Türk doktorlardan devrim gibi uygulama! Kök hücreden çene kemiği yapıldı

Kategori: Sağlık Gündemi Print

Genç yaşta kemik tümörü nedeniyle defalarca ameliyat olan ve sonunda çene kemiğini kaybeden Neslihan Karakaşlılar ile Türk doktorların onu, ‘hayata bağlayan’ hikayesinin bilimsel öyküsü, 7 Mart 2017, Salı Günü, Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında paylaşıldı. Daha 17 yaşındayken tanıştığı çene kemiği tümörü nedeniyle defalarca ameliyat olan ve alt çene kemiğinin 17 cm’lik kısmını kaybeden Neslihan Karakaşlılar, ölü bir kemiğin kök hücresiyle canlandırılarak çene kemiğine naklinden sonra hayata umutla baktığını söyledi. Bugüne kadar yalnızca 3 cm’lik kemiklerin canlandırabildiğini, daha uzun kemiklerde başarılı olunamadığını belirten uzmanlar, ilk kez 17 cm’lik bir kemiğin canlandırılarak nakledilmesinin kemik kaybına uğrayan hastalar için yeni bir umut olacağını belirttiler.

Neslihan Karakaşlılar’ın hastalık ve tedavisi bilinen hikayelerden biri değil. O, bilim dünyasında ses getirecek kök hücresinden kemik üretilme ve nakledilme hikayesinin ve Türk doktorlarının dünya tıbbına armağan ettiği büyük bir projenin de baş kahramanı… Acıbadem Atakent Hastanesi’nde, bu projede yer alan araştırmacılar ile alt çene kemiğinin yarısını kaybeden ve sonrasında kök hücre ile canlandırılan kemik nakliyle yeni bir hayata başlayan Neslihan Karakaşlılar’ın katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıya; Sanayi Bilim ve Ticaret Bakanlığı’nın desteği, Acıbadem Labmed ve Acıbadem Labcell’in katkılarıyla Bezmi Alem Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, Balta Limanı Kemik Hastalıkları Hastanesi’ndeki araştırmacılar tarafından gerçekleşen “Biyokemik” projesi ekibinden; Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın, Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Prof. Dr. Ethem Güneren, Doç. Dr. Kahraman Öztürk, Prof. Dr. Halil İbrahim Canter, Doç. Dr. Sabri Cemil İşler, Dr. Adnan Erdem de katıldı.

Çenemdeki tümör 3 mm’den 7 cm’ye büyüyordu

Toplantıda tedavi hikayesini paylaşan Neslihan Karakaşlılar, duygu dolu anlar yaşadı. 2005 yılında, 13 yaşındayken bir şişlik nedeniyle gittiği uzmanların, kendisine tümör teşhisi koyduklarını belirten Neslihan Karakaşlılar sözlerine şöyle devam etti:
“Doktorlar, çenemdeki tümörün giderek büyüyeceğini ve şekil bozukluğuna yol açacağını söylediler. 2006 yılında ameliyat oldum. Tümör kazınacak ve çene kemiğimdeki incelmeden dolayı kemiğime destek amaçlı bir madde konulacaktı. Konuldu da! Ama bir sene sonra o 3 mm’lik tümör yeniden büyüdü. Sanki çenem durmadan büyüyordu. 7 cm’lik bir tümör olmuştu artık. Tek çözümü vardı; tümör büyüyecek, ben her sene onu kazıtacaktım. Yeniden ve yeniden ameliyat olmam gerekecekti ömrümün sonuna kadar”

Bu sıkıntılı süreçte farklı uzmanlara başvurduğunu, 2010 yılında Estetik Rekonstüriktif ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın ile tanıştığını belirten Neslihan Karakaşlılar, doktorundan hastalığının “Fibröz Displazi” olduğunu öğrendiğini söyledi.

Aynı yıl, kazınma nedeniyle işlevini yerine getiremeyen çene kemiğinin 8 santimlik kısmına leğen kemiğinden alınan bir parçanın Prof. Dr. Veli Karaaltın tarafından nakil yapıldığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:  “Leğen kemiğinden alınan parçanın nakli başarılı geçmişti ama enfeksiyon kapınca tekrar ameliyat oldum. Ama kemiği kurtaramadık. Bir kısmı sürekli çürüyordu. Ameliyat yerim, ağzımın içinde ve sürekli ıslak olduğu için yaralarım bir türlü kapanmıyordu. Yeniden nakil yapılması gerekti hem de bu kez kaval kemiğimden alınıp nakledilecekti. Yani çenemi düzeltmek için bu kez, kaval kemiğimden 17 cm’lik bir kısmı kaybedecektim”

5 yıl heyecanla bekledim!

Kendisine kök hücre ile kemik naklinden bahsedilince hiç düşünmeden “Evet” dediğini söyleyen Neslihan Karakaşlılar, yaşadığı duyguları şöyle ifade etti: “Tam yüzünüzde, durmadan büyüyen bir tümör var. Siz kazıdıkça o büyüyor ve çene kemiğini yok ediyor. Doğru dürüst yemek yiyemiyorsunuz, beslenemiyorsunuz, konuşmada zorluk çekiyorsunuz, yüzde asimetri yarattığı için insanlar size sürekli soruyor. Böyle bir hayatı kim ister? Bu sorundan kurtulmak için gerçekten elimden geleni yaptım.

Doktorlarıma, projeye inandım. Sabır ettim, umut ettim. Nakil başarıyla geçti. Nakilden sonra da heyecanım bitmedi. Bu kez canlılığını sürdürecek mi diye merak ettik doktorlarımızla birlikte. Tam 5 yıl sonra, ‘Tamam’ dediler. ‘Artık bu kemik senin kemiğin oldu’. O kadar sevindim ki anlatamam! Bu proje benim hayatımı değiştirdi. Şimdi 24 yaşındayım. 1 ay önce evlendim. 13 yaşımda tanıştığım bu hastalığa doktorlarımızın böyle güzel bir çözüm bulunması, benim de hayata olan inancımı pekiştirdi. Eminim benim gibi birçok hastanın hayatını değiştirecek. Araştırmacılara teşekkür ediyorum”

Bir hayaldi gerçek oldu!

Estetik, Rekonstüriktif ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Veli Karaaltın, 2006 yılında başlanan “Biyokemik” projesinin tüm araştırmacılara heyecan verdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Yakın geleceğin “Plastik ve Rekonstrüktif cerrahisi”nde yeniden yapılandırma ve şiddetli doku kayıplarında doku mühendisliği vazgeçilmez bir tedavi yöntemi olacaktır. Günümüzün yeniden yapılandırma ve organ nakil cerrahisinde ise çözüm, hastanın kendi öz kaynakları veya bağışlanan organ nakilleri ile (Karaciğer nakli, Yüz nakli vb.) gerçekleştirilmektedir.

Ancak, bu yöntemlerin en olumsuz yönleri ise dokuların alındığı yerde kalıcı sekel bırakılmaktadır. Öte yandan, kadavradan yapılan doku transferleri ve organ nakli yapılan hastada savunma sistemini baskılayacak ilaç alımları ile gerçekleştirilmektedir, bu da başlı başına bir çok hastalığa neden olmaktadır.

İşte “Biyokemik” projesi bu sorunlara ve doku mühendisliğine önemli bir ilham kaynağı olacaktır. Zira proje ile önemli bir tedavi yönteminin ilk basamağına çıktık. Projenin ana fikri ise, bağışlanan dokuları hücrelerden arındırarak ve belirli laboratuvar şartlarında saklamaktır. Ardından, bu saklanan dokular, hastanın kendi kök hücreleri ile işlenerek canlı bir doku veya organ haline getirilecek ve hastanın kayıp bölgesine nakledilecektir. Böylece hastada, kalıcı sakatlıkların oluşmasını veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanılmasını ortadan kaldıracaktır”

Canlı bir kemik yapabilir miyiz sorusundan yola çıktık

Acıbadem Labcell Direktörü, Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı, ölü bir kemiğin kök hücre ile canlandırılması sürecini şöyle ifade etti: “Araştırmaya başlarken ölü bir kemik dokusunda, 3 cm’den büyük canlı kemik üretilmesi ve hastaya naklinden sonra canlılığını sürdürmesini nasıl sağlayabiliriz diye düşündük. Çünkü bu kadar büyük kemik dokusunun beslenme problemleri yaşandığı ve bu problemler nedeniyle nakledilen kemiğin kısa sürede küçüldüğünü ve eridiğini biliyorduk.

Farklı dokuya sahip olan kemikler nakledildiğinde hastanın bağışıklık dokusu tarafından reddediliyordu. Dolayısıyla şöyle düşündük; herhangi bir insana ait kemiği alıp onu içindeki hücrelerden, dokusu farklı olan hücrelerden arındırıp sonra hastanın hücreleri ile yeniden kaplar ve canlandırırsak doku uyum sorununu çözeriz. Bu arada da kemiğin kanlanabilmesi için de kemik içerisinde ince kanallar yani yapay damar bölgeleri oluşturursak 3 santimden daha büyük kemikleri de nakletme şansımız olabilirdi.”

Özel yöntemlerle kemiği canlandırdık

Araştırmaya önce hayvan deneyleriyle başladıklarını ve başarılı sonuçlar aldıklarını söyleyen Prof. Dr. Ercüment Ovalı, yurtdışından hücre nişleri korunmuş bir kemik getirttiklerini belirterek “Laboratuvarda artık hücrelerinden temizledik, bu yarı canlı kemiğin bazı yöntemlerle kendini beslemesi için damar yapısı şeklinde kanallar açtık. Bu kanallara yeni hücreler yerleştirdik ve laboratuvarda canlılığını sağladık. İlk defa 3 cm’den büyük 17 cm’lik bir kemik canlandırdık. Prof. Dr. Veli Karaaltın tarafından nakledildi hastamıza. 5 yıl bekledik. Kemik hala canlı ve doku reddi sorunu yok!” dedi.

Neslihan Karakaşlılar’a yapılan naklin, kemik kaybına uğrayan birçok insan için bir umut olacağını belirten Prof. Dr. Ovalı, bundan sonraki süreçte, Türkiye’de de bu tip kemik üretilecek bir doku bankasına ihtiyaç duyulacağını da sözlerine ekledi.

Daha çok araştırma yapmalıyız!

Toplantıya katılan Bezmi Alem Üniversitesi Estetik Rekonstüriktif ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ethem Güneren “Doku mühendisliği, temel araştırma alanı dünyada en önemli alanlardan biri. Yarın öbür gün uzmanlar, bu alandaki ürünleri adeta bir paketin içinden alıp, nakil edecekler hastalara. Yani o kadar sık uygulanacak bir yöntem olacak. İşte bizler de, ilerde bu ürünleri başkalarından alan “basit ve pasif tüketici” durumunda devam etmek istemiyorsak, bu araştırmalara bu günden çok büyük, emek vermeli ve kaynak ayırmalıyız. Bizlerin bu projede çalışmak için imkan hazırlayan, öncelikle Türkiye Bilim ve Sanayi Bakanlığı’na çok teşekkür ediyoruz” dedi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla