Besin desteklerinin kullanımı ve besin değerleri

12 Ocak 2015   |    30 Temmuz 2023    |   Kategori: Beslenme ve Diyet Print

Besin Desteği (Supleman); vitamin ve minerallerin (mikronutrienlerin) yüksek dozlara karşılık gelen miktarlarının hap, kapsül, şurup şek­linde kullanılabilir formları olarak tanımlanmaktadır. Vitamin ve mineral besin destekleri; tek başlarına veya kombine ola­rak kullanılabilen, kapsül, tablet, toz, solüsyon vb. şeklinde satılan kon­santre formda kaynaklardır. Bunlar küçük birim miktarlarda alınmak üzere tasarlanmış olup, alışılmış besin şeklinde değillerdir. Bunların kul­lanım amacı normal diyetle alınamayan vitamin veya mineralleri takviye etmektir.

Besin Desteği (Supleman) Nedir?

Sağlıklı bir beslenmede (yeterli ve dengeli) be­sin desteğine ihtiyaç yoktur. Besin desteği olarak sunulan besin öğelerinin çoğu, günlük beslenmede doğal olarak bulunmaktadır. Ancak besin destekleri, besin ögelerini yüksek miktarlarda vücuda sağlayan, konsantre ve ekstrakte edilmiş bileşiklerdir. Besin destekleri genel olarak; vitaminler, mineraller, aminoasitler, esansiyel yağ asitleri, posa, çeşitli bitkiler ve bunların ekstrelerini de kap­sayan geniş bir yelpazeye sahiptir. Beslenme sorunlarının tedavisi ve önlenmesi amacıyla diyetin destek­lenmesi ve besinlerin zenginleştirilmesi, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak kullanılan girişimsel (müdahale) yöntemler­dir.

Sağlığın Korunmasında Yeterli ve Dengeli Beslenme

Yeterli ve dengeli beslenerek, vücudun gereksinimi olan tüm besin öğelerini karşılayabiliriz. Çünkü besinler, bilinçli olarak seçildiğinde sağlığı koruyucu ve geliştirici tüm besin öğelerini, vitamin ve mineralleri alınması gereken oranlarda sağlayabilirler. ADA-Amerika Diyetisyenler Derneği’nin (ADA) vitamin ve mineral besin desteklerinin kullanımına yönelik durum rapo­runda optimal sağlığın sürdürülmesinde ve kronik hastalık riskinin azaltılmasında besin çeşitliliğini sağlayarak yeterli besin öğelerinin alınmasının en iyi yol olduğu belirtilmek­tedir.

B Vitamini nedir? Hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve eksikliği

Özellikle dört temel besin grubu bakımından zengin örüntüsü olan bir diyet ile, besin desteği kullanmadan, makro ve mikro besin ögelerini optimal düzeyde almamız olasıdır.

Okul çağı (7-9 yaş) çocuklar için 1 gün içinde dört besin gru­bundan tüketilmesi önerilen miktarlar

Besin Grupları Porsiyon Miktar
Süt -yoğurt 2-2,5 su bardağı (1su bardağı 200 mL 500 mL
Peynir çökelek 1 kibrit kutusu 30 g
Et-tavuk- balık 1 porsiyon (2 ızgara köfte kadar) 50-60 g
Yumurta 1 adet 50 g
Kurubaklagiller 1/3 porsiyon (1/3 çay bardağı çiğ) 30 g
Taze sebze meyve toplam 4-5 porsiyon 450 g
Ekmek ve tahıllar 8 porsiyon (6 ince dilim ekmek+ 1 kepçe çorba+ 2 yemek kaşığı pilav veya makarna) 200 g

Yetişkin bir kadın (19-50 yaş) için 1 gün içinde dört besin grubun­dan tüketilmesi önerilen miktarlar

Besin Grupları Porsiyon Miktar
Süt -yoğurt Peynir çökelek 2-3 su bardağı (1su bardağı 200 mL 1 kibrit kutusu 500 mL 30 g
Et-tavuk- balıkYumurtaKurubaklagiller 2 porsiyon (4 ızgara köfte kadar) 1/2 adet1/3 porsiyon (1/3 çay bardağı çiğ) 100 g 25 g30 g
Taze sebze meyve toplam 5-7 porsiyon 600 g
Ekmek ve tahıllar 10 porsiyon (6 ince dilim ekmek+ 2 kepçe çorba+ 4 yemek kaşığı pilav veya makarna) 250 g

Not: Hesaplamalar, yukarıdaki önerilere yağ eklenerek yapılmıştır ve Türkiye’ye özgü beslenme rehberi önerileri kullanılmıştır. Vitamin ve mineraller için önerilen miktarları karşılama yüzdelerine ba­kıldığında hem çocuk, hem de yetişkin kadın için dengeli bir diyet, günlük vitamin ve mineral gereksinimini yeterli miktarlarda karşılamaktadır.

Ancak biliyoruz ki günümüzde bir çok kişi kendi kararları ile diyetlerini yeterli kılmak, daha sağlıklı olmak veya var olan hastalıklarını tedavi etmek veya önlemek amacıyla besin desteği kullanmaktadır. Yani besin desteklerinin/suplemanların denetimsiz olarak kullanımı söz konusudur. Besin desteklerinin denetimsiz olarak kullanımının güvenliği sorgulanmalıdır. Çünkü hem zenginleştirilmiş besinler hem de besin destekleri /suplemanlar, yararları etkilerine rağmen, temel besin gruplarını içeren dengeli bir diyetin yerini tutamazlar. Besin destekleri çok sınırlı enerji içeren diyetler uygulandığında, vitamin ve minerallerin yetersiz alımının söz konusu oldu­ğu durumlarda önemli kaynaklardır.

Pharmaton ne işe yarar? Nasıl kullanılır? Çeşitleri ve faydaları

Vitamin ve minerallerin aşırı düzeyde alınması çeşitli sağlık risklerinin oluşmasına neden olur. Örneğin; yağda eriyen vitaminlerin (A ve D vita­minleri gibi) aşırı düzeyde alındığında vücutta depolandığı ve çeşitli toksik etkiler gösterdiği bilinmektedir. Suda eriyen vitaminlerin fazla alındığı durumlarda ise organ sistemlerine aşırı yük getirdiği bunun yanında bazı vitaminlerin-minerallerin, besinlerin ve kullanılmakta olan bazı ilaçların bir­biriyle olumsuz etkileşime girdiğinin de bilinmesi gerekmektedir.

Besin desteklerinin uygulanmasının gerekli olduğu durumlar

  1. Düşük enerji içeren diyet tüketenler,
  2. Yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayamayanlar (psikolojik yada eko­nomik nedenlerden dolayı),
  3. Vejetaryenler (özellikle hiçbir hayvansal gıda tüketmeyen veganlar),
  4. Demir yetersizliği anemisi olanlar,
  5. Bebek (D vitamini yetersizliğinin önlenmesi) ve çocuklar,
  6. Gebe ve emzikli kadınlar (Demir, folat, B12 vitamini vb.)
  7. Menopoz sonrası kemik kaybı fazla olan kadınlar,
  8. Yaşlılar,
  9. Uzun süre ilaç kullananlar (antasitler, antibiyotikler, laksatifler, diü-retikler),
  10. Besin alımını engelleyen alerjik hastalıkları olanlar,
  11. Bir hastalığa bağlı beslenme (nutrisyon) tedavisi alanlar,
  12. Diyaliz tedavisi gören hastalar, vb.

Yukarıda belirtilen durumlarda; kan değerleri dikkate alınarak uygun besin destekleri önerilebilir. Radyoterapi uygulanan kişiler için vitamin mi­neral besin desteği yapılması konusunda ortak bir görüş yoktur. Sigara kullananlar için C vitamini suplemanı önerilmektedir. Ancak besin destek­lerinin kullanımı ile alkol ve sigaranın zararlı etkileri önlenememektedir.

Toplumda bazı gruplar değişik fizyolojik, psikolojik ve sosyo-ekonomik etkenler nedeni ile besin değeri düşük olan besinler­le ya da tek besine dayalı olarak beslenmek durumundadırlar. Dolayısıyla bu gruplarda bazı besin ögesi/ögelerinin yetersizliği görülebilir. Örn; düşük gelirli ailelerin beslenmesinde, demir alı­mının düşük olduğunu gösteren büyük çaplı araştırmalar bulun­maktadır.

Bebekler ve Çocuklarda Besin Desteklerinin Kullanımı

Demir yetersizliği anemisinin önlenme­si: Demir vücuda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin yapısında bulunan hemoglobin yapımı için önemlidir. Aynı zamanda demir beyin gelişimi için de gereklidir. Zamanında doğmuş bebekler ilk 4-6 ay yetecek kadar de­mir deposu ile doğarlar. İlk dört altı ay için anne sütündeki kolay emilebilen demir yeterlidir. Ancak altıncı aydan sonra bebeğin demir gereksinimi artar. Tüm yaş grupları için yaşamsal önem ta­şıyan demir eksikliği anemisi, genel olarak 0-5 yaş grubundaki çocukların ve gebelerin ortalama %50’sinde karşımıza çıkmaktadır.

Bebeklerde aneminin önlenmesi amacıyla, ülkemizde 2004 yılından beri Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdür­lüğü tarafından 4. aydan itibaren bebeklere demir supleman desteği prog­ramı “Demir gibi Türkiye” adıyla başlatılmıştır. Bu proje kapsamında 4-12 ay arası her bebeğe proflaktik amaçlı ücretsiz demir desteği sağlanması, uygun tamamlayıcı besinlerin eğitiminin verilmesi, 13-24 ay anemisi olan bebeklere demir tedavisi önerilmesi amaçlanmaktadır.

D vitamini yetersizliğinin önlenmesi, kemik sağ­lığının korunması: Bebeğin yeterince anne sütünden vücuduna D vitamini alamaması, güneşe çıkarılmama­sı, deri renginin koyu olması ile annenin kapalı giyin­mesi ve güneşten yararlanmaması ve yetersiz beslen-meşine bağlı olarak sorun görülmektedir. D vitamini yetersizliği kalsiyum emiliminin azalmasına ve kemikleşmenin (minerali-zasyonun) bozulmasına ve raşitizme neden olmaktadır. Raşitizmde kan kalsiyum ve D vitamini düzeyi düşer, alkalen fosfataz düzeyi ise yükse­lir. Çocuk kalsiyumu yeterli olsa bile eğer D vitamini yetersizse kalsiyum bağırsaklardan emilemez. Deride güneş ışığı etkisi ile D vitamini sentez edilir. Zenginleştirme yapılmadığı takdirde besinlerde bulunan D vitamini miktarı yetersizdir ve bu durumda tek ve en önemli kaynak güneş ışığıdır. Aileler bu konuda eğitilmelidir.

Her gün düzenli olarak 15-20 dakika, güneş ışınlarının dik gelmediği saatlerde (kuşluk ve ikindi) başlık takıla­rak, kol ve bacaklar açıkta olacak şekilde güneşlenme sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı Ana ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlama­sı Genel Müdürlüğü tarafından ülkemizde görülen D vitamini yetersizliği ve raşitizmi önlemek için “Bebeklerde D vitami­ni Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması Projesi” başlatılmıştır.

Bu proje ile bebeklere 400 IU D (10 //g) vitamininin 1 yıl süre ile verilmesi amaçlanmaktadır. Riskler dikkate alınarak profilaktik D vitamini uygulaması uzun süreli 400 lU’den fazla, D vitamini verilmesinden kaçınılması gerektiği bildirilmiştir. Bu konu­da ailelerin bilinçli olması çok önemlidir.

Flor uygulaması: Bebeklik döneminde diş gelişimi, daha sonraki diş çürüklerinin ölenmesi için önemlidir. Diş gelişiminde rolü olan mineral­lerden biri de flordur. Anne sütünde de flor içeriği yeterli değildir. Florun esas kaynağı sudur. İçme sularında florid yoğunluğu 0.7-1.2 mg/lt olduğu zaman florid yetersizliğine bağlı diş çürümeleri ve kemik bozukluğunun görülme sıklıkları azalmaktadır. Altıncı aydan sonra, içme sularında yeterli miktarda (en az 0,3 ppm) flor bulunmuyorsa flor suplemanı kullanılabilir.

Decavit Pronatal nedir? Ne için kullanılır? Yan etkileri

Adolesanlarda Besin Desteklerinin Kullanımı

Ergenlik, çocukluktan sonra büyümenin en hızlı ol­duğu dönemdir. Bu hızlı büyüme ergenlerin enerji ve besin öğelerine olan gereksinimlerini arttırmaktadır. Adolesanlarda gereksinimlerin artması iştahı uyarı­cı bir etmendir. Günümüzde adolesanların beslenme davranışında; gazlı içecekler, patates kızartması, hamburger ve pizza gibi besinlerin ağırlıkla tercih edildiği, bunun yanında sebze, meyve, süt ve süt ürünleri ve balık gibi besinlerin tüketiminin az olduğu görülmektedir. Beslenme davranışındaki bu olumsuz eğilim toplam yağ, doymuş yağ ve şeker alımını arttırırken kalsiyum, demir, çinko, potasyum, A, D, C vitamin­leri ve folik asit alımının yetersizliğine neden olmaktadır.

Gereksinimin artmasına ek olarak besinlerle vitamin ve mineral alımı­nın yetersiz olması durumunda besin desteklerinin kullanılması gerekli olabilir. Özellikle kızlarda mensturasyonun (adet kanaması) başlaması ay­ rıca kızlar ve erkeklerde kas gelişimini artmasına bağlı olarak demir gerek­sinimi artmaktadır.

Ülkemizde, 5 yaş altı çocuklarda, üreme çağındaki ka­dınlarda ve adolesanlarda D vitamini yetersizliğine bağlı problemler karşımıza çıkmaktadır. Adolesanlarda D vitamini yetersizliği oranının %80 olduğu bildirilmektedir. Yetişkinlik­teki kemik yoğunluğunun yarısına yakın bir kısmı gençlik yıl­larında oluşur ve yapılanma 30’lu yaşlara kadar devam eder. Süt, yoğurt, peynir gibi iyi kalsiyum kaynağı besinlerin günlük 3-4 porsiyon tüketilmesi gereksinimi karşılamaktadır. Özellikle genç kızlar kilo alma korkusuyla yeterli düzeyde kalsiyum kaynağı besinleri tüketmemektedirler.

Bunun yanında, yeterince (günde 10-15 dakika direk güneş ışığı) güneş ışığından yaralanamama, D vitamininin aktive olamaması gibi nedenler ile gençlerin uzun dönemde kemik gelişimleri risk altındadır. Yetişkinlik dönemine eksik kemik mineralizasyonu ile başlanmaktadır. Yaşlanma ile doğal olarak oluşan kemik kayıpları ile osteoporoz riski de artmaktadır. Gerekli görüldüğü dönemlerde kalsiyum ve D vitamini suplemantasyonu önlem olabilir.

Yetişkin Kadınlarda Besin Desteklerinin Kullanımı

Doğurganlık çağındaki kadınlar, gebeler ve emziklilerin; folik asit, de­mir ve kalsiyum gibi besin öğelerine gereksinimleri artmaktadır.

Araştırmalar doğurganlık çağındaki yetişkin (günlük 400 //g) ve gebe kadınların (günlük 600 //g) çoğunluğunun besinlerle folik asit gereksi­nimlerini karşılayamadıklarını göstermektedir. Bu nedenle gebelikte folat yetersizliğinin önlenmesi amacıyla günlük alınması önerilen 600 /g folik asit; folattan zengin besinlerin tüketiminin arttırılması, diyete folik asit ek­lenmesi ve besinlerin folik asit ile zenginleştirilmesi sonucu sağlanabilir.

Ancak NTD’inin önlenmesinde etkin olabilmek için hedef tüm doğurgan­lık çağındaki kadınlarda gebelik öncesine yönelik olmalıdır. Ancak günde 1000 mg’ın üzerinde uzun süre folat suplemantasyonu yapıldığında B12 vitamini yetersizliğini gölgeler ve pernisiyöz anemiye bağlı sinir sistemi hasarlarına yol açabilir.

Besin desteği ürünlerinin kullanımında etkinlik;

1) Diyetin bileşimine,

2) Demir emilimini ve kaybını etkileyen fizyolojik veya patolojik koşullara,

3) Suplemanın bileşimine,

4) Demir yetersizliğinin düzeyine,

5) Müdahalenin süresi gibi koşullara bağlıdır .

WHO/Dünya Bankası Hastalık Yükü (Global Burden of Disease) analiz­lerine göre demir yetersizliği anemisi 15-44 yaş kadınlarda Sağlıklı Yaşam Yılı Kaybı (Disability-Adjusted Life Years-DALY) nedeni olarak üçüncü sıra­da yer almaktadır. Diyetin düzeltilmesi; biyoyararlılığı yüksek demir içeren besinlerin diyette arttırılması ve bitkisel kaynaklarla biyoyararlılığı düşük olan demirin emilimini arttıran C vitamininin her öğünde tüketilmesi, em­zirmenin desteklenmesi, demir emilimini azaltan etmenlerin (fitat, tanen, okzalat, çay, kahve) ortadan kaldırılması, demir kaybına neden olan en­feksiyonların kontrol altına alınması, ekonomik, eğitim ve sosyal yapı ko­şullarının düzeltilmesi, besinlerin demirle zenginleştirilmesi, gerektiğinde demir desteği (suplementasyonu) anemiyi önleyebilir ve tedavi edebilir. Demir desteği (suplemantasyon) terapatik bir uygulamadır.

Gebelik öncesi demir depoları yetersiz olan kadınlara gebelik döne­minde demir verilmesinin demir yetersizliğini önleyemediği, demir depolarını dolduramadığı konusunda tartışmalar ha­len sürmektedir. Gebeliğin üreme döngüsünün bir parçası olduğu düşünüldüğünde, eğer demir suplemantasyonu ya­pılacaksa, bunun gebelik öncesi dönemde başlamasının gerekliliği de tartışılan konulardır.

Ancak gebelikte annenin hemoglobin düzeyi ile bebeklerin ferritin düzeyleri arasındaki doğrusal bir ilişki olduğu bilinmektedir. Demir suplemantasyonu yapıldığı dönemde çinko ile etkileşimi de göz ardı edilmemelidir. Sağlık Bakanlığı Anne-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğünün programına göre her gebeye 2. trimesterden itibaren demir desteği başlanmaktadır.

Çinko düzeyi de gebe kadınlarda yetersiz olduğu için yaklaşık günde 25 mg çinko suplemanı verilmesi önerilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için bu 60-120 mg/gündür. Çinko demir desteği olmadan tek başına uygu­lanmamalıdır.

Yaşlıkta Besin Desteklerinin Kullanımı

Yaşlılarda özellikle günlük enerji alımı 1500 kal altına düştüğünde; optimal beslenmenin karşılanamaması riski oluşmaktadır. Ayrıca yaşlılığa bağlı gastrointestinal sistem ve böbrek fonksiyonlarından sorunlar nedeniyle, yeterli besin alınmasına rağmen, besinler yeterince vücutta kullanılamayacaktır. Ayrıca mikro besin ögeleri (vitamin-mineraller) emilimi ve kullanımı olum­suz etkilenebilir.

Bu nedenlerle yurt dışında özellikle 50 yaş üstü kişilerde ve B12 vitamini yetersizliğinin önlenmesi amacıyla bu vitaminin suplemantasyonu uygun görülmektedir.

Ayrıca yaşlandıkça kalsiyum gereksinimi artar. Türkiye’ye Özgü Bes­lenme Rehberinde 65 yaş üstü kadın ve erkekler için 1200 mg kalsiyum almaları önerilmektedir. Ancak yaşlılarda kalsiyum alımını olumsuz yönde etkileyen bazı etmenler vardır.

Yaşlılarda Kalsiyum Alımını Etkileyen Etmenler

  1. Süt, yoğurt, peynir gibi kalsiyumdan zengin besinlerin yeterince tüketilmemesi,
  2. Diğer besin öğelerinde olduğu gibi vücudun yiyeceklerdeki kalsi­yum emiliminin azalması
  3. Fiziksel aktivitenin azlığı veya olmaması
  4. Kalsiyumun vücutta kullanımını sağlayacak D vitamininin yeterince olmaması.

Özellikle kadınların menapoz dönemi ve sonrasında hormonal neden­lerle oluşan kemik kaybını yavaşlatabilmek için kalsiyum suplemanları önerilmektedir. Kalsiyum suplemanları 500 mg ve altındaki dozlarda, be­sinlerle birlikte tüketildiğinde en iyi şekilde emilir.

Eğer yaşlı birey; eve bağımlı, güneş ışınlarının az görüldüğü bir coğ­rafyada yaşıyor veya aşırı kapalı kıyafetler giyiyor ise yeterince güneş ışınlarından faydalanamıyordur. Yaşlılığın da etkisi ile zaten vücutta D vita­mini sentezi de azalmaktadır. Bu durumlarda doktor önerisi ile kalsiyum yanında D vitaminini de içeren suplemanların kullanımı uygun olacaktır.

Ancak diğer vitamin, mineral veya vitamin mineral karışımı besin des­teklerinin kullanımı için diğer etmenler (beslenme şekli, var olan sağlık sorunları, ilaç kullanımı vb.) değerlendirilerek bireyin durumuna göre öne­ride bulunulmalıdır.

Sporcularda Besin Desteklerinin Kullanımı

Sporcular; performanslarını arttıracağı düşüncesi ile değişik maddeler kullanmaktadır. Antrenman veriminin yanı sıra spor performansı artmasını desteklemek ama­cıyla doping sayılmayan besin ögelerinin kullanılması sporcular arasında yaygın uygulamalardır. Bunlara be-sinsel ergojenik yardım denir. Bu tür besin destekleri 3 grupta sınıflanabilir;

  1. Enerji oluşumunu arttıran besin destekleri (karbonhidrat, protein, kreatin, vitamin /mineraller veya bitkisel ürünler).
  2. Vücut bileşimini değiştiren besin destekleri ( protein)
  3. Toparlanmayı hızlandıran besin destekleri (karbonhidrat, vitamin/mi­neraller veya bitkisel ürünler)

Çalışmalar sporcuların çoğunluğunun vitamin/mineral kullanmakta ol­duğunu göstermektedir. Vitaminleri ayrı ayrı kullanmak yerine multivitamin olarak kullanımı tercih edilmektedir. Aşırı egzersizin serbest radikalleri art­tırması nedeniyle antioksidan vitaminlerin (A, C, E) ve enerji metaboliz­masında rolü olan B grubu vitaminlerin, artan gereksinimi karşılayabilmek amacıyla normalde günlük önerilen miktardan biraz daha fazla kullanımı önerilebilmektedir.

Vitamin ve minerallerin, sporcularda dayanıklılığı arttırma gibi ya­rarlı etkileri olsa da gereksinimin üzerinde alınmasının performansı arttır­dığı saptanmamıştır. Bununla beraber A ve D vitaminlerinin aşırı alımı tok-sik etki yapabilir. Sporcunun çalıştığı spor dalı ve fizyolojik gereksinmesini karşılayacak şekilde planlanmış bir diyet enerji ve besin ögelerine olan gereksinmesini ve gereksinim duyulan vitamin ve mineralleri karşılar.

Kronik Hastalıklardan Korunmada Vitamin – Mineral Besin Destekle­rinin Kullanımı

Vitamin ve mineraller doğrudan enerji sağlamayan ancak organizmanın enerji üreten yaşamsal reaksiyonlarına katkıda bulunan dolayısıyla metabolik işlevlerin sürdürülmesi, büyü­me ve genel sağlık için elzem olan organik yapıda mikrobe-sin öğeleridir. Ayrıca bazıları (A, E, C vitaminleri) antioksidan özelliklerinden dolayı doku ve organları oksidatif strese karşı korurlar. Dolayısıyla birçok dejeneratif hastalıktan korunmada ve tedavi aşamasında koruyucu rolleri vardır.

Folik asit nedir? Folat vitaminin faydaları ve gebelikte kullanımı

Kronik hastalıklar dünyada ölüm nedenlerin büyük çoğunluğundan sorumludur (yaklaşık 35 milyon). Geliş­miş ve gelişmekte olan ülkelerde görülen kronik hasta­lıkların başında kardiyovasküler hastalıklar ve kanserler gelmektedir. Bunlardan başka obezite ve buna bağlı oluşan tip 2 diyabet, böbrek hastalıkları, osteoartritler de önemli halk sağlığı sorunlarındandır. Kronik hastalıkların çoğunluğu­nun, risk etmenleri ve tetikleyici etmenleri benzerdir ve beslenmenin dü­zeltilmesi ile büyük çapta önlenebilirler.

Vitamin ve minerallerin bu özellikleri bunları içeren besin desteklerinin kullanımını arttırmaktadır. Son yıllarda özellikle hastalıklardan korunmak ve hastalıkların etkilerini hafifletmek amacıyla vitamin mineral besin des­teklerinin bireysel kullanımı artmıştır.

Kardiyovaskuler Hastalıklar ve Kanser Hastalıklarında Besin Des­teklerinin Kullanımı: Özellikle antioksidan vitaminler A, E, C vitaminleri, beta karoten, folik asit ve beraberinde B12 vitamininin supleman olarak kullanılmasının, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser mortalitesi ve mor-biditesi üzerinde etkili olabileceğini bildiren çalışmalar bulunmaktadır.

An­cak geniş örneklemli prospektif araştırmalar; p karoten suplemanlarının kardiyovasküler hastalıklar ve kanser insidansı üzerinde orta düzeyde, E vitaminlerinin çok az düzeyde olumlu etkileri olduğu göstermiştir. Bununla beraber C vitaminin ateroskleroz üzerine olumlu etkileri bildirilmiştir. Kan­ser hastalarında C vitamini suplemantasyonu yaşam kalitesini düzeltmek­te ve yaşam süresini uzatmaktadır.

Solunum Yolu Hastalıkları ve Soğuk Algınlığında Besin Destekleri­nin Kullanımı: En çok tartışılan C vitamininin soğuk algınlığı üzerine olan etkisidir. Bu konuda C vitamininin yüksek dozlarda suplemantasyonu ile yapılan çalışmaların bir çoğu, soğuk algınlığını önlemede rolü olmadığını, fakat soğuk algınlığı semptomlarını azaltmada, az da olsa olumlu etkisi ol­duğunu belirtilmektedir. Ancak solunum yolu enfeksiyonlarının önlenme­sinde ve otitis media gibi hastalıklar üzerine olumlu etkileri bildirilmiştir. Ülkemiz, C vitamini içeren besinler açısından zengin bir ülkedir. Dolayısıy­la C vitamini gereksinimimizi besinlerden karşılama yoluna gidilmelidir.

Bazı vitaminlerin kullanımı hastalıkların oluşmasında veya seyrinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Örneğin: Asbest maruziyetinde veya sigara kullananlarda p karoten ve A vitamini suplemantasyonu akciğer kanseri insidansını arttırmıştır. Ayrıca A vitamini suplemanı kullanımı se­rum trigliserit düzeyinde orta derecede artışa neden olmuştur. Kalsiyum suplemantasyonunun böbrek taşı oluşma riskini arttırdığı, E vitamini kulla­nımının burun kanamalarındaki insidansı arttırdığı ancak daha ciddi kana­malardan ( hemorajik şok gibi ) sorumlu olmadığı belirtilmiştir.

Besin öğelerinin biyolojik etkileri, onların biyoyararlılıklarıyla yakından ilişkilidir. Biyoyararlılığı etkileyen ana faktörler; mikronutrienlerin kimyasal yapısı, barsak lümeninde emilim için yarışan diğer kimyasal bileşikler, be­sinin yapısında bulunan diğer ögeler (örn. Fitatlar…), diğer besinlerin bağ­layıcılıkları, barsaktan geçiş süresi ve enzim aktivitesidir. Besin öğeleri de birbirlerini etkileyebilir, bu etki sinerjik antagonistik veya eşik düzeyde olabilir.

Mikronutrienleri besinlerden sağlamak ile supleman şeklinde almak aynı etkileri göstermeyebilir. Çünkü vitamin ve mineral besin desteklerinde, vitamin ve mineral kaynakları doğal veya sentetik yapıda olabilir. Dolayısı ile doğal (besinlerle) alındığında bir çok hastalığın önlenmesinde rolü olan vitamin ve minerallerin supleman olarak kullanıldığında ne kadar etkili olduğu yani biyoyararlılığı önemlidir. Suplemanla alınan vitamin ve minerallerin biyoyararlılığı, kullanılan etken maddeye bağlı olarak besinlerden alınan besin öğelerininki kadar yüksek olmayabilir.

Bazı vitamin suplemanlarının, kronik hastalıklardan korunmada etkinliğini belirlemek için yapılan çalışmalarda hastalıkların oluşum riskini azaltmada, yada bazı hastalıklardan ölüm oranlarını düşürmede etkili ol­dukları gösterilmiş olsa da, önerilmeleri konusunda halen soru işaretleri mevcuttur. Çünkü bu etkilerin daha net olarak saptanmasını etkileyen çok sayıda bireysel ve çevresel etmen vardır (Şekil 3). Tek bir sağlık sorununa yönelerek supleman kullanmak, bazen yan etkiler nedeni ile yeni sorunları doğurabilmektedir.

Vitamin Mineral Besin Destekleri Dışında Diğer Supleman Çeşitleri

Bitkisel Besin Destekleri Dablosu

Sağlık iddiaları Olası mekanizma Etkinlik klinik kanıtlar Yan etkiler
Echinesia Bağışıklık sistemini uyarır, yaraların iyileşmesi ve soğuk algınlığının tedavi­sinde Lökositleri uyarır, t hücrelerinin işlevini arttırır Klinik çalışmalar soğuk algınlığının önlenmesinden çok iyileşme süresini azalttığını belirtiyor. Cerrahi müdahalelerde bağışıklık sistemini baskılayıcı olabilir.
Ephedra çalısı Nasal akıntının atı­mını sağlar,astımda rahatlatıcı, kilo ver­meye yardımcı olur ve atletik performan­sı arttırır. Efedrinin aktif etkisi, sempatik sinir siste­mini uyarıcı etki Çintıbbında2000 yıldır bronkospazmın tedavisi için kullanılıyor Kan basıncını arttırır, kalp atımını hızlandırır, baş ağrısı, uykusuzluk, artmi, denge bozukluğu, konvülzyon nöbeti, bağımlılık yapıcı ve ölümcül olabilir.
Sarımsak Kardiovasküler hastalık riskini azaltır ve antiin-flamatuar etki gösterir Platelet aggregasyo-nunu engeller, koles­terolün düşmensine yardımcı olur, antioksi-dan özellik gösterir LDLkollesterol ve trigliserolü düşürür, antibakteriyal etki Kanamaya neden olabilir
Ginkgo Hafızayı ve bilinci güçlendirir, vertigo, tinnutus tedavisinde ve seksüel perfor-mansda etkili

Damar gevşetici etki, nörotransmitter ak-tivitesini düzenleyici ve platelet agregas-yonunu engelleyici

etki

Klinik çalışmalar bilişsel performansı arttırdığı ve kısa süreli belleği güçlendirdiği ve bu et­kiler sayesinde alzeimer hastalığı için olumlu olduğunu belirtiyor. ishal, bulantı, kusma, kafa içi kanamalar rapor edilmiştir.
Ginseng

Fiziksel performansı arttırır

Kanserden korunmada, Kan şekerinin düzenlen­mesinde.

Farmakolojik etki bilinmiyor, etkinin yapısındaki steroidal saponinlerle ilgili olduğu düşünülüyor. Kanserden koruyucu­luğu ve kan şekerini düzenlemesi konu­sunda karışık veriler bulunmaktadır. ishal, hiperaktivite, uykusuzluk
Kava-kava Anksyete ve menapozal sendromun düzeltilm­esine yardımcı Beyinde aminobütirik asit reseptörlerini etkileyebilir Klinik araştırmalar olumlu Alerji, güçsüzlük, benzo-diazepinlerle etkileşim.
Yohimbin Afrodizyak, atletik perfor­mans arttırıcı Damar genişletici etki Afrodizyak etki araştırmalarla desteklen­mektedir. Aktif MAO inhibitörüdür, anksiyeteyi arttı­rır, pisikozları aktive edebilir, kan basıncı artar taşikardi, tit­reme uykusuzluk ve kusmaya neden olabilir.

Omega-3 yağ asitleri, vücutta sentezlenemeyen elzem yağ asitleridir. Bu nedenlerle besinlerle alınmalıdırlar. Hayvansal kaynaklı Omega 3 yağ asitleri eikosapantaenoik asit (EPA) ve dekosaheksoenoik asit (DHA), bit­kisel kaynaklı olanı ise alfa linoleik asittir (ALA). Omega 3 yağ asitlerinden zengin besin kaynakları; balık (uskumru, somon, ringa balığı ve sardalya), ceviz, koyu yeşil yapraklı sebzeler (keten tohumu, semizotu, brokoli…) dir. Bu nedenle düzenli olarak haftada 2-3 kez 150g kadar balık tüketil­mesi önerilmektedir.

Omega 3 yağ asitleri içeriği bakımından balığın türü önemlidir. Özellikle EPA ve DHA’lar, pıhtılaşmayı önleyici, kan yağlarını düzenleyici ve damar koruyucu etki leri nedeniyle kalp ve damar hasta­lıklarından korunmada etkilidir. Hücre zarlarını kuvvetlendirir. Retina ve beyinin gelişimi ve sağlığı için gereklidir. Anti-inflamatuar etkileri vardır.

Yeterli miktarda balık tüketildiğinde omega 3 des­teği kullanmaya gerek yoktur. Aşırı tüketimi yada farklı ilaç ve besin etkileşimleri nedeniyle tehlikeli olabilir. Özellikle balık yağı olarak alınmamalıdır. Balık yağı ile birlikte A vitamini de bulunduğu için, A vitamininin aşırı alımına neden olabilir.

Besin Destekleri ve İlaç Etkileşimleri

Bazı sağlık sorunları olan kişilerin, zenginleştirilmiş besinler veya be­sin destekleri tüketmeleri olumsuz etkilere neden olabilir. Aynı anda kul­lanılmakta olan ilaçlar da bu ürünlerle etkileşime girebilirler. Bu etkileşim bir ilacın etkisini arttırma, azaltma veya beklenmeyen yan etkiler şeklinde olabilir. Ayrıca bazı ilaçlar, vitamin veya minerallere olan gereksinini arttı­rırken, bazları da vitamin minerallerin etkinliğini azaltabilir.

Örneğin;

  • Oral kontraseptif kullanımı, B6, B12 vitaminleri, çinko ve folik asit gibi vitamin ve minerallere olan ihtiyacı arttırmaktadır.
  • E vitamini ile warfarin veya aspirin arasındaki etkileşim antitrombotik etki nedeni ile kanama riskini arttırır. Warfarin gibi antikoagulanları kulla­nanların K vitamini alması ters etki ile pıhtılaşmaya neden olur. Ayrıca K vitamini hayvansal ve bitkisel besinlerin çoğunda bol miktarda bulunmak­tadır.
  • Kortikosteroidlerin kullanımı D vitamini ve kalsiyum gereksinimini arttırır.
  • Pankretin, kolestipol gibi ilaçların kullanımında folik asitin emilimi ve biyoyararlılığı azalır.
  • Kolestipol veya orlistat kullanımı E vitamininin etkinliğini azaltır.
  • Demir ve çinkonun, demir ve kalsiyumun bir arada kullanımı birbirinin emilimini azaltır. Çinko ile penisilinlerin kullanımı çinko emilimini düşürür.
  • Ayrıca hipertansiyonun tedavisinde kullanılan bazı ilaçların, potas­yum depolamasına neden olabileceği gibi, diüretiklerin de potasyum ge­reksinimini arttıracağı belirtilmektedir.

Besin Desteği Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Endikasyonlar

  • Eğer herhangi bir hastalığınız yoksa, doktorunuz önermemişse supleman kullanmayın,
  • Günlük beslenme durumunuzu değerlendirin,
  • Hiçbir supleman besinlerin içinde bulunan sağlık için gerekli besin öğelerini sağlayamaz,
  • Herhangi bir ilaç kullanıyorsanız doktorunuza danışmadan vitamin/ mineral suplemanı kullanmayın. İlacın etkisini azaltabilir yada etkileşim sonucu yan etki yapabilirler,
  • Supleman kullanacaksanız tek bir vitamin yerine, multivitamin des­teğini tercih edin,
  • Suplemanları önerilen dozlarda alın,
  • Yeterli ve dengeli beslenmeye öncelik verin.

Besin Takviyelerinin Yapısı

Vitamin ve mineral besin destekleri; vitamin veya vitaminlerin ön maddesi olan provitamin ve/veya mi­neralleri içerirler. Vitamin ve mineral kaynakları do­ğal veya sentetik olabilir. Bunların seçiminde güveni­lirlik ve biyoyararlılıkları göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca saflık kriteri olarak da FAO ve WHO standartları dikkate alınmalı, bu kurumların kriterlerinin bulunmadığı hallerde ulusal tüzükler kullanılmalıdır. Ülkemizde Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı onayı ile satış izni alınmış ürünlerin satışına izin veril­mektedir.

Vitamin ve Mineral Besin Desteklerinin içerikleri

FAO ve WHO tarafından belirlendiği gibi bir vitamin veya mineral besin desteği için, günlük alım dozunun içermesi gereken minimum vitamin veya mineral seviyesi günlük önerilen besin öğesi alım miktarının (RDA) en az %15’ini karşılayacak şekilde olmalıdır.

Vitamin ve Mineral Yetersizlikleri

Vitamin ve mineral yetersizlikleri (VMY) (mikronutrien malnutrisyonu) dünyada, gelişmekte olan ülkelerde önem­li bir halk sağlığı sorunu olduğu kadar, gelişmiş ülkelerde de yaygın olarak görülmektedir. Ülkemizde de vitamin ve mineral yetersizlikleri önemli halk sağlığı sorunlarındandır. Vitamin ve mineral yetersizlikleri insan sağlığını olumsuz etkileyerek önemli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Vitamin mineral yetersizliklerine, tüm yaş gruplarında rastlanabilir. Ancak küçük çocuklar ve doğurganlık çağındaki kadınlar vitamin mineral yetersizliklerinin görül­mesi açısından daha fazla risk taşımaktadırlar.

Günümüzde fetal dönemdeki (anne karnındaki) beslenmenin etkilerinin yetişkinlik çağı hastalıklarının gelişimindeki rolü kanıtlanmıştır. Gebe kadının ve bebeğin sağlığı beslenmenin yanı sıra, sosyo-kültürel ve davranışsal özelliklerle de etki­lenmektedir. Vitamin ve mineral yetersizliğine bağlı sorunların temelinde yatan nedenler şöyle sıralanabilir ;

Vitamin ve mineral yetersizliklerinin temel nedenleri;

Bebek, okul öncesi çağdaki çocuklarda vitamin ve mineral yetersizlik­lerinin görülme nedenleri ise;

  • Vitamin ve mineraller yönünden zengin besinlerin yeterli ve dengeli miktarlarda tüketilememesi,
  • Besinlerin satın alınması, hazırlanması, pişirilmesi ve sak­lanması sırasında oluşan besin ögesi kayıpları,
  • Vücutta kullanımlarını engelleyen etmenlerin diyette varlığı,
  • Emilim bozuklukları ve emilim bozukluklarına neden olan hastalıkların varlığı,(Örn: Helikobakter pylori vd.)
  • Enfeksiyonlar
  • Parazitlerin varlığı
  • İlaç, alkol veya sigara kullanımı
  • Doğum kontrol hapları (oral kontraseptifler)
  • Beslenme bilinci ve eğitimindeki yetersizliklerdir.

Bebek ve okul öncesi çağdaki çocuklarda vitamin ve mineral yeter­sizliklerinin nedenleri:

  • Gebelik öncesinde ve gebelik döneminde annenin vitamin ve mineral alımının yetersiz olması,
  • Gebe kadının depolarının yetersiz olması,
  • İlk altı aylık dönemde bebeklerin tek başına anne sütü ile beslenmemesi,
  • Zamanında ve uygun tamamlayıcı besinlere altıncı aydan sonra başlanmaması,
  • Emzirmenin iki yaşına kadar uygun tamamlayıcı besinlerle sürdürülmemesi,
  • Tamamlayıcı besinlerin kalite ve miktarının yetersiz olması,
  • Hazırlanan besinlerin hazırlanmasında, pişirilmesinde ve saklanmasında ilkelere uyulmamasıdır

Demir Yetersizliği Anemisi- Kansızlık (DYA)

Demir yetersizliği okul öncesi çocukların, gençlerin ve doğur­ganlık çağındaki kadınların önemli bir sorunudur. Dünya Sağ­lık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde gebe kadınların ortalama %56’sının, gelişmiş ülkelerde ise %18’inin anemik olduğunu bil­dirmektedir. Kadınların birçoğu gebelik öncesinde anemiktir ve bu oran gelişmekte olan ülkelerde %43 ve gelişmiş ülkelerde %12 olarak belirtilmiştir. Ülkemizde yapılan araştırma sonuçlarına göre okul öncesi çocukların, gebe ve emzikli kadınların yarısında, okul çağı çocukların ise üçte birinde demir yetersizliğine bağlı anemi saptanmıştır. Kırsal kesimde kentsel kesimden daha sık görülmektedir.

Bebeklerde demir yetersizliğinin görülme nedenleri;

  • Gebelik döneminde annede demir yetersizliğinin olması,
  • İlk altı aylık dönemde bebeklerin tek başına anne sütü ile beslenme­mesi,
  • Zamanında ve uygun tamamlayıcı besinlere altıncı aydan sonra yok­sulluk, yanlış inançlar ve beslenme bilgisinin eksikliği nedeniyle baş­lanmaması,
  • Emzirmenin iki yaşına kadar uygun tamamlayıcı besinlerle sürdürül-memesi,
  • Demirle zenginleştirilmiş formulaların kullanılmaması,
  • Besinlerin hazırlanmasında, pişirilmesinde ve saklanmasında sağlıklı ilkelere uyulmamasıdır.

Tüm bunlara ek olarak

  • Yetersiz demir alımı ve demirin türünün biyoyararlılığının düşük olması,
  • Demirin kullanımını engelleyen etmenlerin varlığı ,
  • Beslenmenin sadece inek sütüne dayalı olması (sütün demir içeriği çok düşüktür), beslenmede diğer besinlere yer verilmemesi ,
  • Sosyoekonomik düzey de etkili olmaktadır.

İyot Yetersizliği Hastalıkları (IYH)

Toprakta ve suda iyot yetersizliği sonucu sorun ortaya çıkmaktadır. Dünyada 1.5 milyar insan risk altındadır. Sorun sadece gözle görülen bir guatr olgusundan çok iyot yetersizliğine bağlı fiziksel ve mental gelişme geriliğine neden olmasıdır. IYH ön­lenebilir mental geriliğin nedenidir. Ağır durumlarda sağırlık ve dilsizlik, kretinizm ve düşük, erken do­ğum, ölü doğum ve doğumsal bozuklukların artmasında etkendir.

Dünya­da 200 milyon insanda guatr ve 20 milyon kişide mental gerilik ve 6 milyon kişide de iyot yetersizliğine bağlı kretinizm olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde iyot yetersizliğine bağlı bozuklukların önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu bölgesel ve ulusal düzeyde yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Ülkemizde her 100 çocuktan 30’unda guatr sorunu görül­mektedir. Sorunun çözümü iyotlu tuz kullanılması ile mümkündür.

Folat Yetersizliği (FY)

Folat besinlerde doğal olarak bulunan B gru­bu bir vitamindir. Sentetik şekline folik asit de­nilmektedir. Yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller ve kurubaklagiller folatın zengin kaynaklarıdır. Folik asit suplemanlarda bulunmakta ve besin zenginleştirmede kullanılmaktadır. Yeterli folat alımı nöral tüp defekti ve diğer doğumsal bozuklukların, kardiyovasküler hastalıkların ve bazı kan­ser türlerinin oluşumunun önlenmesinde yardımcıdır. Ülkemizde folik asit yetersizliğine bağlı nöral tüp defekti (NTD) prevalansı 10 bin doğumda 30.1 (erkek:%43.9, kız: %56.1, Kız/Erkek: 1.27) olarak belirlenmiştir.

Folik asit yetersizliği 15-49 yaş grubu kadınlar için önemli bir halk sağlığı so­runu olarak görülmektedir. Ayrıca folat alımının yetersizliğine bağlı kanda homosistein aminoasidi düzeyinin artması kardiyovaskular hastalıklar için risk oluşturmaktadır. Diyetle folik asit alımının arttırılması ise kan homosis-tein düzeyini düşürmektedir. Ancak doğurganlık çağındaki yetişkin 1130 kadın ile yapılan bir çalışmada, kadınların % 69.2′ sinin besinlerle folat alımını yetersiz düzeyde olduğu saptanmıştır.

D Vitamini Yetersizliği (DVY)

Bebekler, çocuklar ve adolesanlar hızlı büyümeye bağlı olarak D vitamini gereksinmesindeki artış nede­niyle D vitamini yetersizliği riski taşımaktadır. D vita­mini yetersizliği çocuklarda kan kalsiyum düzeyindeki azalmaya (hipokalsemi) neden olarak; raşitizme neden olmaktadır . Bebe­ğin yeterince anne sütünden vücuduna D vitamini alamaması ( annede D vitamini yetersizliği-giyim tarzı, yaşam şekli, güneşe çıkmaması) , güneşe çıkarılmaması, deri renginin koyu olması ile annenin kapalı giyinmesi ve güneşten yararlanmaması ile yetersiz beslenmesine bağlı olarak sorun görülmektedir. D vitamini yetersizliği kalsiyum emiliminin azalmasına ve kemikleşmenin (mineralizasyonun) bozulmasına neden olmaktadır.

Diğer Vitamin ve Minerallerin Yetersizlikleri

Vitamin-mineral yetersizlikleri açısından ülkemizde düzeyi yansıtan ve­riler sınırlıdır. Beslenme sorunlarının çözümü, besin ve beslenme plan, politikalarının oluşturulabilmesi için, beslenme araştırmalarının yapılarak ülke durumun saptanması gerekmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalar­da yukarıda bahsedilenler dışında, riboflavin, B6 vitamini, B12 vitamini, folik asit, A vitamini, E vitamini ve çinko vb vitamin ve mineral yetersizlikleri değişik yaş gruplarında görülmektedir.

Yetersizliklerin önlenebilmesi, uygulanacak programların ve politika­ların başarıya ulaşabilmesi için toplumun beslenme yetersizliklerinin ve sosyo-kültürel gereksinmelerinin iyi belirlenmesi gerekmektedir. Bu ne­denle belirli sıklıkta yapılacak, ulusal düzeyde çalışmalara önemle gerek duyulmaktadır.

Besinlerin kalori, protein, yağ, karbonhidrat,kolestrol, kalsiyum, demir, A-C vitamini değerleri tablosu:

Besin Değerleri Tablosu

Yiyecek Maddesi (100gr.) Kalori Protein
(gr.)
Yağ
Toplam
(gr.)
Yağ
Doyma
mış
(gr.)
Karbon
hidrat
(gr.)
Koles
terol
(mg.)
Kals.
(mg.)
Demir
(mg.)
A
(mg.)
C
(mg.)
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERi
İnek sütü (yağlı normal süt) 64 3.2 3.5 . 4.7 . 120 0.1 30 2
İnek sütü (yağsız) 34 3.5 0.1 . 4.8 . 123
Yoğurt (yağlı) 68 3.9 3.8 0.1 4.6 10 120 0.1 32 1
Yoğurt (yağsız) 38 4.4 0.1 + 4.9 + 143 0.1 1 2
PEYNİR
Beyaz peynir (yağlı) 289 22.5 21.6 . 0,0
Beyaz peynir (yağsız) 99 19,0 0,7 3,8
Dil peyniri (%20 yağlı) 110 11,9 5 . +
Kaşar peyniri 404 27,0 31,7 1,4
Taze kaşar peyniri (%30 yağlı) 265 26,4 16,2 . +
YUMURTA
1 yumurta (57 gr. büyük boy) 82 7,0 6,0 1,2 + 270 30 1,0 150 +
1 yumurta sarısı
(orta büyük.)
60 2,8 5,4 1,1 0,1 5 21 3 . 0
YAĞLAR
Ayçiçek yağı 898 0 99,8 63,0 . 0 . . 4 .
Margarin 729 0,5 80,5 24,8 0,5 0 10 + 588 +
Mısırözü yağı 899 0 99,9 56,0 0 0 15 1,3 23 .
Soya
yağı
899 0 99,9 60,0 0 0 . . . .
Zeytin
yağı
897 0 99,6 8,0 0,2 0 1 0 . .
Tereyağı 754 0,7 83,2 2,7 0,7 240 13 0,1 653 +
BALIK VE DENİZ ÜRÜNLERİ
Alabalık 102 19,5 2,7 0,4 + 55 18 1,0 45 .
Dil
balığı
83 17,5 1,4 . . 60 24 0,8 10 0
Kalkan 82 16,7 1,7 . . . 17 0,5 + +
Karides 80 16,8 1,4 . . 138 92 1,8 141 2
Lüfer 117 20,5 3,5 . 0
Levrek 93 19,2 1,2 . 0
Palamut 168 24,0 7,3 . 0
Sardalya 124 19,4 5,2 . 0 . 85 2,5 . .
Uskumru 180 18,8 11,6 . 0 36 5 1,2 + .
Ton balığı 283 23,8 20,9 . . 42 7 1,2 370 .
KÜMES HAYVANLARI
Tavuk 133 20,6 5,6 1,2 . 75 12 1,8 10 2
Tavuk (göğüs) 99 22,8 0,9 0,2 . 75 14 1,1 . .
Tavuk (but) 110 20,6 3,1 0,6 . 75 15 1,8 . .
Tavuk (ciğeri) 135 22,1 4,7 . 1,2 185 18 7,4 2 mgr. 28
Hindi 249 19,2 19,1 4,4 . . 25 1,4 . .
Hindi (göğüs) 105 24,1 1,0 0,3 . 60 . 1,0 . .
Hindi (but) 114 20,5 3,6 0,9 . 75 19 3,1 + .
KOYUN KUZU
Yağsız et 112 20,4 3,4 0,1 . 70 12 1,8 . .
Göğüs eti 381 12,0 37,0 . . . 9 2,3 . .
Bonfile 112 20,4 3,4 0,1 . 70 12 1,8 . .
But (normal yağlı) 234 18,0 18,0 0,7 . 70 10 2,7 . .
Pirzola 348 14,9 32,0 0,7 . 70 9 2,2 . .

 

Yiyecek Maddesi (100gr.)
Kalori
Protein
(gr.)
Yağ
Toplam
(gr.)
Yağ
Doyma
mış
(gr.)
Karbon
hidrat
(gr.)
Koles
terol
(mg.)
Kals.
(mg.)
Demir
(mg.)
A
(mg.)
C
(mg.)
Yürek 157 16,8 10,0 0,4 . 140 1 . . .
Beyin 125 10,9 9,1 . . 3150 5 3,8 . 15
Karaci€er 121 21,2 4,0 . . 120 4 12,4 9,5
mgr.
31
Dil 187 13,5 14,8 . . . 19 3,1 + 7
DANA ETİ
Yapğsız et 101 21,9 1,5 . . . . . . .
Bonfile 95 20,6 1,4 . . 90 12 . . 1
Göğüs eti 131 18,6 6,3 . . . 11 3,0 . 1
But 97 20,7 1,6 0,1 . 90 13 2,3 + +
Pirzola 112 21,1 3,1 0,2 . 90 13 2,1 + +
Yürek 121 12,2 7,6 0,5 1,0 140 16 2,2 9 5
Beyin 110 10,1 7,6 0,3 0,5 3150 12 2,5 0 23
Karaciğer 124 18,0 4,0 0,6 4,0 250 4 10,2 4mgr 39
Böbrek 128 16,7 6,4 0,2 0,8 350 10 3,4 21 13
Dil 128 17,1 6,2 . 0,9 140 9 3,0 0 .
ŞAKUTERİ
Salam 518 17,8 49,7 5,0 . 85 35 . . .
Sosis 240 13,1 20,8 2,0 0 100 8 1,8 0 .
Jambon 182 17,6 10,6 3,1
Kavurma 670 20,0 65,5 0,2
Past›rma (orta yağlı›) 250 29,5 13,9 0
Sucuk 450 21,4 40,8 0
Et tableti (kuru) 350 22,0 26,5 6,0 . 175 . . 0
TAHIL ÜRÜNLERİ
Kepekli un (kabuklu buğday) 351 11,7 2,7 . 70,0 . 33 2,0 . .
Beyaz un 349 5,5 0,8 0,3 80,2 . 11 1,0 . .
Arpa 340 11,0 2,1 0,8 72,0 . 38 2,8 0,25 0
Yulaf 364 12,6 7,1 3,0 63 . 79 . . +
Mısır (tane) 355 9,2 3,8 1,6 71,0 . 15 1,5 90 0
Patlamış mısır 403 12,7 5,0 2,0 76,7 . 11 1,7 . 0
Mısır unu (doğal) 368 9,0 4,0 2,2 74,0 . 19 2,3 150 0
Pişmiş sütlü mısır (1 koçan) 65 2 1 . 16
Pirinç (tane doğal) 371 7,4 2,2 0,4 75,4 . 23 2,6 0 0
Pirinç unu 351 7,2 0,7 0,1 79,0 . 7 0,4 0 0
Çavdar unu 343 8,0 1,1 . 74,6 . 20 2,2 . .
Buğday unu 347 10,9 1,1 . 72,6 . 16 2,0 25 0
Buğday kepek unu 323 11,7 2,0 . 60,4 . 40 3,0 50 0
EKMEK
Beyaz ekmek 258 7,5 1,8 . 51,0 . 25 0,9 . 0
Kepekli ekmek 236 7,5 1,5 . 46,8 . 26 1,7 . 0
Kepek ekmeği 213 7,2 1,2 . 40,6 . 95 2,0 . 0
Beyaz tost ekmeği 268 8,5 3,9 . 49,2 . 25 0,9 . 0
Çavdar ekmeği 216 7,5 1,4 . 45,0 . 20 1,9 0 0
Diyet etimek
(1 dilim kepekli)
24
Beyaz ekmek
(1 dilim)
65
Susamlı
kraker
(2 ince çubuk)
35
Yiyecek Maddesi (100gr.)
Kalori
Protein
(gr.)
Yağ
Toplam
(gr.)
Yağ
Doyma
mış
(gr.)
Karbon
hidrat
(gr.)
Koles
terol
(mg.)
Kals.
(mg.)
Demir
(mg.)
A
(mg.)
C
(mg.)
Çubuk kraker
(2 tane orta boy)
45
Corn-flakes 377 7,6 0,7 . 85,0 . . . . .
Kraker 450 11,0 14,0 . 70 . . . . .
Çikolatalı bisküvi 545 7,5 33,5 . 53,5 . . . . .
Makarna 367 13,0 3,0 0,6 72,0 94 20 2,1 60 .
KURUYEMİŞ
Ayçiçeği (iç) 524 27,0 36,0 . 23,0 . 100 7,0 . .
Badem (iç) 640 19,0 54,0 11,0 19,5 . 234 4,7 23 +
Ceviz (iç) 690 15,0 64,0 48,0 13,5 . 70 2,1 10 15
F›nd›k (iç) 656 13,0 61,0 23,0 13,7 . 225 3,8 4 3,0
Fıstık (iç-kavrulmuş) 629 26,0 49,0 15,0 21,0 . 75 2,3 110 .
Şamfıstığı (iç) 638 19,0 54,0 10,0 19,0 . 130 7,3 70
KURUBAKLAGİLLER
Bakla (iç) 309 23,9 2,0 . 48,9 . . . . .
Bezelye (iç) 347 23,0 1,4 . 60,7 . 45 5,2 26 1,10
Nohut 346 20,0 5,0 . 57,0 . 140 6,5 45 0
Kurufasulye 326 22,0 1,6 . 56,0 . 105 6,1 100 2,0
Mercimek 331 23,5 1,4 . 56,2 . 74 6,9 25 .
Soya fasulyesi 406 35,0 18,0 10,9 26,0 . 260 8,6 95 0
TAZE SEBZE
Bezelye 79 6,3 0,5 + 12,4 0 26 1,9 63 27
Domates 21 1,1 0,2 + 3,7 0 13 0,5 133 24
Ispanak 30 3,2 0,3 + 3,7 0 93 3,1 816 51
Havuç 41 1,1 0,2 + 8,7 0 37 0,7 1100 8
Fasulye 35 1,9 0,3 + 6,1 0 56 0,8 60 19
Kabak 28 1,6 0,1 + 5,1 0 30 0,5 58 16
Kereviz 40 1,7 0,3 + 7,4 0 55 0,5 3 10
Karnabahar 27 2,4 0,2 + 4,0 0 22 1,1 21 69
Lahana 25 1,3 0,2 + 4,6 0 49 0,4 10 47
Brüksel lahanas› 52 4,9 0,6 + 6,7 0 36 1,5 55 102
Kuşkonmaz 26 2,2 0,2 + 3,8 0 22 1,0 50 28
Maydanoz 60 4,4 0,4 + 9,8 0 245 8,0 1207 166
Marul 17 1,4 0,2 + 2,2 0 23 0,7 150 10
Mantar 27 2,7 0,3 + 3,3 0 10 1,1 . 4
Mısır (taze süt mısır) 103 3,0 1,2 + 20,0 0 7 0,5 120 12
Kırmızı lahana 30 1,7 0,2 + 5,3 0 2 . . 3
Patates 72 2,0 + + 16,0 0 15 1,0 2 22
Patl›can 25 1,2 0,2 + 4,5 0 12 0,4 5 5
Salatalık (hıyar) 13 0,8 0,2 + 2,0 0 15 0,5 28 +
Sarımsak 136 6,1 0,1 + 27,5 0 38 1,4 . 14
Soğan 40 1,5 0,2 + 8,1 0 27 0,5 33 10
Enginar 55 2,4 0,1 + 3,4 0 53 1,5 17 8
Turp 19 1,0 0,1 + 3,4 0 32 0,9 + 29
Pırasa 27 1,8 0,4 + 4,0 0 120 2,0 333 30
Yeşil biber 24 1,2 0,3 + 4,1 0 10 0,7 100 140
Şalgam 46 1,1 0,2 + 9,9 0 66 0,4 58 43
Yiyecek Maddesi (100gr.)
Kalori
Protein
(gr.)
Yağ
Toplam
(gr.)
Yağ
Doyma
mış
(gr.)
Karbon
hidrat
(gr.)
Koles
terol
(mg.)
Kals.
(mg.)
Demir
(mg.)
A
(mg.)
C
(mg.)
MEYVELER VE MEYVE SULARI
Armut
(1 tane orta boy)
100 1 1 + 24 0
Ayva 63 0,4 0,3 + 14,6 0 11 0,7 10 14
çilek 37 0,8 0,5 + 7,3 0 24 1,0 13 62
Erik (olgun) 67 0,6 0,1 + 16,0 0 16 0,5 35 5
Greyfurt 43 0,6 0,2 + 9,8 0 18 0,4 3 41
Elma 60 0,2 0,6 + 13,5 0 7 0,3 . 7
Hurma 300 2,0 0,5 + 71,9 0 61 2,5 5 2
İncir 78 1,3 0,4 + 17,4 0 45 0,6 8 3
Kavun (kabuksuz) 21 0,6 . . 5,0 0 14 0,2 100 10
Kayısı 55 1,0 0,2 + 12,3 0 17 0,6 298 10
Kiraz 72 1,1 0,4 + 16,1 0 20 0,4 13 13
Limon 38 0,9 0,5 + 7,4 0 19 0,6 3 53
Mandalina 45 0,6 0,2 + 10,2 0 37 0,4 57 32
Muz 96 1,1 0,2 + 11,9 0 8 0,7 38 11
Portakal 53 1,0 0,2 + 11,9 0 42 0,4 15 50
Şeftali 43 0,7 0,1 + 9,8 0 8 0,5 73 8
üzüm (tane) 73 0,7 0,3 + 16,9 0 15 0,5 5 4
Vişne 62 1,1 0,4 + 13,6 0 15 0,5 5 11
Elma suyu 94 0,2 + + 21,2 0
Greyfurt suyu 78 1,2 . . 18
Limon suyu 70 0,66 . . 15,8
Portakal suyu 94 1,33 . . 21,2
Havuç suyu 54 1,26 . . 12,0
Domates suyu 44 2,0 . . 7,8
ALKOLSÜZ İÇECEKLER
Gazoz 105 0 0 0 27,0
Limonata 105 0 0 0 27,0
Tonik 71 0 0 0 18,0
Meyveli gazozlar 105 0 0 0 27,0
Cola 89 0 0 0 23,0
Diyet cola 2 0 0 0 +
Kahve
(şekersiz)
2 0 0 0 0,5
Çay
(Şekersiz 1 bardak)
1 0 0 0 +
Maden suyu 0 0 0 0 0

KAYNAKLAR

Yararlanılan başlıca kaynak: Besin Desteklerinin Kullanımı Hazırlayan: Arş. Gör. Nilüfer Acar Tek, Prof. Dr. Gülden Pekcan Hacettepe Üniversitesi – Sağlık Bilimleri Fakültesi
Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Diğer kaynaklar:

  1. Rock, C.L. (2007) Multivitamin-multimineral supplements: who uses them? Am J Clin Nutr 85: 277-279
  2. Yetley,E.A. (2007) Multivitamin and multimineral dietary supplements: definitions, characterization, bioavailability and drug interactions. Am J Clin Nutr.; 85: 269-276
  3. Woo,J.J.Y.,(2007) Adverse event monitoring and multivitamin-multi­mineral dietary supplements Am J Clin Nutr. 85: 323-324
  4. NIH State of the Science Panel.(2007) National Institutes Of Health State Of The Science Conferance Statement: Multivitamin/Mineral Supplements And Chronic Dissease Prevention. Am J Clin Nutr. 85: 257-264.
  5. Huang,Y.H., Caballero,B., Chang S., Alberg A.J., Semba R.D., Schne-yer C., Wilson R.F., Cheng,T.Y., Prokopowicz,G., Barnes,G.J., Vassy, J., Bass,E.B, (2006) . Multivitamin/Mineral Supplements and Preven­tion of Chronic Disease. Evidence Report /Technology Assesment No 139. (prepared by The John Hopkins Univercity Evidence-based Practice Center, AHRQ publication No: 06 E012.
  6. WHO, FAO. (2006) Guidelines on food fortification with micronutrients. Edit: Allen L., Bruno B., Dary O.,Hurrell R. WHO press.,Geneva.
  7. Pekcan,G. (2006). Çocuklarda vitamin ve mineral yetersizlikleri: Besin Zenginleştirme ve Besin Desteği. Klinik Çocuk Forum. 6(6):27-37.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla