
Aynadaki yansımamız, ruhumuzun ve enerjimizin dışa vuran bir portresidir. Ancak zaman, yer çekimi ve genetik mirasımız, bu portreye istemediğimiz fırça darbeleri ekleyebilir. Yorgun bir ifade, yüzün genel ahengiyle uyumsuz bir burun ya da belirginliğini yitirmiş yüz hatları… Modern tıp ve estetik cerrahi, bu noktada devreye girerek kişinin kendini daha iyi hissetmesi, içindeki enerjiyle dış görünüşünü yeniden senkronize etmesi için birbirinden etkili çözümler sunuyor.
Yüz estetiği dendiğinde akla ilk gelen, en çok merak edilen ve en çarpıcı sonuçlar vadeden üç temel işlemi, alanında öncü isimlere sorduk. Göz kapaklarındaki o yorgun ifadeden nasıl kurtulacağımızı Dr. Berkay Akmaz’dan, yüzün merkezindeki estetik ve fonksiyonel dengeyi Dr. Yunus Kaplan’dan ve zamanın izlerini nasıl daha zarif bir şekilde silebileceğimizi Dr. Erman Ak’tan dinledik. İşte, üç uzman cerrahın gözünden yüz gençleştirme ve estetiğinin sırları…
Hocam, çoğu insan yaşlanma belirtilerini ilk olarak göz çevresinde fark ediyor. Göz kapağı estetiği (blefaroplasti) bu noktada nasıl bir çözüm sunuyor ve bu işlem sadece estetik bir kaygıyla mı yapılıyor?
“Bu çok doğru bir tespit,” diye söze başlıyor Göz Doktoru Berkay Akmaz. “Gözler, ifademizin ve iletişimimizin merkezidir. Karşımızdaki insanla konuşurken ilk olarak gözlerine odaklanırız. Dolayısıyla bu bölgedeki en ufak bir deformasyon bile kişiyi olduğundan daha yorgun, üzgün, hatta bazen sinirli gösterebilir. Biz bu duruma ‘yorgun ifade’ diyoruz.” Dr. Akmaz, konuyu detaylandırarak devam ediyor:
“Üst göz kapağındaki deri fazlalığı, zamanla kirpiklerin üzerine yığılarak göz kapağını ağırlaştırır. Bu durum sabahları yorgun uyanma hissine, makyaj yaparken zorlanmaya ve ileri vakalarda görme alanının üst kısmının daralmasına bile neden olabilir. Yani konu sadece estetik değildir, fonksiyonel bir boyutu da vardır. Alt göz kapaklarında ise durum biraz daha farklı. Burada genellikle genetik yatkınlıkla da ortaya çıkabilen yağ torbalanmaları ve deri gevşemesi görürüz. Bu torbalanmalar, ne kadar dinlenirseniz dinlenin, size uykusuz ve bitkin bir görünüm verir.
Göz kapağı estetiği, yani blefaroplasti, işte bu sorunlara odaklanan, son derece etkili ve hasta memnuniyeti yüksek bir cerrahidir. Üst kapakta, katlantı çizgisinin içinden yaptığımız bir kesi ile fazla deriyi, gerekliyse kas dokusunu ve fıtıklaşmış yağ yastıkçıklarını alıyoruz. İz, tam kapak katlantısına gizlendiği için bir süre sonra neredeyse görünmez hale gelir. Alt kapakta ise, eğer sadece yağ torbalanması varsa kirpiğin hemen içinden, yani transkonjonjonktival dediğimiz izsiz bir yöntemle bu yağları alabiliyor veya yeniden şekillendirebiliyoruz.
Eğer deri fazlalığı da varsa, kesiyi kirpiklerin hemen altından yaparak hem deriyi hem de yağları düzeltiyoruz. Hastalarımızın en çok şaşırdığı şey, bu kadar küçük bir dokunuşun yüzün genel ifadesini ne denli pozitif yönde değiştirdiğidir. Amacımız asla kişinin karakteristik bakışını değiştirmek değil aksine yılların ve yer çekiminin eklediği o yorgun ve hüzünlü perdeyi kaldırarak kişinin daha dinç, daha canlı ve enerjik bakışlarını geri kazandırmaktır. Bu işlem deyim yerindeyse ruhun aynasını parlatma sanatıdır.”
Hocam, burun estetiği (rinoplasti) belki de en çok bilinen estetik operasyon. Ancak beklentiler de bir o kadar yüksek. Başarılı bir burun estetiğini tanımlayan unsurlar nelerdir ve bu süreçte hastaları neler bekliyor?
“Rinoplasti, gerçekten de estetik cerrahinin zirve noktalarından biridir,” diyor Dr. Yunus Kaplan. “Çünkü burun, yüzün tam merkezinde yer alan ve üç boyutlu yapısıyla hem estetik hem de fonksiyonel olarak en karmaşık organlardan biridir. Başarılı bir burun estetiğini sadece ‘güzel’ bir burun olarak tanımlamak çok eksik kalır. Başarı; yüzün diğer unsurlarıyla (alın, gözler, çene, dudaklar) tam bir uyum içinde olan doğal görünen, ameliyatlı olduğu belli olmayan ve en önemlisi sağlıklı nefes alabilen bir burun yaratmaktır.” Dr. Kaplan, kişiye özel yaklaşımın altını çiziyor:
“Bizim için ‘ideal burun’ diye bir kavram yoktur; ‘kişiye özel ideal burun’ vardır. Her yüzün dinamiği, cilt yapısı, kemik ve kıkırdak anatomisi farklıdır. Bu nedenle ameliyat öncesi görüşme, rinoplastinin en kritik aşamasıdır. Hastamızı dinler, beklentilerini anlar, yüzünün oranlarını analiz eder ve bilgisayar simülasyonları ile olası sonuçları birlikte değerlendiririz. Bu aşamada hastanın beklentilerinin gerçekçi olması ve cerrah ile hasta arasında tam bir güven ilişkisi kurulması esastır. Rinoplasti sadece estetik bir işlem de değildir. Pek çok hastamızda burun kemiği eğriliği (deviasyon) veya et büyümesi (konka hipertrofisi) gibi nefes almayı zorlaştıran problemler de bulunur. Aynı operasyon sırasında bu fonksiyonel sorunları da çözerek hastanın yaşam kalitesini artırıyoruz.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık piezo cerrahisi gibi yöntemler kullanıyoruz. Bu yöntem ses dalgalarıyla kemiklere hassas bir şekilde şekil vermemizi sağlayarak çevre yumuşak dokulara zarar vermiyor. Bu da ameliyat sonrası morluk ve şişliğin çok daha az olması ve iyileşme sürecinin hızlanması anlamına geliyor. Sonuç olarak burun estetiği bir heykel sanatı gibidir. Elinizdeki malzemeyi (hastanın mevcut anatomisini) en iyi şekilde kullanarak, yüzün genel estetik dengesine hizmet eden, hem güzel hem de fonksiyonel bir eser ortaya çıkarmayı hedefler. Bu sabır, tecrübe ve sanatsal bir bakış açısı gerektiren çok özel bir yolculuktur.”
Hocam, yüz germe ameliyatı dendiğinde birçok insanın aklına hala ‘gergin’ ve ‘ifadesiz’ yüzler geliyor. Modern yüz germe cerrahisi bu algıyı nasıl yıktı ve bu ameliyatla hedeflenen asıl sonuç nedir?
“Bu algı, maalesef geçmişte yapılan ve sadece derinin gerilmesine dayanan tekniklerden kalma bir mirastır,” diye açıklıyor Dr. Erman Ak.
“Modern yüz germe (ritidektomi) felsefesi bundan tamamen farklıdır. Artık biliyoruz ki yaşlanma sadece cildin sarkmasıyla ilgili bir süreç değil. Cildin altında bulunan ve SMAS (Superficial Musculoaponeurotic System) adını verdiğimiz, kas ve bağ dokusundan oluşan taşıyıcı bir tabaka da zamanla gevşer ve aşağı doğru yer değiştirir. İşte yüzdeki asıl sarkmanın, çene hattındaki bozulmaların (jowls) ve yanaklardaki çökmenin sebebi bu derin dokunun gevşemesidir.” Dr. Ak, modern tekniğin farkını şöyle özetliyor:
“Modern yüz germe ameliyatlarında bizim yaptığımız şey, sadece cildi çekip germek değildir. Cildi nazikçe kaldırdıktan sonra alttaki bu SMAS tabakasını olması gereken daha genç pozisyonuna taşıyıp yeniden şekillendiriyoruz. Yani temeli onarıyoruz. Cilt ise bu sağlamlaştırılmış temel üzerine, herhangi bir gerginlik olmadan, doğal bir şekilde yeniden serilir ve fazlası alınır. Bu yaklaşım sonuçların hem çok daha doğal hem de çok daha uzun ömürlü olmasını sağlar. O ‘rüzgar tünelinden çıkmış gibi’ ifadesiz görünümün sebebi, alttaki dokulara dokunmadan sadece cildin aşırı gerilmesidir ve bu bizim kesinlikle kaçındığımız bir yöntemdir.
Yüz germe ameliyatı için uygun adaylar, genellikle yanaklarında ve boyun bölgesinde belirgin sarkması olan çene hattının netliğini kaybetmiş kişilerdir. Hedefimiz, kişiyi bambaşka birine dönüştürmek değil onu yaklaşık 10-15 yıl önceki daha dinlenmiş, daha taze ve daha dinamik versiyonuna geri döndürmektir. Çoğu zaman bu işlemi, yüze hacim kazandırmak için yağ enjeksiyonları, göz kapağı estetiği veya boyun germe gibi diğer prosedürlerle birleştirerek bütüncül bir sonuç elde ederiz. Hastalarıma her zaman şunu söylerim: Bu ameliyat zamanı durdurmaz, ama saati geriye alır. Yüz germe, kişinin kendine yaptığı bir yatırımdır ve doğru teknikle yapıldığında, aynaya baktığınızda gördüğünüz yorgun kişi yerine, hissettiğiniz enerjik ve canlı kişiyi görmenizi sağlar.”
Dr. Berkay Akmaz, Dr. Yunus Kaplan ve Dr. Erman Ak’ın anlatımlarından da anlaşılacağı üzere, modern yüz estetiği cerrahisi, kişiyi ‘değiştirmeyi’ değil ‘geliştirmeyi’ ve en iyi haline geri döndürmeyi hedefler. Her üç işlemin de ortak paydası; kişiye özel planlama, doğal sonuçlar ve fonksiyonelliğin korunmasıdır. Göz kapaklarında kaybolan canlılık, burun ve yüz arasındaki uyum veya zamanla silikleşen yüz hatları… Artık tüm bu sorunlara karşı, bilimin ve sanatın birleştiği etkili çözümler mevcut. Önemli olan bu yola çıkarken doğru beklentilere sahip olmak, alanında uzman ve tecrübeli bir cerrah seçmek ve estetik yolculuğunu, daha iyi hissetmek için atılan bilinçli bir adım olarak görmektir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?