Sıtma (Malaria) nedir? Nasıl bulaşır? Belirtileri ve tedavisi

15 Ocak 2015   |    13 Nisan 2022    |   Kategori: Enfeksiyonlar Print

Sıtma (Malaria), Plazmodium adı verilen, tek hücreli ve hücre içi parazit ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Parazit, esas olarak, karaciğer hücrelerini ve alyuvarları tutar. İnsan kanı ile beslenen sivrisinekler tarafından, hasta ya da paraziti taşıyan insandan alınarak sağlam insanlara taşınır ve onları da hastalandırır. Hastalığın en belirgin belirtisi olan titremeyle yükselen ateş parazitin çeşidine göre değişik evrelerle olur. Teşhisi kolay, tedavisi ve korunması mümkün olan bir hastalıktır. Sıtma parazitinin; vivax, malariae, falsiparum ve ovale olmak üzere dört ayrı türü vardır. Bunlardan vivax, üç günde bir nöbet veren ( tersiyana sıtması ) türdür. Ölümcüllüğü en az olan sıtmayı yapar. Bu nedenle de, benign sıtma olarak da adlandırılır. Türkiye’de yerli olarak görülen tür de bu türdür.

Sıtma Nedir?

Sıtma ya da diğer adı ile Malaria, ölümcül olabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Plazmodium adılı sivrisineklerden bulaşan bir parazit nedeniyle gelişir. Parazit, esas olarak, karaciğer hücrelerini ve alyuvarları tutar. Sıtma dört günde bir gelen nöbetlerle seyreder. Falsiparum’da ise, nöbetler belirgin değildir. Falsiparum ile oluşan sıtma en ölümcül olan türdür. Daha çok Afrika, Uzakdoğu ve Güney Amerika gibi tropik bölgelerde yaygındır.

Menenjit nedir? Belirtileri, nedenleri, tedavisi ve aşısı

Bu nedenle de, tropik sıtma olarak da adlandırılır. Quartana sıtması ve tropik sıtma Türkiye’de yerli olarak görülmez. Ancak, dışarıdan gelen olgular halinde görülmektedir. Ovale ise, yalnızca Batı Afrika’da görülür.

Rezervuar

İnsanda sıtma yapan parazitler, yalnızca insan vücudunda bulunur ve rezervuarı insandır. Başka hiç bir canlıda yaşamaz ve herhangi bir ortamda da üretilemez. Başka bir anlatımla, Sıtma parazitini taşıyan insanların bulunup tedavi edilmesi halinde parazit ve Sıtma hastalığı yeryüzünden silinebilir.

Sıtma nasıl bulaşır?

Sıtmanın esas bulaşma yolu sivrisinek (Anofel ) iledir. Parazit yaşamının bir evresini sivrisinekte geçirmek zorundadır ve sivrisinek sıtma paraziti için bir ara konakçıdır. Bu nedenle de, ortamda sivrisinek olmaz ise sıtma parazitinin varlığını sürdürmesi olanaksızlaşır ve hastalık ortadan kalkar.

Sıtma paraziti, plasenta yolu ile fetüsa geçebilir. Bu geçişe bağlı olarak, fetüs ölümleri ( ölü doğum ), düşük, erken doğum ve yeni doğan sıtması oluşur. Bu nedenle de, gebelerde sıtmanın daha titiz izlenmesi ve tedavi edilmesi gerekir. Sıtmada, kan ve kan ürünleri ile geçiş de söz konusudur ( bu yolla oluşan sıtmaya edinsel sıtma denir ).

Sıtma parazitini taşıyanlardan yapılan, kan transfüzyonu, organ nakli ve yan yana ( çift masa ) cerrahi müdahale gibi durumlarda edinsel sıtma oluşabilir. Bu tür geçişlerin, hastalığın yayılması açısından çok önemi yoktur; ancak bireysel sağlık açısından çok önemlidir. Kan ve organ vericilerinde sıtma paraziti araştırılması ihmal edilmemelidir.

Sıtma parazitinin kuluçka süresi

Sivrisineğin paraziti insana verdiği / enjekte ettiği andan başlayarak, parazitin karaciğerde üremesini tamamlayıp kana dökülünceye kadar geçen süre sıtmanın kuluçka süresi olarak kabul edilir. Başka bir anlatımla, kişinin sıtma parazitini alması anından başlayarak, prodramal ( ilk ) belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre kuluçka süresidir. Bu süre, sıtma parazitinin türüne göre değişir ve ortalama 7 – 30 gün kadardır. Türkiye’de yerli olarak görülen Vivax’ta ortalama kuluçka süresi 12-14 gündür. Ancak, bazı alt tiplerinde bu süre daha uzun olabilmektedir.

Sıtmada bulaştırıcılık süresi

Hastalık belirtileri bulunsun ya da bulunmasın, kanında parazit taşıyan kişiler sıtmayı etrafına bulaştırırlar. Bu nedenle de, Sıtmada bulaştırıcılık süresi kişinin kanında parazit bulunduğu süre kadardır. Kişilerin kanında parazitin bulunma süresi ise, parazit türü ve tedavi durumuna göre değişir. Tedavi edilmeyen Vivax olgularında, kanda parazit varlığı, ortalama, bir buçuk yıl kadar sürer. Bazen bu süre daha uzun olup, beş yıla dek sürebilmektedir.

Sıtma Belirtileri

Hastalığa yakalanan kişilerin yakınmaları, sıtmanın türüne göre, bazı farklılıklar gösterir. Tüm türlerde ortak olan belirtiler; yüksek ateş, üşüme – titreme ve bol terdir. Bu belirtilere kusma ve ishal eşlik edebilir. Parazitin karaciğer hücrelerinde üremesi sırasında, genellikle, hiçbir belirti yoktur. Kuluçka süresinin sonunda ve parazitin karaciğerden kana döküldüğü sırada, iki ile dört gün kadar süren, bir prodromal dönem geçirilir.

Bu dönemde, tipik sıtma belirti ve nöbetleri yoktur. Ateş düzensiz aralıklarla yükselir düşer veya devamlıdır. Hastada halsizlik, kırıklık, iştahsızlık, baş – kas – eklem ağrıları gibi nonspesifik enfeksiyon belirtileri görülür. Prodramal dönemin sonunda ve parazitin alyuvarlara yerleşmesi tamamlandıktan sonra, düzenli olarak yineleyen nöbetler dönemi başlar. Parazit türüne göre, üç ya da dört günde bir tekrarlayan klasik sıtma nöbetleri , üç evreden oluşur:

  • Üşüme – Titreme (soğuk) Evresi: Hasta üşür ve titrer, dişleri birbirine vurur. Hastanın örtünmesine karşın üşüme ve titreme önlenemez. Bu evrede, cilt soluk, uçlar (parmak, dudak) siyanozedir. Nabız zayıflar, tansiyon düşer. Baş ağrısı, mide bulantısı yaygın görülen belirtilerdendir. Nöbetin bu evresi yarım ile iki saat kadar sürer.
  • Yüksek Ateş (sıcak) Evresi: Hastanın üşümesi titremesi kaybolur ve ateş 40 – 41 dereceye yükselir. Buna bağlı olarak; hastanın yüzü kırmızı, solunumu sık, nabzı hızlı ve tansiyonu yüksektir. Genellikle huzursuzluk vardır ve bu evre, iki ile yedi saat sürer
  • Terleme Evresi: Yüksek ateş evresi sonunda, hastanın önce başından başlayıp sonra tüm vücudunu kaplayan, yoğun bir terleme görülür. Zamanla ateş düşer ve buna bağlı belirtiler kaybolarak ( nabzın ve solunumun normale dönmesi, huzursuzluğun kaybolması gibi ) hasta rahatlar ve çoğunlukla uykuya dalar. Bu evre, iki dört saat kadar sürer. Evre sonunda ateş tamamen normale döner.

Sıtmanın, yukarda sayılan, hastalığa özgü, belirtilerine kusma ve ishal eşlik edebilir. Ağız kenarında uçuklar oluşması sık görülür. Ciltte ürtiker veya eritem tarzında döküntüler oluşabilir. İdrar çıkışı azalarak, rengi koyulaşır, albümin ve urobilinojen pozitifleşebilir. On – on dört nöbetten oluşan, belirtili dönem ( klinik kurs ) tamamlandıktan sonra, hasta sessiz döneme girer ( klinik latent dönem ). Bu dönemde hastanın yakınmaları kaybolur; ancak vücudunda parazitin varlığı devam ettiği gibi, dalak büyüklüğü ve anemi gibi belirtiler de devam eder.

Diğer bir anlatımla, hastanın yakınmaları kaybolur; fakat hastalık devam eder. Hastaların gözden kaçmasının en önemli nedeni de budur. Türkiye’de yerli bulaş yapan, yerleşik olan sıtmayı oluşturan parazit türü Plazmodium Vivaxtır. Kliniği çok hafif olup, öldürücülüğü düşüktür. Benign Sıtma denmesi de buradan gelir.

Tedavi edilmez ise, nükslerle seyretmesi en önemli özelliğidir. Hastalık, yaklaşık, üç günde bir gelen nöbetler halinde seyreder. Sivrisinek tarafından insana verilen parazit, kan yolu ile giderek karaciğer hücrelerine yerleşir. Karaciğerdeki üremesini 10 – 14 günde tamamladıktan sonra kana dökülür ( kuluçka süresi ).

Dizanteri nedir? Amipli ve Basilli dizanterinin belirtileri ve tedavisi

Karaciğerden kana dökülen parazitlerin her birisi gidip bir eritrosite girer. Burada 48 saat süren bir çoğalmadan sonra eritrositleri çatlatarak, tekrar kana dökülür. Hastanın, sıtmaya özgü yakınmaları ( sıtma nöbetleri ) bu dönemde görülür. Böylece, 48 saat eritrosit içi ve 12 saat kadar eritrosit dışı olmak üzere, yaklaşık üç günlük bir gelişim nedeniyle, belirtiler üç günde bir yineler. Tersiyana Sıtması denmesi de buradan gelir (üç günde bir demektir).

Vivax Sıtması’nda sivrisineklerce enjekte edilen ve karaciğere yerleşen parazitlerin tamamı gelişmesini tamamlamaz ve kana dökülmez. Bir kısmı gelişimini tamamlayıp kana dökülürken; diğer bir kısmı ise karaciğer hücresinde saklı kalarak uykuya yatar. Karaciğer hücresinde saklı kalan bu parazitler, bir süre sonra, beden direncinin düşmesi ve benzeri nedenlerle, tekrar aktive olur ve gelişmesini tamamlayarak kana dökülmeye başlar.

Bunun sonunda ortaya yeni bir hastalık tablosu çıkar ki; buna nüks / relaps denir. Nükslerde klinik tablo çok hafif olup, hasta ayakta geçirir ve çoğunlukla farkında olmaz. Bu kişiler hastalığın yayılmasında çok önemli bir rol oynar.

Türkiye ve benzeri, hastalığın endemik olduğu bölgelerde, özellikle kişi daha önce sıtma geçirmiş ise, ilk atakta bile klasik sıtma nöbetleri görülmez. Yalnızca, iştahsızlık, halsizlik, zaman zaman hafifçe yükselen ateş, eklem – kas – baş ağrısı gibi nonspesifik enfeksiyon belirtileri vardır. Genellikle ayakta geçirilir. Hastaların gözden kaçmasının nedeni de budur.

Sıtma tanısı

Nonspesifik enfeksiyon belirtileri ya da nöbetler halinde gelen ateş, üşüme titreme iledir. Türkiye’de özellikle Strata I’de yaşayanlarda, nonspesifik enfeksiyon belirtileri gösteren herkeste ilk akla gelecek hastalık sıtma olmalıdır.

Sıtmada kesin tanı: Sıtmanın kesin tanısı, periferik kanda ( kalın yaymada ) parazit görülmesi iledir. Sıtma akla gelen her hastaya kalın yayma yapılarak parazit aranmalıdır.

Zaman: Sıtma hastalığının ya da parazitinin zaman dağılımı farklılığı yaratacak bir özelliği yoktur. Parazit hangi mevsimde alınır ise alınsın, hastalığın oluşması açısından bir fark görülmez ve kişi hastalanır. Buna karşılık, bölgede vektörlük eden, sivrisineğin yaşam özelliklerine bağlı olarak hastalığın sıklığı mevsimlere göre farklılıklar gösterir.

Örmeğin; Türkiye’de vektörlük yapan sivrisinekler kış uykusuna yatan cinsten olup, çevre sıcaklığının belli derecelerin altına düştüğü mevsimlerde uykuya yatar. Bu nedenle de, kış aylarında sıtma bulaşması görülmez ve yeni hastalar ortaya çıkmaz. Bunun bir sonucu olarak, hasta sayıları mart ayından itibaren artmaya başlar, yaz ve sonbahar aylarında en yüksek sayılarına ulaşır. Ekim kasım ayından sonra ise olgu sayıları hızla azalır. Özetle, sıtma Türkiye’de mevsimsel dağılım gösterir.

İshal nedir? İshale ne iyi gelir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Türkiye’de kışın görülen sıtma olguları, paraziti bulaş mevsiminde alan; ancak tedavi edilmeyen ya da tedavisini tam almayan hastalardır. Paraziti bir sonraki yıla taşıyanlar da bu insanlardır. Sivrisinekler uçmadan önce bulunup tedavi edilirler ise, yerli Sıtma görülmez olur. Tropikal bölgelerde vektörlük eden sivrisinekler, kış uykusuna yatmaz ve aktivitelerini yıl boyunca aynı sıklıkta sürdürür. Bu nedenle de, sıtma tropikal bölgelerde her mevsim ve ayda aynı sıklıkta görülür.

Yer: Sıtma hastalığını taşıyan sivrisinekler, çevresel faktörlerden çok fazla etkilenir. Bu nedenle de, hastalık her yerde ve aynı sıklıkta görülmez. Sıtma savaş hizmetlerinin planlanabilmesi ve etkili bir biçimde yürütülebilmesi için, hastalığın hangi yörelerde ve ne sıklıkta görüldüğünün bilinmesine gerek vardır. Bu amaçla sıtma haritaları çıkarılır ve ülke sıtma açısından bölgelere ayrılır. Bu bölgelere Strata adı verilir. Türkiye’de de sıtma haritaları yapılmış olup, ülke dört strataya ayrılmıştır.

Sıtmada tedavisi

Türkiye’de, yerli olarak, görülen sıtma Vivax türüdür. Paraziti alan kişiler, daha önce sıtma geçirmemiş ise, birinci klinik kursu belirti vererek geçirirler ve bu dönem yaklaşık bir bir buçuk ay kadar sürer. Bundan sonraki dönem ise belirgin bir klinik olmaksızın nüksler halinde ve ayakta geçirilir. Dolayısı ile, daha birinci klinik kurs sırasında farkına varılamayan olgular, fazla bir rahatsızlık duymadan, ortalama bir buçuk yıl paraziti bedenlerinde taşır ve etrafına bulaştırır.

Daha önce sıtma geçirmiş kişiler tekrar tekrar paraziti alabilir ve belirgin bir klinik göstermeden, ortalama bir buçuk yıl paraziti taşıyarak etrafa yayar. Olguların gözden kaçması ve hastalığın kontrol altına alınamamasının önemli nedenlerinden birisi de budur. Hastalığın kontrol altına alınabilmesinin en etkili yolunun ise, parazit taşıyan insanların bulunarak tedavi edilmesinden geçtiğinden yukarıda söz edilmişti.

Bu nedenle, tüm sağlık personeline, olguların yakalanması ve tedavi edilmesinde görev düşmektedir.Sıtma düşünülen kişilerde kalın yayma yapılarak ya da yaptırılarak pozitif bulunanlar dikkatli bir biçimde tedavi edilmelidir. Çünkü; Türkiye’de yerli olarak görülen sıtmada, tedaviden amaç, yalnızca kliniğin iyileştirilmesi değil aynı zamanda taşıyıcılığın ve nükslerin önlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesi için ise, 14 günlük tedavinin hiç aksatılmadan ve tam olarak uygulanması gerekir.

Sıtma geçiren kişilere, tedaviye başlandığında bir iki gün içinde tüm şikayetler kaybolur. Şikayetleri kaybolan kişilerin büyük çoğunluğu tedaviyi yarıda kesmektedir. Bu durum, hem parazitlerin tamamen yok olmamasına ve kişinin bulaştırıcılığının sürmesine hem de parazitlerin ilaçlara direnç kazanmasına neden olmaktadır. İşte, sağlık personeline düşen en önemli görev de bu noktada başlamaktadır. Başta ebeler olmak üzere, hastayı izleme olanağı olan tüm sağlık personeli sıtma tanısı konulan ve tedavi verilen kişileri izleyerek aşağıdaki çizelgede verilen 14 günlük tedavinin tam olarak alınması sağlanmalıdır.

Kaynak: Bu yazının derlenmesinde kullanılan ana kaynak; Sıtma Hazırlayan; Prof. Dr. Recep AKDUR

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla