tanımladı

28 Mayıs 2011   |    4 Ocak 2020    |   Kategori: İç Hastalıkları, Romatizmal Hastalıklar Print

RA tedavisinde remisyon artık daha kolay ulaşılabilir bir hedef! Amerikan Romatoloji Derneği (ACR), ileride yapılacak RA klinik çalışmalarında kullanılmak üzere, romatoid artrit remisyonu için iki yeni tanım önerdi. Arthritis & Rheumatism’in Mart sayısında yayımlanan araştırmaya göre, klinik çalışmalara katılan RA hastalarının remisyonda oldukları artık yeni kriterlerle belirlenecek. Çalışmanın araştırmacısı Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. David T. Felson, romatoid artritte yeni tedavi stratejilerinin uygulanmasıyla birlikte, remisyonun da ulaşılabilir bir hedef haline geldiğini, ancak klinik çalışmalarda kullanılmak üzere yeni bir remisyon tanımı yapılması gerektiğini belirtti. Dr. Felson, bir çalışmada bu tanımlardan birinin önceden seçilmesi gerektiğinin ve hasta bu tanıma uyarsa, remisyonda olduğuna karar verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Amerikan Romatoloji Derneği uzmanlarınca yürütülen ortak çalışmaya göre, klinik çalışmalara katılan RA hastalarının remisyonda olduklarını şu kritlerleri taşıyor olması gerekiyor: “Hassas eklem sayısı, şişmiş eklem sayısı (28 eklem), CRP (mg/dL) ve hastanın global değerlendirme skoru (0-10 arasında). Basitleştirilmiş Hastalık Aktivite İndeksi (dört sonuç ölçümü ve hekimin 0-100 arası verdiği global değerlendirme skoru)”

Romatoid Artrit hastaları tedavi konusunda cesaretlendirilmeli

Romatoid artrit genellikle eklemlerde şişlik ve hassasiyet ve bir inflamasyon belirteci olan kanda CRP düzeyinin yükselmesi ile karakterize bir hastalıktır. Bununla birlikte, hasta ve hekim tarafından yapılan değerlendirme ve muayeneler, hastalık aktivitesinin düzeyini yansıtır. Bu çalışmada araştırmacılar hastalığın derecesini anlatmak için kullanılan tanımları inceledi. Bu tanımlar, oluşabilecek hasarları önlemek için hastalık aktivitesini geriye çevirmek amacıyla RA tedavi hedefleri ile tutarlıdır. Böylece, hastalık bulgu ve belirtilerini taşımayan hastaların remisyonda olduğu ve fiziksel engelliliğinin azami düzeyde azaldığı ve eklem hasarının ilerlemediği varsayılır.

Romatolojik Sonuç Ölçümleri Girişimi ile birlikte, ACR ve Avrupa Romatizma Derneği, romatoloji uzmanlarının klinik çalışmalarda kullanabileceği remisyon tanımı oluşturmak için bir araya geldi. Çalışmanın araştırmacısı Prof. Dr. Felson, romatoid artritte yeni tedavi stratejilerinin uygulanmasıyla birlikte, remisyonun da ulaşılabilir bir hedef haline geldiğini belirtti. 1981 yılında ACR’nin yol açtığı ve gelişen tedaviler ve mevcut remisyon tanısı arasındaki farklılığın giderilmesi için araştırmacılar kolları sıvadı. Araştırmacıların yarattığı yeni tanım ise klinik çalışmalarda test edildi.

Öncelikle araştırma kurulu remisyonu karşılayacak bir tanım oluşturmak için yola çıktı. ACR’nin temel hastalık aktivitesi ölçüm kriterlerini de göz önünde bulundurarak (hassas eklem sayısı, şişmiş eklem sayısı, hastanın ağrı skoru, hastanın ve hekimin global hastalık aktivitesi değerlendirmesi, hastanın fiziksel fonksiyonu ve CRP düzeylerinin laboratuvar değerleri), kurul üyeleri bir hastanın remisyona girdiğini anlatmak için en yüksek eşik değerleri üzerinde düşünmeye başladı. Araştırma sonucunda birkaç remisyon tanımı üzerinde mutabık olundu ve bu tanımlar mevcut RA çalışmalarının sonuçları ile birlikte karşılaştırıldı.

Çalışmanın araştırmacılarından Prof. Dr. Josef Smolen ise çeşitli remisyon tanımları üzerinde yoğunlaştıklarını ve daha sonra her bir tanımı RA çalışmalarında denediklerini belirtti. Prof. Dr. Smolen, esas öğrenmek istedikleri şeyin remisyonun hastalığın seyrini olumlu etkileyip etkilemedikleri olduğunu dile getirdi.

Romatoid Artrit tehlikeli bacak ve akciğer pıhtısı riskini artırıyor!

Prof. Dr. Smolen, hasta uzmanlarını çalışmaya dahil ederek ve birtakım testler yaparak, bu iki konsepti bir tanımda birleştirmeyi başardı. Prof. Dr. Smolen, “Fizik muayene ve laboratuvar testleri remisyonu işaret ediyor mu?” ve “Hastanın muayenesi remisyonu gösteriyor mu?” sorularının çok önemli olduğunu ve RA remisyonunun yeniden tanımlanmasında önemli bir rol oynadığını belirtti.

Olumlu bir sonuç almak için kurul hem remisyonun eklem hasarının durduğunu gösteren klinik bir kanıtı olup olmadığı hem de remisyonda olan hastanın günlük aktivitelerini yapıp yapamadığı üzerinde yoğunlaştı. Remisyon hem hastanın kendini iyi hissettiği ve fonksiyonlarının daha iyi çalıştığını gösteren gözleme dayalı bir kanıt hem de hastalığın durduğunu gösteren radyografik bir kanıt gerektirdiğinden, araştırmaya altı uzmanın daha katılması istendi.

Prof. Dr. Smolen, bir çalışmada bu tanımlardan birinin önceden seçilmesi gerektiğinin ve hasta bu tanıma uyarsa, remisyonda olduğuna karar verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Smolen, bir sonraki basamağın bu tanımların klinik uygulamada ne denli kullanışlı olduğunu test etmek olduğunu söyledi ve ekledi: “Klinik çalışmalarda olduğu üzere, remisyon klinik uygulamada da değerlendirilebilir bir kriter olmalı.”

KAYNAK: American College of Rheumatology European League Against Rheumatism provisional definition of remission in rheumatoid arthritis. Arthritis & Rheumatism. David T. Felson, S. Smolen, Georg Wells, B Zhang, Lilian  D. van Tuyl, Julia Funovits, Danel Aletaha.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla